İpraniazid bir tüberküloz ilacı olarak geliştirilmiştir. Kullanım sırasında bir yan etki olarak öforinin geliştiği gözlemi, George Crane’i depresse hastalarda bu ilacı kullanmaya sevketmiştir. Kısa bir süre sonra N. Kline ve arkadaşları (1957), deprese hastalara iproniazid verdiklerinde olumlu sonuçlar bildirmişler ve ilacın faydalı etkisinin MAO’nun inhibisyonundan dolayı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu bulgulardan sonra monoamino oksidaz inhibitörleri (MAOI) tedavi sahasına girmiştir.
Hipertansiyonu tedavi etmek için reserpin ve alfa-metil dopanın verildiği hastalarda depresyon geliştiği hakkında gözlemler elde edilmiştir. MAOl’leri ve trisiklik antidepressanların fonksiyonel olarak norepinefrin (NE) aktivitesini artırdığı, oysa reserpinin bu aktiviteyi düşürdüğü gerçeği, Schidkraut ve Bunney ve Davis’in (1965) depresyonun NE hipotezini ortaya atmalarına sebep olmuştur. Dört halkalı yapıya sahip olan maprotilin ve amo/csapin, standart trisikliklere benzer biyokimyasal etkiler göstermektedir. Daha yeni ilaçlar olan trazodon, bupropion ve fluoksetin klasik antidepressanlardan farklı bir yapıya sahiptirler.
Depresyonun farmakolojik tedavisi: Antidepresanlara ne zaman başlanmalı
Ancak biyolojik etkileri ve yan etkileri bakımından bazı avantajlar taşımakla birlikte daha etkili olduklarını söylemek mümkün değildir. Antidepressanların faydalı etkisinin NE ve/veya serotonin reuptake’ini bloke edebilmelerine bağlı olabildiği ileri sürüldüğünden beri, ilaç firmaları nörotransmitter reuptake’ini bloke etme açısından potansiyel antidepressanları araştırmaktadır. Kısmen bu düşüncenin sonucu olarak, NE reuptake’ini, serotonin reuptake’ini ya da her ikisini spesifik olarak bloke edebilen ajanlar geliştirilmiştir.
•Uygun AD tedavi, uygun bir zaman ve uygun bir dozu içerir. Uygun süre 4-6 haftadır.
•2-3 haftadan sonra hiçbir cevap alınmaması seyrin tatmin edici olmayacağını gösterebilir.
•Gerekirse farklı sınıftan bir antidepressan veya kinik cevabı artırıcı bir ilaç denenir.
•Çoğu antidepressanın etkisi gecikebilir. İki veya daha fazla hafta boyunca belirtilerde önemli bir azalma olmayabilir.
•Önceden hastalık hikayesi olmayan bir kişide akut bir atağın remisyonunu takiben nüksü önlemek içinen azından 6-12 ay boyunca idame tedavisine devam edilmelidir.
•Bu dönem sırasında akut doza azaltılmadan devam edilir. Dört ay sonra doz tedricen azaltılabilir ve altı ayda kesilebilir.
•Tek bir ataktan sonraki ilk birkaç ay içinde hastalığın yarı yarıya tekrarlama şansı vardır.
•Fakat her bir tekrarla gelecek atakların tekrarlama olasılığı artar. Üç ataktan sonra tekrarlama olasılığı %90’ın üzerindedir.
•Hem tedavi etkinliği hem de toksik düzeyler için AD ilacın kan düzeyi önemlidir. Bir çok AD ilacın plazma tedavi düzeyleri tesbit edilmiştir.
•Major depresyonda standart antidepressanların etkinliği yüzlerce kontrollü çalışma ile desteklenmiştir. Plasebo cevap oranı yapılan çalışmalarda yaklaşık %35 bulunmuştur.
•Trisiklik ve tetrasiklik (heterosiklik) ilaçlar serotonin reuptake’ini bloke etmek suretiyle sedatif, NE reuptake’ini bloke etmeleri sonucu aktive edici etki gösterirler.
•Serotonerjik ve antikolinerjik etkilere bağlı olduğu düşünülen sedasyonun son zamanlarda kısmen trisikliklerin antihistaminik (H1) etkilerine de bağlı olduğu anlaşılmıştır.
