‘Prebiyotiklerin Bağışıklık Üzerindeki Etkilerinin Klinik Kanıtları’ konulu toplantı için Türkiye’ye gelen ve hekimlere de bir sunum yapan Prof. Dr. Moro, bebek beslenmesinde yeni bilimsel çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi: Moro, “Bebek beslenmesi çok önemlidir. Beslenme, bebeğin erişkinlikteki sağlık durumunu doğrudan etkiliyor. Bu nedenle bebeğin mümkün olduğu kadar uzun süre anne sütüyle beslenmesi gerekir. Ama anne sütünün yeterli gelmediği durumlarda da alternatif beslenme seçenekleri olmalıdır.
Anne sütünün içeriğindeki en önemli maddelerden biri prebiyotiklerdir. Bu madde sayesinde bebeğin bağışıklık sistemi kuvvetleniyor ve bebek hastalıklardan en iyi şekilde korunuyor. Anne sütünün olmadığı veya yeterli gelmediği durumlarda bebek için önemli olan bu gıdanın verilmesi gerekiyor. Bu noktada da içeriğinde etkinliği kanıtlanmış patentli prebiyotik olan devam sütleri tercih edilmelidir. Ancak bu devam sütleri tercih edilirken de ürünlerin içeriğindeki prebiyotik oranlarının ne olduğuna dikkat edilmelidir. Bu konuda Avrupa Birliği Bebek Mamaları Direktifi bulunuyor. Bu direktife göre mamalarda önerilen prebiyotiğin yapısı FOS/GOS,miktarı 100 ml mamada 0,8 gram olmalıdır. Bu yapı ve miktarda olmayan prebiyoktikler beklenilen etkiyi yaratmayabilir. Bu nedenle tercih edilen devam sütlerinin içeriğine dikkat edilmelidir.”
Son yıllarda bebek beslenmesi konusunda çok önemli ve ciddi çalışmalar yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Moro, “Bebek beslenmesinin temel maddesi prebiyotiklerdir. Prebiyotikler kalın bağırsakta bulunan yararlı bakterilerdir. Anne sütünde bulunur. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalarla anne sütüne en yakın formüller bulunmuştur. Dolayısıyla bebek beslenmesinde bu ürünlerin kullanılması gerekmektedir. Örneğin inek sütü bebekler için hiç uygun değildir” dedi.
Prof. Dr. Moro bu konuda yapılan çalışmaların heyecan verici olduğunu da belirterek şöyle konuştu: “Immunofortis içeren formül mamalar, bebek beslenmesinde önemli bir adımı temsil ediyor. İlk defa olarak, bu özel prebiyotik karışımlı bebek formülünün bağışıklık sistemini düzenleyebildiği ve bebeğin dünyaya geldiği ilk aylarda atopik dermatit ve enfeksiyon riskini azalttığı kanıtlandı. Bu kanıt, besinlerin bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini daha derinlemesine araştırmak için önemli bir başlangıç noktasıdır. Doğumdan sonra, bağışıklık sisteminin olgunlaşması birkaç yıl alıyor. Bu, bebeklerin ilk başta enfeksiyonlara karşı daha savunmasız olmaları anlamına geliyor. Yeni doğanlarda ekstra koruma ve destek faydalı olabilir. Anne sütü, enfeksiyonların önlenmesine yardımcı olmak için bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirerek bu görevi yerine getiriyor. Bir bebek beslenirken, prebiyotikleri ve antikorlar gibi değerli koruyucuları da almış oluyor.”
Antibiyotik kullanımı çocuklarda obeziteyi ciddi oranda arttırıyor!
Bebek beslenmesinde ana gıdanın anne sütü olduğunu sık sık hatırlatan Prof. Guido Moro, anne sütünün yeterli olmadığı durumlarda ise anne sütü referans alınarak üretilen bebek mamalarının verilmesi gerektiğini vurguladı. “Bebeğe 6 – 12 ay arasında inek sütü kesinlikle verilmemeli” diyen Moro, “İnek sütü sorunu sadece Türkiye’ye özgü bir sorun değildir. İtalya’da da önemli bir sorun olarak mücadele ettiğimiz bir konudur. Yaşamının ilk yılı tamamlanmadan önce inek sütü verilen bebeklerde, demir eksikliği görülmesi çok yaygındır. Zekâ geriliği ve psikolojik gelişim eksikliği de sık gözlenir. Bir yaşından önce inek sütüyle tanışan çocuklarda, 3 yaşına doğru zekâ düşmesi olur” diye konuştu.
