Hafif Persistant Astım tedavisinde uygun doz seçimi önemlidir
Astım tedavisinde ilk hedefin inflamasyon kontrolü olması gerektiğini söyleyen Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Öznur Abadoğlu, “Astım tedavisine başlamadan hastalık şiddetinin belirlenmesi için hastanın solunum fonksiyonlarına bakılması gerekir. Tedavisinin amacı klinik kontrolü sağlamaktır. Hastalarda uygun tedavi ve işbirliği ile kontrol sağlanabilir” dedi.
Güncel astım tedavisinde basamak kavramının önemli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Abadoğlu, “Hastalık ağır, orta, hafif persistan ve hafif intermitan olmak üzere gruplara ayrılarak basamak tedavisi geliştirilmiştir. Hastada fonksiyon testlerine bakarak bir şiddet değerlendirmesi yapmak gerekir ve tedavi buna göre planlanır. Hastanın özelliklerine ve fonksiyon testlerinin sonuçlarına bakarak hastayı değerlendirmek gerekir. Buna göre hasta tam kontrol, kısmi kontrollü veya kontrolsüz olarak sınıflandırılır. Hafif Persistan Astım (HPA) hafif seyreder ancak hastaların ağır ataklar geçirme riskleri hep vardır” dedi.
Hastalığın hafif seyretmesi önemini azaltmaz
Yakın zamanda yapılan bilimsel çalışmalara göre HPA sıklığının ortalama % 19 civarında olduğunun belirlendiğini dile getiren Doç. Dr. Abadoğlu, “Bizim kliniğimizde yapılan çalışmalarda sıklığı % 22 olarak saptandı. HPA’nın yarattığı sorunlar çoğunlukla gözden kaçırılmaktadır. Kanada da yapılan bir çalışmasında görülmüş ki HPA’lı hastalar 5 yıl içinde ağır hastalar dönüşüyorlar. Astımın kontrolü nasıl seyrediyor diye baktığımız zaman orta ve ağır hastalara göre daha iyi olduğunu % 80’e varan tam yada nispi kontrol sağlanabildiğini görüyoruz. HPA düşük doz düzenli tedavinin başlanması gereken bir zamandır. Çünkü ne kadar erken başlarsanız hastalığın uzun dönem f1 düşüşü o kadar fazla oluyor. Dolayısıyla erken dönemde tedaviye başlamak önemlidir” diye konuştu.
Tedavide inhale steroid’lerin avantajı
HPA’da düşük doz inhale steroid kullanılması gerektiğini belirten Doç. Dr. Abadoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü hem etkinlik ve maliyet hem de yan etki profili bunu destekliyor. İnhale steroid’ler en güçlü antigoagülan ilaçlardır. Fakat astımı ortadan kaldırmıyorlar. Tedavi kesildiğinde inflomasyon tekrar alevlenebiliyor. İnhale steroid’lerin astımdaki etkinliği çok sayıda çalışmayla desteklenmiştir. Örneğin Star çalışması 7200 kişiyle yapılmış ve olguların yaklaşık 2600’ü erişkin hastalardan oluşmuştur. Sonuçlar bakıldığında inhale steroid’lerle inflomasyon şiddetini belirgin olarak azaldığı ve kontrollü bir düzelme sağlandığı görülmektedir. Hastalığın ortalama seyrine baktığınız zaman HPA’da inhale steroid’lerin klinik olarak anlamlı düzeyde etki gösterdiği ve vaka sayını azalttığı gösterilmiştir. Diğer yandan inhale steroid’ler fonksiyonel olarak ta düzelme sağlıyor”
Maliyet etkin bir tedavi seçeneği
İnhale steroid’lerle ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında HPA tedavisinde, önemli bir maliyet avantajı sağladıklarının görülebildiğini dile getiren Doç. Dr. Abadoğlu, “Eğer HPA’yı orta persistan astım gibi tedavi etmeye kalkarsak maliyeti iki katına çıkarmış oluruz. HPA tedavisinde düşük doz inhale steroid’ler birinci seçenek olmalı ve elde edilen sonuçlara göre tedavi yeniden ayarlanmalıdır. Sonuç olarak inhale steroid’ler güvenli ve etkili ilaçlardır. HPA kontrolünde oldukça başarılı sonuçlar sağlamaktadırlar. Bütün bu avantajlara bakıldığında tedaviye bu ilaçlarla başlanmasının büyük avantajlar sağladığı görülmektedir” dedi.