•Bu ilaçların H2 reseptör bloke edici etkileri kilo artışı ve peptik ülserin iyileşmesine katkıda bulunan etkileri açıklayabilir.
İMİPRAMİN (Tofranil): Bu ilaçla yapılan tüm çalışmalarda plasebodan daha etkili sonuçlar alınmıştır. Hastaların yaklaşık %30’unda düzelme sağlanamamaktadır. NE reuptake’ini ve daha az derecede olmak üzere 5-HT reuptake’ini inhibe eder. Anksiyolitik ve antiobsesyonel etkileri vardır. Belirgin sedasyon etkisi gösterir. Ortostatik hipotansiyon yapar. Bu etkisi alfa-adrenerjik reseptör blokajına bağlı olabilir. Günlük doz 150-300 mg’dır.
AMİTRİPTİLİN (Laroxyl) : İmipramine eşit etkilidir, ancak ondan hafifçe daha potenttir. Serotonin ve norepinefrin reuptake’ini oldukça güçlü bir şekilde bloke eder. Antikolinerjik etkisi imipramininkinden daha belirgindir. Günlük doz 150-300 mg’dır.
Depresyon türleri nelerdir? Depresyonun yarattığı sorunlar ve çözümleri
DESİPRAMİN ve NORTRİPTİLİN: Desipramin imipraminin metabolitidir. NE reuptake’ini daha güçlü bir şekilde inhibe eder. İmipraminden daha az sedatif ve daha az antikolinerjik etkiye sahiptir. Günlük tedavi doz sahası 150-300 mg’dır. İkinci ilaç ise amitriptilinin metabolitidir. Bu da NE reuptake’ini güçlü şekilde inhibe eder. Antikolinerjik yan etkisi amitriptilinden çok daha düşüktür. Günlük doz 50-150 mg’dır.
KLOMİPRAMİN (Anafranil): Serotonin ruptake’ini imipraminden daha güçlü bir şekilde inhibe eder. Ancak metaboliti NE sistemi üzerinden çalıştığı için ilaca mikst bir özellik kazandırır. Panik bozukluğu ve diğer anksiyete durumlarının tedavisinde etkilidir. Güçlü antiobsesyonel etkinlik gösterir. Günlük doz 100-300 mg’dır. Ancak OKB’de oldukça yüksek tedavi dozu gerektirmektedir.
DOKSEPİN: İmipraminden daha az potent olan potent olan bir ilaçtır. NE ve serotonin reuptake’i üzerine etkisi belirgin değildir. Belirgin sedasyon ve antikolinerjik etkiye sahiptir. Günlük doz 150-300 mg’dır.
MAPROTİLİN (Ludiomil): Tetrasiklik yapıda antidepressif bir ilaçtır. Selektif şekilde NE reuptake’ini bloke eder. Yarılanma ömrü uzun olduğu için günde bir kez verilebilir. Antikolinerjik etkisinin düşük oluşu, sedatif özelliklerinin ajitasyonda fayda sağlaması gibi avantajları; yüksekçe tedavi dozlarında nöbet oluşturabilmesi, bazı hastalarda deri döküntülerine sebep olması ve aşırı dozlarda ölüm meydana getirmesi gibi dezavantajları vardır. Günlük doz alanı 100-225 mg’dır.
MİANSERİN (Tolvon): Standart antidepressanlardan hafifçe daha düşük etkinliğe sahip ve ilginç özellikleri olan tetrasiklik bir ilaçtır. NE turnover’ini artırmak için presinaptik a2-adrenerjik reseptörün blokajı yolu ile etki ettiği anlaşılmaktadır. Antikolinerjik etkileri, kardiyotoksisitesi ve ortostatik hipotansiyon yapıcı etkileri oldukça düşüktür. Günlük tedavi dozu 30-80 mg’dır.
SSRI’lar geniş güvenlik sahası yüzünden TCA’lardan farklıdırlar. Bu ilaçların hayatı tehdit eden toksik etkilere sebep olduğu bulunmamıştır. Hastalar, günlük dozun on katına eşit miktarların akut alımından sonra bile hayatta kalmaktadırlar. Bu sebepten önemli intihar riski olan hastalarda tercih edilebilirler. SSRI’lar depresyon tedavisine ilave olarak panik bozukluğun OKB’nin, bulimia ve yeme bozukluklarının ve katalepsinin tedavisinde de uygulanabilirler. SSRI’lar; fluoksetin, fluvoksamin, sertralin, paroksetin, sitalopram ve essitalopramı kapsamaktadır.
