Türkiye’nin aşılama oranı Ağustos ayına göre neredeyse beşte bir seviyesine düştü. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yaklaşık 3 milyon kişinin, zamanı gelen üçüncü doz aşısını henüz yaptırmadığını açıkladı. Peki, hekimlere göre Türkiye’nin aşılama oranında neden “dramatik bir düşüş” yaşanıyor? Sağlık Bakanlığı verilerine göre geçtiğimiz on ayda toplamda 55 milyon birinci doz, 48 milyon ikinci doz ve 11 milyon üçüncü doz aşı yapıldı. Türkiye’nin günlük aşılama oranında dramatik bir düşüş yaşandığını söyleyen uzmanlar, resmi verilere göre şu anda Türkiye’de günde yaklaşık 200 bin doz aşı yapıldığını ifade ediyor. Bu sayının Ağustos ayında bir milyon dozdan fazla olduğu göz önüne alındığında, Türkiye’nin aşılama oranında neredeyse beşte bir seviyesine gerilediği anlaşılıyor.
Nitekim Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 31 Ekim’de yaptığı açıklamaya göre, Türkiye’de yaklaşık 3 milyon kişi zamanı gelen üçüncü doz aşısını henüz yaptırmadı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu Sekreteri Dr. Sibel Uyan, çalıştığı aile sağlığı merkezinde artık günde bir flakon (6 kişilik aşı paketi) bile aşı yapmadıklarını anlatıyor: “Günde ortalama 12-13 flakon aşı yaparken, bugün bir flakon yapabilir miyiz endişe ediyoruz. Geçen gün altı kişiyi yan yana getiremedik, bekleyenleri gönderdik. Çünkü altı kişi bir araya gelmeden bu aşıları yapamıyoruz.”
BBC Türkçe’den Fundanur Öztürk’e açıklama yapan, TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları’na göre, toplum bağışıklığının sağlanabilmesi için, en geç 3-4 ay içerisinde toplumun yüzde 70’inin aşılanabilmesi gerekiyordu ancak Türkiye, bu hedeften çok uzakta kaldı: “Ocak ayında başlayan aşılama çalışmalarında yaklaşık 10 ayı geride bıraktık ve biz halen belli bir seviyeye ulaşamadık. İlk dozunu Ocak’ta olanlar halen aşılı sayılıyor. Aşılamada tam bir kaotik durum var.”
Koronavirüs salgını karşısında toplum bağışıklığının sağlanması, salgınla başa çıkabilmek için en önemli hedeflerden biri olarak görülüyor. Ancak hem uzmanlar hem de Sağlık Bakanlığı’na göre, Türkiye’de henüz toplum bağışıklığı sağlanamadı.
BBC Türkçe’ye konuşan sağlıkçılar, Mayıs-Haziran aylarından önce iki doz Sinovac aşısı olmuş ancak üçüncü dozu henüz olmamış kişilerin artık koronavirüse karşı ‘aşısız’ sayılması gerektiğini söylüyor. Prof. Murat Akova, “Türkiye’de yapılan iki doz aşı sayısı içerisinde, iki doz Sinovac aşısı olan nüfus da bulunuyor. Fakat iki doz Sinovac aşısının pratik olarak bir etkisi kalmadı. Dolayısıyla şu anda Türkiye aşılama oranı açısından oldukça gerilerde” diyor.
Sağlık Bakanı Koca dün TBMM’de gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Türkiye’de iki doz aşısını yaptırmış kişilerin oranının yüzde 59 olduğunu söyledi: “En az %70-80 oranında toplum bağışıklığını sağlamamız gerekiyor. Peki şu anda neredeyiz? Nüfusun iki doz aşısını yaptırmış olan kişilerin oranı yüzde 59’a, en az bir dozunu yaptırmışların oranı da yüzde 67’ye ulaştı.” “Dolayısıyla bu oranı daha yukarı çekmemiz gerektiği ortada. Çünkü toplumsal bağışıklık elde edilmedikçe bu salgının üstesinden gelmemiz kolay olmayacak.”
