Hastane enfeksiyonları sağlık sistemleri için büyük bir kabusa dönüşebilir! İngiltere’de 50 hastada NDM-1 tespit edildiği ve Belçika’da ölüme neden olan enfeksiyon haberlerini değerlendiren Doç. Dr. Kenan Keskin, “NDM-1 tehlikesi ve alınması gereken önlemler” hakkında bilgi verdi.
Türkiye’de kanser vakaları çoğalırken, hastalığın topluma ve ülkeye olan maliyeti de giderek yükseliyor. Her yıl 155 bin kişinin kansere yakalandığı ve 60 binin öldüğü Türkiye’de hastaların yeni kanser ilaçlarına zamanında ulaşmasında sıkıntı yaşanıyor. Normalde 210 gün olması gereken ruhsatlandırma süresi, bazı kanser ilaçlarında 655 güne çıkabiliyor.
İşitme kaybı olan kişilere cihaz takılmasıyla tedavi sürecinin sona ermediğini belirten Od. Dr. Ayşenur Ceyhan, “Cihazın takılmasından sonra hastaya aşamalı olarak adaptasyon eğitimi verilmelidir. Hastanın cihazla duymayı öğrenmesi için rehberliğe ihtiyacı vardır” dedi.
Yeni bir K vitamini formu olan K2 kemikleri desteklerken, damarlarda kalsiyum birikmesini önlüyor. Çalışmalar, K2 vitamini kullanan kadınlarda kalp damar sağlığının daha iyi olduğunu ve menepoz sonrasında kemik yoğunluğunu arttırdığını gösteriyor.
Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında, Karaköy’de açılan, “Body Worlds Sergisi” büyük beğeni kazandı. Sergi, insan yaşam döngüsü ve yaşlanmanın özel bir sunumunu kapsıyor. Bedeni hayat içinde yaşarken parlak çağından solduğu ana kadar gösteren sergi yaşlanmayı, yaşam döngüsü içerisinde, döllenmeden ölüm anına kadar doğal bir süreç olarak gösteriyor.
ABD’de 49 bin kadını kapsayan güncel bir çalışmanın sonuçlarına göre; yağ oranı düşük beslenme kadınları over kanserinden koruyor. Menopoz sonrası döneme girmiş kadınların 8 yıl takip edildiği çalışmada, yağ oranı düşük beslenen kadınlarda, over kanseri riski %40 daha az bulundu.
Kanser hastalarının teşhis aşamasında büyük bir şok yaşadıklarını söyleyen Psikolog Aslıhan Kurt: ‘Hastanın bu aşamada kanser ve tedavisi hakkında doğru bilgilendirilmesi çok önemlidir. Hastalar tedavide ne yaşayacaklarını bilmedikleri için büyük bir belirsizlik içindedir.’
Diyabetik annenin bebeğinde kan şekerinin düşebileceğini ve bunun kalıcı beyin hasarına neden olabileceğini söyleyen Dr. Deniz Tamtekin, “Diyabetli annenin bebeği de risk altındadır. Dolayısıyla gebelik dönemi boyunca düzenli uzman kontrolü çok önemlidir. Aksi halde doğum sonrasında bebekte ciddi sorunlar görülebilir” dedi.
Genetikte yaşanan gelişmelerin tıpta devrim yarattığını söyleyen Prof. Dr. Robert Desnick, “Bu çalışmalar sayede teşhis ve tedavi alanında önemli ilerlemeler söz konusu; artık ‘Kişiselleştirilmiş Tıp Çağı’ başlamış bulunuyor. Bu çağda; gen ve hücre bazlı tedaviler klasik tedavilerin yerini almaya başlayacak” dedi.
Romatoid Artrit hastaları üzerine yapılan yeni bir araştırmaya göre, tedavideki gelişmelere rağmen her on hastadan dokuzunun tedavinin başarısı konusunda karamsar olduğunu, gelecekte sağlıklı bir yaşam sürecekleri konusunda inançlarının zayıfladığını ortaya koydu.
Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarının böbrek yetmezliğine kadar gidebilen bir dizi soruna neden olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gülçin Kantarcı, “İdrar yolu enfeksiyonlarında nedenin erken tespit edilerek tedavi edilmesi hayati öneme sahiptir” dedi.
Özellikle üreme çağındaki kadınlarda sıkça rastlanan polikistik over sendromunun sadece yumurtlamayı etkilemediğini belirten Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, “Bu hastalık rahim kanseri, kalp krizi, alzheimer ve diyabet gibi pek çok sorunu tetikliyor” dedi.
Kemoterapi tedavisi alan kanser hastalarının çok sayıda yan etkiyle mücadele etmek zorunda kaldıklarını belirten Onko. Hem. Havva Erdoğan, “Kemoterapi alan hastaların evde bakım süreci çok önemlidir. İlaca bağlı yan etkiler tedavi başarısını etkileyebiliyor. Bu dönemde alınacak önlemler, tedavinin başarısı belirliyor” dedi.
Miyomların hamileliği olumsuz etkileyebileceğini belirten Dr. Senai Aksoy, “Miyomlar hamilelik döneminde de ortaya çıkabiliyor ve doğum kanalını tıkayabiliyor. Rahim kanalına yerleşmiş miyomlar saptandığında sezaryene ihtiyaç olabilir. Sezaryen operasyonlarında miyomlar da alınabilir” dedi.
Türkiye’de böbrek hastalığı konusunda gerçekleştirilen ilk kapsamlı araştırma olan Kronik Böbrek Hastalığı Araştırması ‘Credit’ çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, kronik böbrek hastalığının Türkiye için önemli bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini ve kadınların en riskli grubu oluşturduğunu söyledi.
Çocuklarda öksürüğün belli durumlarda ciddiye alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Reha Cengizlier, “Öksürük çocuklarda astımdan tüberküloza kadar pek çok hastalığın habercisi olabilir. Bu nedenle ek belirtiler çok önemlidir” dedi.
İşitme kaybının bebeklerde erken tanısının önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Sertaç Yetişer, “Her yaştan hasta koklear implant sayesinde tedavi edilebilir. Ancak çocukların erken evrede tedavi edilmesi gelişimleri için hayati öneme sahip; aksi halde dil ve zeka geriliği yaşayabiliyorlar” dedi.
Pankreas tümörlerinin çok saldırgan ve tedavilerinin zor olduğunu söyleyen Prof. Dr. Orhan Bilge, “Bu saldırganlık tümörün hücresel tipinden kaynaklanır. Pankreasın çok yoğun kan ve lenf damarları içermesi ve vücudun kavşak noktasında yer alması nedeniyle erkenden çevre organlara yayılım görülür” dedi.
Kanser tedavisinin yarattığı advers etkilerin yeni tedavi konseptleri ile önemli ölçüde çözülebildiğini söylen Prof. Dr. Richard Gralla, “Bulantı, kusma ve saç dökülmesi gibi birçok yan etkiye çözüm bulundu” dedi.
Doğumsal kalp hastalıklarının (DKH) yenidoğan bebek ölümlerinin % 15’inden sorumlu olduğunu belirten Doç. Dr. Arda Lembet, “Bu hastalıklar % 90 oranında düşük risk grubundaki normal gebelerde ortaya çıkıyor. DKH anne karnında ultrason ile erken dönemde tespit edilip takibe alınmalıdır” dedi.