Paroksetin (Paxera, Paxil) nedir? Nasıl kullanılır? Yan etkileri
FLUOKSETİN: Standart AD’lara eşit etkili ve etkili bir antiobsessif ve antipanik özelliklere de sahip bir ilaçtır. Yarı ömrü yaklaşık 1-3 gündür. Uygun yan etki profiline sahiptir. En yaygın MSS etkileri baş ağrısı, sinirlilik, uykusuzluk, sersemlik ve sıkıntıdır. Yaygın gastrointestinal yan etkileri anoreksi, bulantı, diyare ve dispepsidir. Kilo vermeye neden olabilir. Seksüel disfonksiyon yapabilir. Günlük doz sahası 20-60 mg’dır.
Lustral nedir? Ne işe yarar? Kullanımı, dozu ve yan etkileri
FLUVOKSAMİN: Her türlü depresyonda kullanılabilen bir ilaçtır. Stimülan veya sedatif etkilerinin olmaması, antikolinerjik yan etki göstermemesi ve kardiyotoksik özelliğinin olmaması gibi avantajları vardır. En sık yan etkileri bulantı ve dispepsi, seksüel disfonksiyon ve somnolans ya da insomniden ibaret olan uyku bozukluklarıdır. Yarı ömrü 15 saattir. Günlük doz 50-300 mg’dır.
SERTRALİN: 5-HT reuptake’inin oldukça selektif ve potent inhibitörüdür. En sık yan etkiler mide ağrısı, diyare ve bulantı gibi gastrointestinal şikayetlerdir. Sedasyon veya daha az sıklıkla uykusuzluk yapabilir. Tremor, baş dönmesi, terleme, ağız kuruluğu ve erkek seksüel disfonksiyonu (özellikle ejakülasyon gecikmesi) de seyrek olmayarak ortaya çıkabilir. Günlük doz 200 mg’a kadar kullanılabilir.
PAROKSETİN: Hem sertralin hem de paroksetin fluoksetinden daha selektif SSRI’dır. Yarı ömrü yaklaşık 21 saattir. En sık yan etkileri antikolinerjik, gastrointestinal şikayetler (özellikle ve kabızlık) ve somnolanstır. Seksüel disfonksiyon ve zayıflama da paroksetinle ortaya çıkabilir. Günlük doz sahası 20-60 mg’dır.
SİTALOPRAM: Oldukça selektif SSRI’dır. Yarı ömrü 35 saate yakındır. En sık yan etkiler bulantı, ağız kuruluğu, somnolans, terleme, tremor, diare ve ejakülatuvar disfonksiyonu kapsar. Oldukça iyi tolere edilen bir ilaçtır. Günlük doz sahası 20-80 mg’dır.
ESSİTALOPRAM (Cipralex): Sitalopramda olduğu gibi, yüksek selektivitesinden dolayı uygun yan etki profiline sahiptir. Sitokrom P-450 sistemleri ile onun etkileşimi, sertralin ve sitalopram ile birlikte, SSRI’ların farmakokinetik ilaç-ilaç etkileşimlerinin en az olasılığa sahip bir ilaç olduğunu göstermektedir. Yarı ömrü 27-32 saattir. Kesilme sendromları daha kısa yarı ömürlü SSRI’lardan daha az olacaktır. Doz alanı 10-30 mg’dır. Genellikle 10 mg’lık günlük tek dozla başlanır. Çoğu vaka için uygun günlük antidepressan dozu 10 mg’dır.
