Balık bu vitaminlere ek olarak B gurubu vitaminleri B6 ve B12 yönünden de zengin. Ayrıca iyot, selenyum, magnezyum, fosfor ve çinko mineralleri açısından iyi bir kaynak olarak biliniyor. Ancak balığı bu kadar değerli yapan sadece protein, vitamin ve minerallerden zengin oluşu değil. Balık aynı zamanda omega 3 yağ asitlerinin en önemli kaynağı. Zengin içeriği nedeniyle balığı soframızdan eksik etmememiz gerektiğini söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal, balığın faydaları ile ilgili şu bilgileri verdi: Ancak balığı kızartmak hem besin değerinin azalmasına hem de kanserojen maddelerin oluşmasına neden olacağı için fırında veya buharda pişirerekte fayda var.
Omega 3 nedir, ne işe yarar? Faydaları nelerdir, hangi gıdalarda bulunur?
İçeriğindeki çoklu doymamış yağ asitleri kolon, prostat ve meme kanseri gibi kanser türlerine karşı koruyucu etki gösteriyor. Omega 3’ler antiinflamatuar özelliğe sahip oluyor. Yani vücudun virüs, bakteri, parazit gibi enfeksiyonlara karşı direncini arttırarak bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Dolayısıyla kış mevsiminde gripten korunmada da etkili oluyor.
Balık protein açısından oldukça zengin bir kaynak. İçerdiği protein sayesinde cilde esneklik sağlayan kollajen dokusunu destekleyerek yaşlanmaya karşı direnci arttırıyor. Hem kollajen dokusunu desteklemesi hem de hücre yapısını koruması sayesinde kırışıkların oluşumunu azaltmaya ve cildin yaşlanmasını geciktirmeye yardımcı oluyor. Bunun yanı sıra güneşin zararlı ışınlarına karşı cildin bağışıklık sistemini destekleyerek UV ışınlarına karşı koruyucu kalkan oluşturuyor.
Balık hem içerdiği protein hem vitamin ile mineraller sayesinde saçların uzamasını kolaylaştırıyor ve saçları güçlendiriyor. Ayrıca içerdiği omega 3 yağ asitleri sayesinde saçların kurumasını ve yıpranmasını önleyerek canlı ve parlak görünüme sahip olmalarını sağlıyor.
Balık içeriğindeki çoklu doymamış yağ asitleri sayesinde, diyabeti olmayan kişilerde insülin direncini azaltarak diyabet görülme riskini azaltıyor. Balık diyabet hastalarında da inflamasyon (iltihap) görülme olasılığını düşürür.
Yapılan çalışmalar balık tüketimindeki her 20 gramlık artışın kalp damar hastalıklarının oluşma riskini yüzde 7 oranında azalttığını gösteriyor. İçerdiği EPA (eikosapantoenoik) ve DHA (dokosaheksaenoik asit) sayesinde özellikle kötü kolesterol LDL’nin düşmesini sağlayarak, damarlarda pıhtı oluşmasını ve buna bağlı gelişen felç riskini önlüyor.
Beyin yapısının yüzde 60’ı yağlardan oluşuyor. Balık beynin gri bölgesinde bulunan yağ asidi olan dokosaheksaenoik asit (DHA) kaynağı. DHA beyin sinyallerinin iletimi için gerekli olan beyin hücre zarları için yaşamsal önem taşıyor. Omega 3 yağ asitleri özellikle DHA beyin hücreleri arasındaki iletişimi artırıyor.
Bu şekilde unutkanlık, bunama ve diğer nörolojik hastalıklara karşı koruyucu olabiliyor. Ayrıca balıkta bulunan DHA sayesinde özellikle çocuklarda dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu gibi durumların giderildiği, okuma becerilerinde de artış sağlandığı belirtiliyor.
Vücudumuzdaki tüm hücre zarlarının yapısı yağ asitlerinden oluşuyor. Bu yağ asitlerinin büyük çoğunluğu ise omega 3 yağ asitleridir. Serotonin, dopamin, noradrenalin gibi kimyasallar beyindeki sinir hücreleri arasındaki iletişimden sorumlu maddeler. Eğer iki sinir hücresinin birbiriyle bağlantı kurduğu noktada sinir iletiminde bozukluk yaşanırsa kişinin duygusal durumunda da bozulmalar meydana gelebiliyor.
Bu kimyasalların dengesindeki bozulmanın, özellikle de serotonin azalmasının depresyon belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olduğu düşünülüyor. Çoklu doymamış yağ asitleri vücuttaki diğer hücre zarlarının yapısında olduğu gibi, beyin hücre zarlarının yapısında da bulunuyor. Bu yüzden eksikliği de hücre membran (zar) yapısında bozulmalara neden olarak, sinir iletiminde aksamalara sebebiyet verebiliyor. Depresyondan korunmada haftada 2-3 gün balık tüketmek oldukça önem taşıyor.
Omega-3 sadece kalp krizi ve felci önlemiyor, kireçlenmeyi de engelliyor
Omega 3’ün özellikle kalın bağırsak kanserine karşı koruyucu olduğu tespit edilmiş. Ayrıca yapılan bir çalışmada yeterli omega 3 tüketen kişilerde kalın bağırsak kanserine bağlı ölüm riskinin yüzde 59 oranında azaldığı ortaya konmuş. Bunların yanı sıra omege 3’ün ülseratif kolit ve chron hastalığı gibi bağırsak hastalıklarına karşı koruyucu etkiye sahiptir ve bağırsakta enflamasyon, bir başka deyişle iltihap görülme sıklığını azaltır.
Omega 3 yağ asitlerinin görsel gelişim ve retina sağlığı açısından önemli olduğu biliniyor. Özellikle retinanın bozulması ve görüşün bulanıklaşmasına neden olabilecek göz hastalıklarına karşı koruyucu etki gösteriyor. Araştırmalar, yeterli balık ve omega-3 yağ asitleri tüketen kişilerde göz hastalığı oluşma riskinin balık tüketmeyenlere göre daha az olduğunu gösteriyor.
Yapılan bazı çalışmalar balığın sedef hastalığı ve egzama gibi deri hastalıklarının da önlenmesine yardımcı olabileceğini gösteriyor.
Balık tüketimi özellikle iltihaplı eklem hastalıklarına karşı koruyucu etki gösteriyor. Balık içerdiği omega 3 yağ asitleri sayesinde antienflamuar özelliğe sahip ve bağışıklık sistemini destekleyerek vücutta inflamasyon (iltihap) oluşumunu önlüyor. Bu sayede de romatoid artrit, osteoartrit gibi eklem hastalıklarının görülme sıklığını azaltıyor.
Balık ve ceviz kökenli Omega-3 tüketmek ölüm riskini azaltıyor
Yapılan birkaç çalışmada balık tüketiminin akciğerleri korumaya yardımcı olabileceği kaydedilmiş. Özellikle çocuklarda astım belirtilerinde azalmasının yanı sıra astımın önlenmesinde de yardımcı olabileceğine dair bulgular saptanmış. Yeterli miktarda balık tüketen kişilerde yeterli miktarda balık tüketmeyenlere nazaran yaşlandıkça akciğerlerin daha sağlıklı ve güçlü olduğu kanıtlanmış.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?