‘Çocukluk çağında enfeksiyon hastalıkları daha sık görülür. Zamanla gelişen bağışıklık sistemi sayesinde enfeksiyon hastalıkları azalır. Yaşlılık ile birlikte bağışıklık sistemi de yaşlandığından tekrar enfeksiyonlarda artış görülür. Bağışıklık sistemi; kötü beslenme, olumsuz çevre şartları, uykusuzluk, aşırı yorgunluk ve stresle beraber zayıflar.
Bu nedenle çocuğunuzu enfeksiyonlardan korumak ve bağışıklığını güçlendirmek istiyorsanız şu uyarıları dikkate alınız;
Bağışıklık sisteminin çocukluk döneminde kuvvetlendirilmesi yetişkinlik döneminde sağlıklı bir yaşam sürdürülebilmesi açısından büyük önem taşır. Düzenli beslenmenin yanı sıra, çocukların sağlıklı ortamlarda büyümesi bağışıklık sisteminin gelişmesinde önemli bir rol oynar. Ancak sağlıklı ortam denildiğinde akla aşırı hijyen ortamlar gelmemeli. Çünkü çocuklar bağışıklık sisteminin gelişebilmesi için çevredeki mikrop ve bakterilere de ihtiyaç duyarlar.
Bağışıklık sistemi vücudun savunma sistemidir. Öncelikle ağız – burun – deri yoluyla dışarıdan mikroorganizmaların vücuda girişini engellerken; aynı zamanda vücuda bir şekilde girmiş olan mikroorganizmaların hastalık yapmasını ve diğer organlara ilerlemesini de önlemektedir. Bağışıklık sistemi dalak, lenf bezleri, akyuvarlar, makrofajlar, ve yok edici hücreler gibi birçok sistemin ortak çalıştığı karmaşık bir sistemdir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için ne yapmalı, nasıl beslenmeli?
Bağışık sisteminin gelişimi anne karnında başlar. İlk aylarda zayıftır ve zamanla geçirilen enfeksiyonlar ile hafıza fonksiyonu gelişerek olgunlaşır ve vücudumuzu korumaya başlar. Annenin gebelikteki beslenmesi, stresi, gebelikte geçirilen enfeksiyonlar ile bağışık sistemi oluşmaya başlar. Bebek doğduktan sonra da çocuğun beslenmesi, yaşadığı ortamın fiziksel durumu, çocukluk döneminde geçirilen enfeksiyonlar, kullanılan ilaçlar ve aşılar ile bağışıklık sistemini etkileyen faktörlerdir.
Aynı ortamda, aynı ailede yaşayan ikizlerde bile bağışıklık sistemi farklılıklar gösterebilmektedir. Fazla korumacı ailelerin çocuklarında bağışıklık sistemi yeterince gelişemediği için daha sık ve daha ağır enfeksiyonlar geçirme riskleri vardır. Bir çocuğun her yıl aşağı yukarı 7 – 10 kez üst solunum yolları enfeksiyonu geçirmesi son derece normal ve bağışıklık sistemini güçlendiren bir durumdur.
Probiyotik nedir? Hangi besinlerde bulunur? Faydaları nelerdir?
Son yıllarda astım – alerjik otoimmun hastalıkların ve enfeksiyonların özellikle sosyoekonomik olarak gelişmiş ülkelerde daha sık görülmeye başlanması hijyen hipotezi ile açıklanmaktadır. Hijyen hipotezine göre ortam sterilliği arttıkça bağışıklık sistemi kendine doğru çalışır ve kendine zarar vermeye başlar. Bazı otoimmun hastalıkların temelinde bu yatmaktadır. Öz çamaşır suyu gibi maddelerle evin sık sık temizlenmesi çocuğun bağışıklık sisteminin gelişmesini engeller.
Çocuk ne kadar çok yaşadığı çevreyle ilişkide ise, yaşıtları ile oynuyor, toprakla oynuyor ise o kadar bağışıklık sistemi güçlenir. Ailenin tek çocuğu olup steril çevrede yaşayan çocuklarda bağışıklık sistemini gelişemez ve bunun sonucunda çocuk sık sık hasta olurlar. Çok kardeşli kalabalık evlerde büyüyen çocuklar ise daha güçlü bağışıklık sistemine sahiptirler. Toplumsal bir flora vardır ve çocuk bu flora ile iç içe yaşayarak bağışıklığını güçlendirir.