MİRTAZAPİN (Remeron) : Mirtazapin, noradrenerjik ve spesifik serotonerjik antidepressanlar (NaSSA) olarak tanımlanmış bir AD’dır. a2-adrenerjik oto- ve heteroreseptörleri antagonize etmede potent etkilere sahiptir. 5-HT reseptörlerini de antagonize eder. Fakat monoamin uptake’i veya monoamin oksidaz aktivitesi üzeride minimal etkileri vardır. a2 reseptörleri noradrenalin salınımını inhibe ettiği için onların antagonizmi, birçok beyin alanlarında noradrenalin salınımında bir artışa yol açar. Ayrıca serotonerjik nöronlar üzerinde yerleşmiş a2-adrenerjik heteroreseptörlerin antagonizmi, 5-HT salımında artış meydana getirir. Muskarinik, kolinerjik ve dopamin reseptörleri için düşük affiniteye sahiptir. Yan etkilerinden uykululuk ve sedasyon hafif ve geçicidir. Ortostatik hipotansiyon eğilimi düşüktür. İştah artışı ve kilo alma eğilimi fazladır. Yarı ömrü 20-40 saattir. Başlama dozu günlük 15 mg ve Terapötik doz sahası 15-45 mg’dır.
TRAZODON (Desyrel): Triazolopiridin türevi bir ilaçtır. 5-HT2 reseptörlerini bloke eden, 5-HT reuptake’ini zayık olarak inhibe eden ve NE reseptör yerlerini down-regüle eden bir antideprassan ilaçtır. Antikolinerjik etkiye sahip olmaması, sedasyon yapması nedeniyle ajitasyon ve hostilitede faydalı olması, hipnotik bir ajan olarak kullanılabilmesi ve aşırı dozlarda nisbeten emin olması gibi avantajlara; ventriküler aritmi yapabilmesi, nadiren priapizm oluşturabilmesi gibi dezavantajlara sahiptir. Günlük tedavi dozları 200-400 mg’dır.
NEFAZODON (Serzone) Trazodona benzer bir ilaçtır. Trazodon gibi 5-HT (özellikle 5-HT2A) reseptör antagonisti ve zayıf bir monoamin uptake inhibisyon aktivitesine sahiptir. a-adrenerjik reseptörler için daha düşük aktiviteye sahiptir ve pek çok başka reseptörde inaktiftir. Nefazodon ile tedavinin, hepatotoksisite ile ilgili ^ olabilmesinden dolayı ilaç, hem Avrupa hem de Kanada’da piyasadan kaldırılmıştır.
VENLAFAKSİN (EfexorXR) : Başka antidepressanlardan kimyasal olarak farklı olan feniletilaminj türevi bir antidepressan ilaçtır. Gastrointestinal yoldan emilir, yaklaşık 5 saatlik yarı ömre sahiptir, karaciğerde metabolize edilir ve en azından bir aktif metabolite sahiptir. Venlafaksin (SNRI) serotonin, norepinefrin ve (daha yüksek dozlarda) dopamin gibi üç biyojenik amin reuptake’inin selektif olmayan inhibitörüdür. Muskarinik, histaminerjik veya adrenerjik reseptörlerde aktiviteye sahip değildir. Daha hızlı bir antidepressan etki başlangıcına sahip olduğu ileri sürülmüştür. En yaygın yan etkiler bulantı, somnolens, ağız kuruluğu, baş dönmesi, sinirlilik, kabızlık, asteni, sıkıntı, anoreksi, görme bulanıklığı, anormal ejekülasyon veya orgazm ve impotansı içerir. Bulantı ve somnolans ilacın kesilmesini gerektirecek kadar şiddetli olabilir. Günde 300 mg’dan fazla alan hastalarda kan basıncında bir artış oluşturabilmektedir. Günlük doz 375 mg’ı geçmemelidir.
AMOKSAPİN: NE ve serotonin reuptake inhibisyonu özelliklerine sahip olan bir dibenzoksazepin derivesidir. Heterosiklik bir ilaçtır. Aktif metaboliti olan 8-hidroksiamoksapinin, antipsikotik özelliklere sahip olduğu ve bu nedenle psikotik depresyonlu hastalarda faydalı olabildiği bildirilmiştir. Ancak bu metabolit antipsikotiklere benzer özelliklerinden dolayı ekstrapiramidal yan etkiler gösterebilir. Günlük doz 150-450 mg’dır.
BUPROPİON: Biyokimyasal etki modeli bilinmemekle beraber, dopamin reuptake’ini bloke etmek suretiyle etki gösterdiği ileri sürülmüştür. Aynı zamanda bir miktar amfetamine benzerlik taşımaktadır. Sedasyon yapıcı etkisinin olmaması, çok düşük antikolinerjik etkisinin olması, kilo artısı ve hipotansiyon yapmaması gibi avantajları ve aşırı stimülasyon, uykusuzluk, tremor yapması, psikotik tablolar oluşturabilmesi ve epileptik nöbetlere sebep olabilmesi gibi dezavantajlara sahiptir. Günlük tedavi dozları 300-400 mg’dır. 450 mg’ı geçmemelidir.