İnhale steroid’lerin tedavide sağladığı avantajlar
– İKS’ler günümüzdeki astım tedavisinde kullanılan en etkili ilaçlardır
– Hem kısa hem uzun dönem çalışmalar İKS’in astım tedavisinde etkili olduğunu göstermiştir
– Sürekli günlük BUD tedavisi kurtarıcı ilaç kullanan kontrolsüz, astım belirtileri olan hastalarda aralıklı İKS tedavisinden daha üstündür
– Günlük İKS tedavisi astım kontrol skorlarını düzeltir ve prebronkodilatatör FAV1’deki azalmayı yavaşlatır
– Hastalık başladıktan kısa süre sonra İKS başlandığında daha fazla kontrol altına alınabilir.
– HPA’lı hastaların çoğunda İKS’e UEB2A eklenmesi astım kontrolünün sağlanması açısından gereksizdir.
Tedavi planı ve basamakları:
1. Basamak: Semptomları gidermek için gerektiğinde kısa etkili bronkodilatörleri kullanmak birinci basamak tedavinin temelini oluşturur. Burada ilk seçenek ilaç hızlı etkili inhaler β2-agonistlerdir.
2. Basamak: Bu basamaktan itibaren düzenli kontrol edici tedavi önerilmektedir. İkinci basamakta ilk seçenek ilaç düşük doz inhaler steroidlerdir. İnhaler steroid kullanamayan, ya da inhaler steroidlere bağlı inatçı ses kısıklığı gibi lokal yan etkiler görülen hastalarda lökotrien reseptör antagonistleri kullanılabilir.
3. Basamak: Üçüncü basamakta ilk seçenek düşük doz inhaler steroid ile uzun etkili beta-2 agonist kombinasyonudur. Uzun etkili beta-2 agonistlerle inhaler genellikle düşük doz inhaler steroid yeterlidir. Uzun etkili beta agonistlerin daima bir inhaler steroid tedavisi ile beraber kullanılması gerektiği, tek başına kullanımının astım tedavisinde yeri yoktur. Kombinasyon tedavisi yerine tek başına orta doz inhaler steroid, ya da düşük doz inhaler steroid ile lökotrien reseptör antagonistinin birlikte kullanılması önerilebilir. Düşük doz inhaler steroidin yavaş salınımlı oral teofilin ile kombinasyonu da diğer tedavi seçeneğidir.
4. Basamak: Dördüncü basamakta kontrol sağlamak için iki ya da daha fazla kontrol edici ilaç gerekebilir. İlk seçenek ilaç orta doz inhaler steroid ile uzun etkili beta-2 agonist kombinasyonudur. Çoğu olguda inhaler steroid dozunun yükseltilmesindense tedaviye uzun etkili beta agonistin eklenmesinin daha çok yarar sağlar. Kontrol sağlanamayan hastalarda inhaler steroid-uzun etkili beta-2 agonist kombinasyonuna lökotrien reseptör antagonisti ya da yavaş salınımlı oral teofilin gibi üçüncü bir ilaç eklenir. Eğer yine kontrol sağlanamazsa yüksek doz inhaler steroid ile uzun etkili beta-2 agonist kombinasyonu kullanılır.
5. Basamak: Beşinci basamak astım kontrolünde sorunların yaşandığı, ilaç yan etkileri pahasına kontrol sağlanmaya çalışıldığı, tedavi güçlüğü çekilen astımlı hastaları kapsar. Dördüncü basamak tedaviye diğer kontrol edici ilaçların eklenmesi etkili olabilir. Kontrol altına alınamayan, günlük aktiviteleri kısıtlanmış ve sık atakları olan hastalarda oral steroid tedavisi düşünülebilir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?