Bu bağlamda kreşe giden çocuklar eğer evde çok korumacı ve steril ortamda büyütülmüşler ise kreşin ilk yıllarında birçok mikroorganizma ile karşılaştıkları için sık enfeksiyon geçireceklerdir. Bu enfeksiyonların %80 viral enfeksiyonlardır ve bu durumlarda gereksiz antibiyotik kullanımı ile çocuğun cilt – bağırsak ve boğaz florası bozularak bakteri direnci artar ve çocukta alerji – astım – atopi riski artar.
Yapılan en büyük hata çocukların sık geçirdikleri üst solunum yolları enfeksiyonlarından ötürü çocuğu kreşten alarak kişisel gelişimine engel olmaktır. Unutulmamalıdır ki eninde sonunda çocuk okula başlayınca yine aynı mikroorganizmaları içeren toplumsal floraya girecek ve yine bu enfeksiyonları ilk yıllarında geçirecektir. Çocuk bu florayla ne kadar erken karşılaşırsa o kadar güçlü bağışıklık sistemi olur.
Beslenme bağışıklık sistemini en çok etkileyen çevresel faktörlerden biridir. Bağışıklık sisteminde en önemli besin kaynağı tabi ki anne sütüdür. Anne sütü içeriğindeki immunglobulinler ve koruyucu diğer faktörleri bebeğe direkt olarak geçmekte ve bireyin ömür boyu onu koruyacak olan bağışıklığının ilk temellerini atmaktadır.
Çocukların yaşlarına uygun kaloriyi sağlayan 5 – 6 öğünden oluşan dengeli beslenme bağışıklık sistemini olumlu yönde etkiler. Beslenme yetersizliği kadar obezite de kan yağları arttığı için bağışıklık sistemi negatif olarak etkileyen bir faktördür.
Sebze ve meyveler içerdikleri vitaminler yoluyla özellikle de D ve C vitaminleri ile bağışıklığımızı güçlendiren besinlerden biridir. Sebzelerden brokoli – lahana – kereviz – pazı – turp – ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler özellikle kış aylarında mutlaka tüketilmesi gereken bağışıklığı güçlendiren sebzelerdir. Çiğ ya da özellikle soğan ve sarımsağın da bağışıklığı güçlendirici ve antimikrobiyal etkileri olduğu için bunlarla birlikte pişirilerek tüketilmeleri önerilir.
Balık içerdiği omega 3 yağları ile bağışıklığı destekler haftada en az 1 öğün balık tüketimi çok önemlidir. Meyvelere geçersek, öz turunçgiller portakal – mandalina ve limon tüketilmelidir. Kışın çocuklarımıza hazırlayacağımız limonata hem çok sevecekleri bir içecek yerine geçecek hem de C vitamini içeriği ile çocuklarımızı enfeksiyonlara karşı koruyacaktır. Günde en az 1 portakal ya da 2 mandalina tüketilmesini çocuğa günlük ihtiyacı olan C vitaminini sağlar.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için ne yapmalı, nasıl beslenmeli?
Elma ve kivi de kışın bağışıklığımı güçlendirmede etkili bir meyvelerdir. Elma hem çiğ hem de zencefil ve zerdeçal ile haşlanarak kullanılabilir. Mayalı ürünler yoğurt – kefir vb. içerdikleri probiyotikler ve prebiyotikler ile bağışıklık sistemimizi güçlendirirler. Yoğurt – ayran – kefir gibi besinlerde bulunan probiyotik ve prebiyotikler açısından mutlaka tüketilmesi gereken gıdalar içindedir. Unutulmamalıdır ki; çocukların piyasada bulunan vitamin ve bağışıklık sistemi güçlendirici ürünleri almak yerine sağlıklı ve dengeli beslenerek bu vitaminleri doğal yoldan almaları en güzel yoldur.
Çocuğunuzun güçlü bir savunma sisteminin olması için sağlıklı bir vücuda sahip olması gerekir. Bunun için öncelikli koşul, mümkün olduğunca rafine olmuş gıdalardan ve raf ömrü uzun gıda maddelerinden uzak kalmasıdır. İkincil olarak antioksidan olarak adlandırdığımız A,C,E,D vitaminleri, demir ve selenyumu yeterli miktarda olmasını sağlamak ve bunun için gerekli gıdaları uygun miktarda tüketmesidir. Selenyum; karides, mantar, dana ve kuzu ciğeri, somon ve ton balığında bulunur.