MAO’nun farklı proteinler gösteren A ve B diye iki tipi vardır. MAO-A selektif olarak serotonin ve NE’i hızlı bir şekilde parçalarken, MAO-B benzilamin ve feniletilamini selektif olarak parçalamaktadır. Tiramin, triptamin ve dopamin gibi bazı maddeler her iki tiple de parçalanmaktadır. MAO-A insan karaciğerinde bol miktarda bulunur ve mide barsak kanalından emilen tiramin ve feniletilaminlerin karaciğerde yıkılmasında rol oynar. Depresyon tedavisinde kullanılan klasik MAOI’leri enzimin çeşitli tipleri üzerinde seçici bir etki göstermezler. Ayrıca tiramin içeren besinlerle ve birçok ilaç türleri ile istenmeyen etkileşimler gösterirler. MAOI’leri atipik depresyon, mikst anksiyete ve depressif bozukluklar, panik bozukluğu ve başta bulimi olmak üzere yeme bozukluklarında kullanılabilirler. Mevcut MAOI’lerinin çoğu irreversibl enzim inhibitörüdür. Tedavi kesildiği zaman inhibisyon, MAO düzeyleri normale dönünceye kadar devam eder. Fenelzin, izokarboksazid ve tranilsipromin irreversibl, selektif olmayan MAOI’leri, klorgilin irreversibl fakat selektif bir MAO-A inhibitörüdür. Moklobemid (Aurorix) reversibl ve selektif bir MAO-A inhibitörü; L-deprenil irreversibl, selektif bir MAO-B inhibitörü, pargilin ise nisbeten selektif, irreversibl bir MAO-B inhibitörüdür. Bir MAOI’nün yarı ömrü kısa olduğu halde MAO inhibisyonunu yarı ömrü yaklaşık iki haftadır. Çünkü yeni enzimin sentezi zaman almaktadır. MAOI’leri genellikle iyi tolere edilirler. Yan etkiler nadiren tedaviyi sınırlar. Aşırı doz riski bakımından trisiklikler ve SSRI’lar arasına düşmektedir.
Selektif ve reversibl MAOI’leri: Önceki ilaçların komplikasyonlarını en aza indirmek için hem selektif hem de reversibl MAOI’leri geliştirilmiştir. Bu ilaçlar tiraminle minimal etkileşimlere sahip oldukları için sıkıntı doğuran diyet kısıtlamaları ihtiyacı azalmaktadır. Reversibl MAOI’leri içersinde en iyi incelenmiş olan moklobemid (Aurorix)’dir. Bu ilacın plasebodan üstün ve trisikliklere eşit antidepressan etkinliğe sahip olduğu gösterilmiştir. Antidepressan etkileri MAO-A üzerinden olması nedeniyle tiraminle etkileşime girme eğiliminin az olması, endojen ve atipik depresyonda etkili olması gibi avantajları vardır. MAOI’leri, semptomları heterosikliklere veya SSRI’lara cevap vermeyen ve EKT’nin henüz gerekli olmadığı psikotik olmayan depresse hastalarda cevabı artırabilirler.
•İlerlemiş böbrek yetersizliği, feokromositoma ve önemli hipertansiyon durumlarında kullanılmamalıdır.
•Karaciğer, kardiyovasküler sistem hastalıkları, solunum sistemi (astma, kronik bronşit) ve dar açılı glokom gibi göz rahatsızlıklarında ise dikkatle kullanılmalıdır.
•En sık yan etki yorgunluk ve motivasyon azalması ile kendini gösteren hipotansiyondur.
•Yan etkiler arasında en önemli sorun bu ilaçların, bazı yiyecekler ve soğuk içecekler ile ters bir etkileşimidir. Böyle bir etkileşim sonucunda şiddetli oksipital baş ağrısı, boyunda sertlik, terleme ve bulantı-kusma ile kendini gösteren ile birlikte hipertansif bir kriz gelişir. Bu durum nadir, fakat potansiyel olarak fatal bir komplikasyondur.
