Amiyotrofik lateral skleroz, beyin, beyin sapı ve omurilikte hücre harabiyetine bağlı olarak kaslarda zayıflık ve erimeye yol açan; Motor nöron hastalığı olarak da bilinen ALS, genellikle 40-60 yaşlar arasında ve erkeklerde daha sık görülen bulaşıcı olmayan bir hastalıktır. Dünyanın her yerinde ve her kesimden insanda ortaya çıkabilir. Nüfusun yüz binde 2-6 kadarında ALS hastalığı görülmektedir.
Hastalığın sebebi tam olarak bilinmese de genetik yatkınlığın da etkili olabileceği düşünülmektedir. Tüm ALS hastalarının %90’ı ailesel geçişli değildir, %10’u ise ailesel ALS hastasıdır. Genetiğin dışında tarım ilaçları ve ağır metaller gibi çevresel toksinler, viral enfeksiyonlar ve kişilerin bağışıklık sisteminin kendi vücut antikorlarını yabancı olarak algılayarak ona göre reaksiyon göstermesi yani otoimmüniteden kaynaklandığı düşünülmektedir. Özellikle son yıllarda Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre cıva içeren dip balıklarını tüketenlerin, tüketmeyenlere göre ALS görülme riskinin iki katına sahip olabileceği verisi elde edilmiştir.
Katılımcılara, deniz ürünleri tüketiminden ve kendilerinin yakalayıp yakalamadan ya da satın alıp almadıkları sorulmuş. Ardından araştırmacılar, katılımcıların yılda ne kadar cıva tükettiğini tahmin etmişler. Ayrıca, katılımcıların tırnak renk değişimleri incelenmiş. Sonuçta ALS’li olanların yüzde 61’i, ALS olmayanların yüzde 44’ünün cıva tüketiminin en üst çeyreğinde olduğu görülmüş. Araştırmacılar, düzenli deniz ürünleri yiyenler arasında cıva tüketiminin üst çeyreğinde olanlarda iki kat fazla ALS riski bulunduğunu göstermiştir.
Hastalığa tanı koyduran özel bir test yoktur. Teşhisi klinik belirti ve bulgulara dayanılarak konulur. Ancak hastalığın diğer kas ve sinir hastalıklarla ayırıcı tanısının yapılabilmesi için bazı tetkiklere ihtiyaç duyulur. Tanı koymada en yardımcı yöntem elektromiyogramdır.
Destekleyici tedaviler ALS hastalığında yaşam kalitesini artırıyor
ALS’nin seyri hastadan hastaya farklılık gösterir. Ortalama yaşam süresi tanı konulduktan sonra 4-6 yıl olarak belirtilmiştir. Ancak tanı konulduktan sonra 10 yıl üzerinde yaşayan pek çok hasta vardır. İyi bir tıbbi ve sosyal destek ile bu ortalama tanı konulduktan sonra 20 yıla kadar uzamıştır. Zaman içinde hastalık tüm vücut kaslarında tutulum yapabilir.
Tüm vücuttaki kasların tutulmasıyla birlikte hasta günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştiremez. Çoğu zaman yardım için bir bakıcıya ihtiyaç duyar. Solunum kaslarının tutulması hastalığın kritik dönemidir. Solunum ve beslenme yetersizliği ortaya çıktığında hastanın hızlı ve yakın tıbbi desteğe ihtiyacı vardır.
ALS vücuttaki tüm kasları etkilemez. Kalp kası etkilenmez. Barsak ve idrar kontrolünü devam ettirebilir. Göz kasları genellikle en son etkilenen kastır, bazen de hiç etkilenmez.
ALS’nin nedeni tam olarak bilinmediği için semptomatik olarak tedavi edilebilir. ALS’nin kesin bir tedavisi yoktur. Ağızdan alınan bazı ilaçların hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı, hastanın ömrünü uzattığı, hastanın daha uzun süre iş görmesini sağladığı kanıtlanmıştır. İlaç dışında hastanın mümkün olduğunca rahat ettirilip, normal yaşantısını devam ettirecek tedbirler alınması, rehabilitasyonlarına yönelik gerekli ek tedavilerin yapılması çok önemlidir. Özellikle bu tür hastaların bakımını ve rehabilitasyonunu üstlenecek kişilerin hastalıkla ilgili iyi bir eğitimden geçmesi gerekir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?