Selenyum nedir? Hangi besinlerde bulunur? Faydaları ve eksikliği
A vitamini sarı renkli ve koyu yeşil sebze ve meyvelerden elde edilebilmektedir. Karotenler A vitamini öncüsü sayılır. Bu nedenle savunma sisteminin yardımcı elemanlarındandır. Greyfurt, havuç, kuru kayısı, Trabzon hurması, kırmızılahana, pancar, kırmızı turp, yaban mersini ve böğürtlende bol miktarda karoten bulunmaktadır. Tüketilen sebze ve meyvelerin mevsimine uygun olarak alınması, vücudun ihtiyacının doğal yoldan karşılanmasını sağlayacak ve çocuğunuzun savunma sistemini güçlendirecektir.
Pancar suyunun faydaları nelerdir? Turşusu ve salatası nasıl yapılır?
C vitamini hastalıklardan korunmada önemli rol oynar. Bu vitamin en çok çilek, kivi, kavun, portakal, mandalina ve greyfurt gibi meyvelerde bulunmaktadır. Ayrıca zerdeçal ve zencefil C vitamini kaynaklarıdır. Anneannelerimizin ballı zencefil karışımının faydası hepimiz tarafından bilinmektedir. Çocukların günlük ortalama 100 mg kadar C vitaminine ihtiyaçları vardır. C vitamini depolanan bir vitamin değildir. Fazlası vücuttan atılmaktadır. Bağışıklık sisteminin korunması için olmazsa olmazlardan olan E vitamini de; kuruyemiş, zeytin, zeytinyağı ve bazı yeşil sebzelerde bulunmaktadır.
Çinko elementinin de güçlü savunma mekanizmasında önemli rolü vardır. Bu nedenle son yıllarda çinko preparatları çok satanlar listesinde yer almaktadır. Oysaki çocuğunuz, her gün tükettiği gıdalardan kendisi için gerekli olan çinkoyu alabilir. Örneğin; 100 gr ette (3 köfte) 9 mg, pişmiş nohutun 100 gramında 1.4 mg çinko bulunmaktadır. 1-3 yaş arasındaki bir çocuğun 3 mg çinkoya ihtiyacı olduğuna göre, sadece 1 köfte tüketen bir çocuk bile çinko ihtiyacını rahatlıkla karşılamış olacaktır.
Ülkemizde en yaygın sağlık sorunlarından biri de demir eksikliği anemisidir. Demir eksikliği anemisi hem demir alımının yetersiz kaldığı hem de demir kaybının olduğu durumlarda ortaya çıkabilir. Demir; et, pekmez, ciğer, yumurta, kuru üzüm, bakliyat ve bazı yeşil sebzelerde bulunur. D vitamini de savunma sistemi için gerekli vitaminlerdendir. Güneşin çok yakıcı olmadığı saatlerde güneşe çıkmak D vitamini seviyesini arttırır.
Demir eksikliği anemisi nedir? Nedenleri, belirtileri ve tedavisi
Günümüzde bağışıklığı güçlendirdiği iddia edilen bazı preparatların (ekinezya, mürver, beta glukan, propolis, C vitamini, çinko, arı sütü vb.) yararlılığının bilimsel çalışmalar ile kanıtlamadığı bilinmektedir. Adaçayı gibi masum görülen bir bitki çayının bile belli bir miktardan fazlası toksik etki yaparken, piyasada bulunan ve güçlü bir korunma sistemine sahip olunacağı vaadi ile sunulan bazı preparatların zararsız olup olmadığının iyi araştırılması gerekir. Gripten korunmak için aşı uygulaması konusunda da uzmanlar çocukların gelişigüzel aşılanmaması gerektiği konusunda birleşmektedir.
Çocukların 2-8 yaş arasında sosyalleşme süreçlerinde birçok mikropla karşılaşacakları ve sıklıkla hastalanabilecekleri unutulmamalıdır. Çocuğun dengeli beslenmesi sağlanmalı, yeterli sürede uyuması için gerekli düzenlemeler yapılmalı ve çocuklar düzenli bedensel aktivitelere yönlendirilmelidir.
