Bilindiği üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ek 33. maddesinde sayılan sağlık kuruluşlarında normal, acil veya branş nöbeti tutan personele nöbet ücreti ödeniyor. Ancak üniversitelerde çalışan uzmanlar ve öğretim üyeleri, 657 sayılı değil 2547 sayılı Kanuna tabi olarak çalışıyor. 2547 sayılı Kanunda ise öğretim elemanları olarak sayılan öğretim üyeleri, öğretim görevlileri ve araştırma görevlilerinin nöbet hizmetine tabi olmaları durumunda nöbet ücreti alıp alamayacaklarına ilişkin açık bir düzenleme bulunmuyor.
Bu nedenle İstinaf Mahkemeleri ve Danıştay 8. İdari Dava Dairesi 657 sayılı Kanunun nöbet ücreti ödenmesine ilişkin ek 33. maddesinde sayılan personel arasında yer almadıkları gerekçesi ile üniversitelerde çalışan öğretim üyesi ve akademik kadroda çalışan uzmanlara nöbet ücreti ödenmemesi yönünde karar veriyordu. Ancak bu değerlendirme kanunun dar yorumundan kaynaklanmaktaydı ve hatalıydı. Fakat verilen kararlar kesin karar niteliğinde olduğundan olağan hak arama yolları etkisiz kalıyordu.
Konuyu bir bireysel başvuru dosyası bağlamında inceleyen Anayasa Mahkemesi bu sorunun çözümünde çok önemli bir karar verdi ve nöbet ücretlerinin mülk teşkil ettiğini kabul ederek mevcut uygulamanın makul bir gerekçesi olmadığı sonucuna vardı. Yüksek Mahkeme uygulamayı mülkiyet hakkına yönelik ayrımcı bir muamele olarak kabul etti.
AYM kararı her ne kadar bir uzman hekimle ilgili olarak verilen bireysel bir karar niteliğinde olsa da örnek teşkil edici vasfı nedeniyle aynı durumda bulunan bütün hekimler için (öğretim üyesi ve uzmanlar) uygulanması gerekmektedir. Bu hususta Rektörlüklerin artık daha fazla ayak dirememesi ve geçmişe dönük olarak öğretim üyesi ve uzmanların nöbet ücretlerini ödemesi gerekmektedir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?