Anne – babaların mama seçerken de çok dikkatli olması gerektiğini belirten Moro, “Ürünün kutu üzerindeki içeriğine değil etkisine bakılmalıdır. Ancak bu anne – babalar tarafından değil; bir çocuk uzmanının yönlendirmesiyle daha sağlıklı olarak gerçekleştirilebilir. Bazı ülkelerde mamalar rafta açık olarak dururken, aileler bunları fiyatlarına göre seçer. Ancak bu seçim doğru değildir. Bebek için en doğru mama tercihini çocuk hekimleri yapacağından, onların önerilerine göre hareket etmeleri daha sağlıklı olacaktır” dedi.
Dr. Yalım Üner, bebek beslenmesinde özellikle ilk üç yılın çok önemli olduğunu belirtti. Bebeklerin ilk üç yılda boylarının iki katına çıktığını hatırlatan Üner, “Bebeklerin beyin gelişiminin yüzde 80’i ilk üç yılda tamamlanır. Bebeğin kilosu da bahsedilen sürede dört katına ulaşır. Bu nedenlerden dolayı bebeklerin beslenmesi kesinlikle farklı olmalıdır. Bebek beslenmesinde kullanılan gıdaların ‘özel olarak geliştirilmesi’ gerekiyor. Anne sütüne en yakın içeriği oluşturmaya çalışıyoruz. Bu konuda yaptığımız çalışmalar ve araştırmalar sonucunda Immunofortis’i bulduk. Özel patentli olarak sadece Numil ürünlerinde kullanılan ve tıp dilinde FOS / GOS karışımlı Immunofortis olarak tanımlanan prebiyotik oranını ‘Avrupa Birliği Bebek Mamaları Direktifi ve Türk Gıda Kodeksi Bebek Mamaları Tebliği’nde önerilen miktarlarda kullanıyoruz. Uzun yıllardır yapılan klinik araştırmalarla da tescillenen bu orandaki FOS / GOS kullanımı sayesinde bebeklerin bağışıklık sistemini güçlendiriyoruz. Belirtilen oranlı formül mamalar sayesinde antibiyotik kullanımında 1/3 oranında azalma oldu. Bu özel prebiyotik sayesinde Prof. Moro’nun söylediği gibi bebeklerdeki toplam enfeksiyonlarda yüzde 30, ateş vakalarında ise yüzde 43 azalma gözlemleniyor” dedi.
Bebeğin 0 – 36 ay boyunca süt yolculuğunun devam ettiğini ifade eden Dr. Üner, “Bebek beslenmesindeki altın standart ‘Anne Sütü’dür. Çünkü anne sütü bebek için en ideal besindir. Ama anne sütünün yeterli olmadığı durumlarda ise anne sütüne en yakın beslenmeyi sağlamakla yükümlüyüz. İnek sütüne erken başlanması alerji hastalıkları riskini önemli oranda artırmaktadır. Bu da sağlıksız nesilleri beraberinde getirmektedir” diye konuştu.
Numil Gıda Genel Müdürü Gamze Çuhadaroğlu, Türkiye’de her yıl ortalama 1 milyon 300 bin bebeğin dünyaya geldiğini söyledi. Ancak bu bebeklerin önemli bir kısmında ciddi anlamda beslenme bozukluğunun neden olduğu sıkıntılar olduğunu ifade eden Çuhadaroğlu, şunları söyledi: “Türkiye’de yılda ortalama 1 milyon 300 bin bebek doğuyor. Bu bebeklerin yüzde 36’sında iyot, yüzde 16’sında çinko, yüzde 43’ünde C vitamini eksikliği, yüzde 8’inde D vitamini eksikliği ve bunun neden olduğu raşitizm hastalığı yüzde 50’sinde ise demir eksikliği anemisi bulunuyor. Bu durum maalesef sağlıksız bir nesile işaret ediyor. Her gün + bir bebek daha doğru beslense ve her bebek 500 ml. anne sütü ve ya yetersizliğinde devam sütü içse daha sağlıklı nesillere daha çabuk kavuşuruz.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?