•Bu tablo, MAOI’leri ile tiramin içeren yiyeceklerin veya sempatomimetik ilaçların etkileşiminden meydana gelmektedir.
•Böyle bir reaksiyon olduğu taktirde hastalar acil bir servise gitmeleri konusunda bilgilendirilmelidir.
•Karşılaşılabilen önemli bir sorun da bir MAOI’den bir trisikliğe geçildiğinde veya tersi halinde ortaya çıkmaktadır.
•Bir hastada amitriptilin gibi bir trisikliğe geçilirse, yeni tedaviye başlamadan iki hafta önce MAOI’ü kesilmelidir.
•Bir trisiklik yerine bir MAOI’ü kullanılacağı zaman 1-5 gün gibi kısa süreli bir ilaçsız dönemin uygundur.
•Önemli bir problem bir SSRI’dan bir MAOI’ne değişme olduğunda ortaya çıkmaktadır. •Fluoksetin kesilmesinden kısa bir süre sonra tranilsipromin başlanmasını müteakip üç fatalite vakası bildirilmiştir. Fluoksetin ve onun metaboliti desmetilfluoksetin (norfluoksetin), sinir terminallerinde serotonin birikimini artırmakta ve bir “merkezi serotonin sendromu” meydana getirebilmektedir.
•Fluoksetin kesilmesinden sonra bir MAOI’ne başlamadan önce en azından 5 hafta geçmelidir.
•Böyle ilaç-ilaç etkileşimlerinden kaçınmak için yeni reversibl MAOI’leri (RIMA’lar) seçim ilaçları olabilirler.
Şizofreni nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Antikolinerjik etkiler: Periferik antikolinerjik yan etkiler muskarinik antikolinerjik reseptörlerin blokajına bağlıdır. Bu yan etkiler ağız kuruluğu, pupiller genişleme nedeniyle görme bulanıklığı, dar açılı glokomun alevlenmesi, idrar retansiyonu, kabızlık, nadiren paralitik ileus, solunum ve sindirim salgılarında koyulaşma ve ejakülasyon gecikmesini kapsamaktadır. Merkezi antikolinerjik etki ile konfüzyon, hafıza bozukluğu (anlık hafızanın kaybı) ve bariz görme hallüsinasyonları ile kendini gösteren merkezi antikolinerjik sendroma yol açabilirler.
Sedatif etkiler: Histamin reseptörlerin blokajına bağlıdır. Tüm ilaçlar değişik derecelerde sedasyon oluşturmaktadır. Bu blokaj muhtemelen kilo alma etkilerine de aracılık eder. Sedasyonda ayrıca 5-HT1 reseptör blokajının da rolü olabilir.
Hipotansif etkiler: Alfa-adrenerjik reseptör blokajına bağlıdır. Yaklaşık %10 hastada ilacı kesecek kadar şiddetli olabilir.
Kardiyovasküler etkiler: Kalpte ileti gecikmeleri ve aritmilere sebep olabilirler. ME geçirmiş hastalarda ilk 6 hafta kullanılmaz.
Noradrenerjik etkiler: Sinirlilik, taşikardi ve (özellikle üst ekstremitelerde ısrarlı, ince, hızlı bir) tremor ortaya çıkabilir. Propranolol faydalı olabilir.
Merkezi sinir sistemi etkileri: Özellikle yaşlı hastalarda geçici uykusuzluk yapabilirler. Yatkın hastalarda nadiren şizofrenik alevlenmeye, konfüzyon ve mani ataklarına sebep olabilir, aşırı dozlarda nöbetlere sebep olurlar.
Başka etkiler: Kilo alma, seksüel disfonksiyon ve özellikle nadiren priapizm, deri reaksiyonları ortaya çıkabilir.
Kesilme (withdrawal) sendromu: Alkol ve sedatiflerde görülen biçimi ile hiçbir kesilme problemi mevcut değildir. Ancak 3 ay veya daha fazla tedaviden sonra günlük 150-300 mg ilacın ani kesilmesi gastrointestinal bozukluklar, otonomik semptomlar, sıkıntı, ajitasyon ve uyku bozukluğu gibi semptomlar meydana getirebilmektedir. Böyle bir durumda antidepressana yeniden başlanarak yavaş yavaş kesilmesi gerekmektedir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?