Türkiye’de hali hazırda iki doz aşı yaptırmış 48 milyon kişi varken, üçüncü dozunu yaptırmış 11 milyon kişi bulunuyor. Bilim insanlarına göre, koronavirüs aşılarının yalnızca belli bir süre koruyuculuğu bulunuyor. Prof. Akova, iki doz aşı olmanın koronavirüse karşı korunmak için yeterli olmadığını ve aşıların belli aralıklarla yeniden uygulanması gerektiğini anlatıyor: “Sinovac’ın etkisi, ikinci dozdan sonra on dördüncü haftadan itibaren giderek azalıyor. İki doz Biontech aşısından sonra beşinci ayda hafif orta şiddetteki hastalığa karşı koruyuculuk yüzde yirmi iki düzeyine düşüyor. Bu çok dramatik bir azalma.
Buna karşılık beşinci ayda üçüncü doz yapılmış kişilerde bu koruyuculuk birdenbire yüzde doksan üçe çıkıyor. Yani öyle gözüküyor ki Biontech aşısında 4-6 ayda bir hatırlatma dozu gerekecek. Sinovac’ta bu süre daha da kısa. Belki Sinovac’ın ya da buna benzer inaktive aşılara iki dozla değil, üç dozla başlanması gerekecek. Yani hangi aşı olursa olsun, beşinci altıncı ay civarında etkileri belirgin derecede azalıyor.”
Uzmanlar, Mayıs-Haziran ayından önce Sinovac ikinci dozunu olmuş kişilerin artık “aşısız” sayılması gerektiğini ifade ediyor. Dr. Uyan, “Sağlık Bakanlığı bu kişileri de hala kâğıt üzerine aşılı kabul ediyor ancak bu bilimsel değil, çünkü o aşılar artık koruyuculuğunu yitirdi” diyor.
Dr. Eroğulları da iki doz Sinovac aşısı olan kişilerin artık üçüncü doz aşısını olması gerektiğini ifade ediyor: “Şu ana dek yapılan 11 milyon üçüncü dozun ne kadarını Sinovac ne kadarını Biontech aşısının oluşturduğu verisi paylaşılmıyor. Ancak iki doz Sinovac olanların antikor seviyeleri düştü, mutlaka üçüncü bir hatırlatma dozuna ihtiyaç var.”
Prof. Akova’ya göre toplumda yüzde 10-15 civarında olduğu tahmin edilen aşı karşıtlarının yanı sıra, genel olarak aşıya ilgide azalma yaşanıyor.
Dr. Uyan, toplumda ‘iki doz aşılanmak yeterli’ algısının hâkim olduğunu ve üçüncü doz aşı olmak konusunda kafa karışıklığı bulunduğunu değerlendiriyor: “Aile hekimliğimize gelen çift doz Biontech aşılı kişilere, ‘Üçüncü doza henüz ihtiyacınız yok’ diyoruz. O da gidiyor, evdeki nenesine söylüyor. Sinovac olmuş nenesi, ‘Ben de iki aşı oldum, demek ki benim de aşı olmama gerek yok’ diye düşünüyor.”
Hekimler, aşılar arasındaki bu farkın kamuoyuna yeterince anlatılamadığını düşünüyor. Prof. Akova, sadece Sağlık Bakanı tarafından belli saatlerde yapılan Twitter paylaşımlarının yeterli olmadığını değerlendiriyor.
Dr. Eroğulları da “Aşı noktaları oluşturulup insanların aşıya teşvik edilmesi ve meslek örgütleriyle iş birliği yapılması gerekirdi. Sadece tweet atarak, halkı aşıya ikna edemiyorsunuz. Sosyal medyada ve televizyonlarda aşı karşıtlığını artıran bilgi kirliliğiyle ilgili de hiçbir düzenleme yapılmadı. Normalde bir araya gelebilmek için gerekli olan HES sorgulaması ve PCR testi zorunluluğu, aşı karşıtlarının mitinglerinde uygulanmadı. Bu insanlar toplumun gözünün içine baka baka aşı karşıtlığını yaydı” diyor.
Öte yandan, Biontech aşısının yan etkilerine karşı duyulan korkunun da aşılama hızını yavaşlatan bir etken olduğu değerlendiriliyor. Dr. Uyan, “Salgının başında Biontech temin edemeyen bakanlık, Sinovac’ı yere göğe sığdıramadı ve sürekli yan etkilerinin daha az olduğunu vurguladı. Şu anda kimse Biontech aşısını şu anda kimse üçüncü veya dördüncü aşı olarak yaptırmak istemiyor. Çünkü korktular” diyor.