C vitamini vücuttan zararlı maddelerin atılmasını sağlayarak savunma sistemini güçlendirmektedir. Yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, kuşburnu gibi besinler bol miktarda C vitamini içermektedir. Ispanak, içerdiği C, E ve B grubu vitaminler ve demir, magnezyum, fosfor, iyot mineralleri sayesinde bağışıklığı kuvvetlendirmekte ve soğuk algınlığına karşı korumaktadır. Kışlık sebzelerden pırasa C, K, B vitaminlerini, potasyum, kalsiyum, manganez, kükürt, bakır, iyot minerallerini içermektedir.
Çocuklarda bağışıklık sistemini güçlendirmek için 5 kritik öneri
Bağırsakları yumuşatmakta ve kabızlığı gidermektedir. Aynı zamanda vücut direncini artıran pırasanın, böbrek taşlarının oluşumunu engelleyici ve kanserden koruyucu özellikleri vardır. Maydanoz bir provitamin A (Beta karoten) kaynağıdır. Bu özelliği ile görme gücü, kılcal damar sisteminin, adrenal bezin ve tiroid bezinin fonksiyonları üzerinde etkilidir. Yapraklarında uçucu yağlar, flavonoidler, protein, klorofil ve glikozit, köklerinde ise uçucu yağ, şeker, müsilaj ve glikozit vardır. Yapraklar vitamin( A,C,K ), demir, potasyum, kükürt, kalsiyum, magnezyum yönünden zengindir. Bir tutam maydanoz günlük C vitamini ihtiyacının çoğunu karşılamaktadır.
A, B, C vitaminlerinden zengin, fosfor, çinko, bakır, selenyum minerallerini içeren kereviz, bağışıklığı kuvvetlendirmekte ve gaz gidermede etkili olmaktadır. Böbrek kumunun ve taşlarının düşmesine yardımcı olmaktadır. Antioksidan etkisi olan kerevizin içerisindeki “fitalid” adlı madde, kandaki stres hormonunu azaltıcı etkisi ile hipertansiyonu ve kolesterolü dengelemektedir.
B, C, E vitaminlerinden ve potasyum, kalsiyum, kükürt, demir, bakır, magnezyum gibi minerallerden zengin bir besin olan lahana vücut direncini artırır. İdrar söktürücü ve içerdiği yüksek posa sayesinde kabızlığı giderici etkisi vardır. Antioksidan özelliği sayesinde bağırsak kanserine karşı koruyucu etkisi olmaktadır.
C vitamini ve manganez kaynağı olan karnabahar ise bu etkisinden dolayı iyi bir antioksidandır. Kanser ve kalp hastalıkları riskini azaltmaya yardımcı olan karnabahar antibakteriyel özelliğinden ve enfeksiyonlara karşı etkin olmasından dolayı idrar yolu enfeksiyonlarına iyi gelmektedir.
Beta karoten içeriği yüksek olan brokoli, bu etkisinden dolayı yemek borusu, mide ve bağırsak kanseri tehlikesini azatlığı bilinmektedir. B1, C vitaminlerinden zengin ve kalsiyum, kükürt, potasyum, selenyum minerallerini içermektedir. Kansere karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Brokoli lif oranı yüksek bir besindir.
Sebze yemeklerine tat veren sarımsak sağlıklı beslenmede önemli bir yere sahiptir. Sarımsağın yapısında bol miktarda su, kükürt bileşikleri, protein, lif ve serbest amino asitler bulunmaktadır. Sarımsak ayrıca yüksek miktarda saponin, fosfor, potasyum, kükürt, çinko, orta miktarda selenyum, A ve C vitaminleri ile az miktarda da kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir, manganez ve B kompleks vitaminlerini içermektedir.
Sarımsağın en önemli biyokimyasal özelliklerinden biri antioksidan potansiyelidir. Çiğ sarımsakta antioksidan potansiyeli vardır ancak yüksek dozları kalp, karaciğer ve böbreğe toksik etkiler gösterebilmektedir. Ayrıca sarımsakta bulunan flavonoidler de antioksidan etkilerine katkıda bulunabilmektedir. Bu mekanizmalar, sarımsağın ateroskleroz ve hipertansiyon tedavisi ile koruyucu önlem rollerini açıklayıcı olabilmektedir. Sarımsak bağışıklık sisteminin baskılanmasını önleyerek, kansere karşı yararlı olabilmektedir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?