Antineoplastik ilaçlar daha sık olarak uzun süreli tedavi planında oral şekilde kullanılır. Bu, kan sayımını ve renal ve karaciğer fonksiyonları kontrolünün düzenli şekilde yapılmasını gerektirir. Bu ilaçlardan bazıları ayrıca deri değişiklikleri ya da kardiyak ya da nörolojik semptomlara sebep olur. Bu yan etkilerin tanı ve tedavisi hastanede bir onkoloji biriminde yer alır. Oral antineoplastik ilaçların yan etkileri bir dereceye kadar doz ayarlaması ile kontrol edilebilir. Çoğu sitotoksik ilaçlar düşük ve fetal anomalilere sebep olabilir, bu sebeple doğum kontrolü rehberliği ve gebelikten korunmaya dikkat edilmelidir.
Farklı antineoplastik ilaçlar ve bunların kombinasyonları değişen derecelerde bulantıya sebep olur. Bazı ilaçlar hastayı plasebodan daha fazla etkilemezken en sorunlu ilaçlar, sisplatin, doksurubisin ve dakarbazin gibi, hemen her hastada bulantıya sebep olur.
Akut bulantı ya da kusma halihazırda ilaç infüzyonu sırasında ya da infüzyondan sonra 2-6 saat içinde başlar. Hafif dereceli emetojenik ilaçlarla, 20 mg metoklopramid etkilidir, daha fazla emetojenik olanlarla serotonin 5-HT3-reseptör antagonistler B(8 mg ondansetron, 5 mg tropisetron ya da 3 mg granisetron B) kusmayı önlemek için i.v. antineoplastik ilacın infüzyonundan 30-60 dakika önce verilir. Kortikosteroidlerin (10 mg deksametazon i.v.) eş zamanlı uygulanması tedavinin etkisini artırır.
Günde üç kez 10-30 mg metoklopramid uzamış ve gecikmiş kusmada etkilidir (antineoplastik ilacın infüzyonundan 2-6 gün sonra), gerektiği takdirde kortikosteroidlerle eş zamanlı olarak. Eğer metoklopramid tedavisi işe yaramazsa serotonin 5-HT3-reseptör bir antagonist (ayrıca oral uygulama için de mevcut) denenebilir. Uzun etkili bir serotonin antagonist yanında ilave aprepitant da ayrıca denenebilir. Kaygı giderici ilaçlar beklentisel bulantıyı önler (sadece tedavi korkusu, hastane kokusu, hastaneyi görmek bulantıyı başlatmak için yeterli olabilir), örneğin hastaneye kabulden birkaç saat önce 1-5 mg lorazepam p.o. ya da hatta benzodiyazepin i.m. enjeksiyonu yapılabilir.
Potent antineoplastik tedaviler lökopeni, trombositopeni ve hatta anemiye sebep olur. Bunlar tipik olarak 1-3 hafta içinde ortaya çıkar, anemi birkaç ay içinde görülür.
Nötropeni Yüksek enfeksiyon riski ile bağlantılıdır. Koloni uyarıcı faktörler ile tedavi riski azaltır. Antineoplastik infüzyondan 24-48 saat sonra, kan sayımı henüz normalken tedavi başlatıldığında en iyi etki sağlanır. Uzamış bir nötropenide, koloni uyarıcı faktör daha sonra bile verilebilir. Başlangıç olarak akyuvar sayımı daha da fazla düşer ama tedaviden sonra 6-14 gün içinde değerler iyileşmeye başlar. Şiddetli kan hücreleri bir özel bakım ünitesinde, gerektiğinde kemik iliği ya da kök hücre nakli ile tedavi edilir.
Eğer açık bir kanama riski varsa, trombosit nakli ile tedavi edilir. Çoğu zaman spontan bir gerileme beklenebilir. Trombopoiezi uyaran faktörler inceleme altındadır. Anemialyuvar nakli ile tedavi edilir. Eğer cevap yetersizse ve anemi hastanın durumunu etkiliyorsa, eritropotein ürünler. İlave olarak kullanılabilir ama bu ölüm riskini artırabilir.
Saç dökülmesi, çoğu antineoplastik ilacın yaygın bir yan etkisidir. Başka bir neoplastik ilaç seçimi bazen bunu önleyebilir. Sitostatik infüzyon sırasında özel bir soğutucu başlık kullanılması alopesiyi azaltabilir ya da yavaşlatabilir. Saç dökülmesi, ilk antineoplastik infüzyondan 3-5 hafta sonra başlar ve genelde tedavi bittikten sonra saç yeniden büyür. Genellikle saç 3-4 ay içinde yeterince büyür ve hasta peruk kullanımını bırakabilir.
Antrasiklinler (doksurubisin ve epirubisin) miyokardiyal hasara sebep olur. Eğer kümülatif doz düşük tutulmuşsa, hasarlar enderdir. Bazen hasar sadece aylar ya da yıllar sonra görünür hale gelir. Florourasil ve kapesitabin göğüs ağrısı semptomlarına sebep olabilir. Bleomisin, busulfan, mitomisin ve metotreksat akciğerlere zarar verebilir.
Depresyonun farmakolojik tedavisi: Antidepresanlara ne zaman başlanmalı
Bu durumu, kanserin sebep olduğu değişikliklerden, lenf yollarının karsinomla tutulması gibi ve enfeksiyonlardan ayırt etmek çoğu zaman güçtür. Bleomisin uygulamalarından sonra, daha ileri akciğer hasarlarını önlemek için, özellikle anestezi sırasında bakıma özen gösterilmelidir. Özellikle sisplatin ve yüksek dozda ifosfamid ya da metotreksat böbreklere zarar verebilir.
Çoğu antineoplastik ilaç, eğer damardan kaçarsa doku hasarına sebep olur. Hasar çok uzun bir sürede ilerleyebilir ve hasarlı dokunun alınması kapsamlı bir cerrahi işlem gerektirir. İnfüzyon sırasında ağrı (eğer damar dışındaki ilaç sebep olmuyorsa) infüzyon oranı düşürülerek ya da sulandırılmış bir solüsyonla yatıştırılabilir. Uygun entravenöz şekilde uygulansa bile floroürasil, damarlarda masum bir solmaya sebep olabilir.
Bazı antineoplastik ilaçlar, vinkristin, oksaliplatin, sisplatin ve taksanlar gibi, tipik semptomlar olarak parestezi, müsküler ağrı ve zayıflık, ağrı, dokunmaya karşı hassasiyet ya da soğuğa hassasiyet ile periferal nöropatiye sebep olur. Genelde semptomlar parmaklardan başlar.
Yüksek dozda siklofosfamid ve ifosfamid üriner mesanede iritasyona sebep olur. Bu, ürometaksan (mesna) ile engellenebilir. Çoğu ilaç, mukozal hasar, karaciğer disfonksiyon, elektrolit bozukluklar, fonksiyonel kardiyak semptomlar ve alerjik reaksiyonlara sebep olur. Genellikle ilaçların yan etkilerini, temel hastalığın ilerlemesinden ve diğer ek hastalıklardan ayırt etmek zordur.
Antidepressan ilaçların etkileri ve psikotik hastaların tedavisi
Bazı sitotoksik ilaçlar ve antikorlar el ve ayakların palmar ve plantar derisinde kızarıklık, ağrı ve aşırı hassasiyete sebep olur. Aşırı durumda bu, ağrılı ülserleşmeye ve kabuk kalkmasına sebep olabilir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?