Aşı randevusu sisteminde de kimi aksaklıklar yaşandığını söyleyen Dr. Uyan, tüm bu sebeplerin insanları aşıda uzaklaştırdığını savunuyor: “İki doz Sinovac olan herkese üçüncü doz Sinovac tanımlandı ama üçüncü dozunda Biontech olmak isteyenler için önce 3 ay geçmesi yeterli dediler, sonra ellerinde aşı olmadığı için 6 aya çıkardılar, geçen hafta tekrar 3 aya düşürdüler. Uygulamadaki farklılıklar da insanları yıldırdı.”
“Orta okul ve lise öğrencilerinin aşılanması şart ama bunların aşılanması için velinin akıllı telefonu olması ve e-nabız uygulamasını kullanması gerekiyor. Bunlar bu yolu zorlaştıran, bu yoldaki meşakkat arttıran şeyler. Halbuki çocuklarımızı sağlık merkezlerine götürüp, aşı yaptırmak istediğimizi beyan etmemiz yeterli olmalı.”
Türkiye koronavirüs aşı hakkını 18 yaş üzeri yurttaşlar için doğrudan tanımlarken, 12-17 yaş arası çocukların aşılanmasını ise ailelerin tercihine bıraktı. 12 yaş altı çocuklar için ise aile tercihine bakılmaksızın, herhangi bir aşılama planlanmadığı açıklandı. 12-17 yaş arası çocukların aşılanma oranının düşük olduğunu çünkü ailelerin tereddüt yaşadığını söyleyen Prof. Akova, “Çocukların da aşı olması gerektiği konusunda ailelere yeterince bilgilendirme yapılmıyor” diyor.
Diğer yandan Sağlık Bakanı Koca 29 Ekim’de Twitter’dan yaptığı paylaşımla, gebe ölümlerinin 2020’de salgın öncesi yıla göre %52 arttığını, bu yıl ise geçen yıla oranla %50 daha fazla anne adayının Covid-19 sebebiyle hayatını kaybettiğini açıkladı. Saülık Bakanı Koca, koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden gebelerin yüzde 99’unun aşısız olduğunu söyleyerek, gebelerde aşılanma oranının “çok düşük” olduğunu açıkladı.
Dr. Aslı Davas, “Gebeler doğaldır ki tedirginler. Aşılamaya direnç var. Hem gebelere hem de gebelere bakan doktorlara daha çok bilgilendirme yapılması gerekiyor. Çünkü bağışıklık sistemleri gebelik nedeniyle baskılanmış olduğundan çok savunmasızlar” diyor.
Koca ayrıca, yoğun bakımlarda vefat edenlerin halen yüzde 80 oranında 60 yaş üzeri olduğunu söylüyor: “Toplum olarak, toplumsal bağışıklık noktasına erişmeyi hedeflemeliyiz. Kapanmayı veya başka tedbirleri düşünme noktasında olmamalıyız.”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün TBMM’de gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Biontech aşılarına ne zaman üçüncü dozun tanımlanacağı sorusuyla ilgili olarak bu akşamki Bilim Kurulu toplantısını işaret etti. Bakan Koca, “Biontech sonrası üçüncü doz gerekli mi, gerekiyorsa ne zaman yapılır ve kimlere yapılmalı? Yarın Bilim Kurulu toplantımızın gündeminde bu olacak” dedi.
Uzmanlar ise Biontech aşısı olanlar için en erken 2022 Ocak ayında üçüncü dozun tanımlanacağını tahmin ediyor. Biontech’in koruma süresinin görece daha uzun olarak kabul edildiğini söyleyen Dr. Uyan, iki doz Biontech aşısı olanların daha fazla beklemek zorunda kalabileceğini değerlendiriyor: “Sinovac’ta altı ay antikor yüksekliği devam ediyor diye bilirdik, sonraki çalışmalarda altı ay olmadığı ispatlandı. Biontech’i ise 9 ay diye biliyorduk ama şimdi altı ay olduğu ifade ediliyor. Ülkemize Biontech aşısı Nisan-Mayıs gibi geldi. Dolayısıyla en erken Haziran ayında, ikinci doz Biontech aşısı yapmaya başladık. Üzerine 6 ay eklersek, en erken 2022 Ocak ayında üçüncü dozun tanımlanacağını tahmin ediyoruz.”Kaynak:BBC
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?