Anti besinler, gıdalarda bulunan doğal bileşiklerdir. Ancak aşırı tüketildiğinde vitamin ve mineral yetersizliğine yol açabilirler. Doğrudan hastalıklara yol açmazlar. Demir eksikliği, iyot eksikliği gibi yol açabilecekleri mineral eksiklikleri, pişirme ve hazırlama yöntemlerine dikkat edilerek önlenebilir. Son yıllarda anti besinlerden çok bahsedilir olmaya başlandı ancak bu alanda çok yoğun bir bilgi kirliliği söz konusu. Örneğin anti besin diyeti veya anti besinlerle zayıflamak gibi bir durum söz konusu değildir. Bu yazımızda hem anti besinlerin özellikleri hem de anti besin türleri ile ilgili en çok merak edilen sorulara yanıt vermeye çalıştık.
İçindekiler
Anti besinler, besinin içinde doğal olarak bulunan ve besin öğelerinin emilmesine engel olan, doğal bileşiklerdir. Bitki bazlı gıdalar, mikro ve makro besinlerin ötesinde, önemli konsantrasyonlarda biyoaktif bitki bileşikleri içerir. Araştırmalar, kronik hastalık riskindeki azalmanın, sonsuz sayıda faydalı içerikle dahil olmak üzere bu hastalık önleyici maddelerin, faydalı etkilerine bağlanabileceğini göstermektedir.
Mikrobiyata nedir? Sağlığa ve bağışıklık sistemine etkileri nelerdir?
Tek bir gıdadaki vitaminler, mineraller ve fitokimyasalların çeşitli ve karmaşık etkileşimleri nedeniyle, bütün bir gıdanın veya gıdaların kombinasyonunun sağlığa etkileri, içindeki tek bir bileşiğin etkilerinden muhtemelen önemli ölçüde farklı olacaktır. Fitokimyasalların ve bağırsak bakterilerin etkileşimi hem biyoyararlanımı hem de biyolojik etkilerini değiştirebilir. Bu nedenlerle, binlerce farklı bileşikten oluşan diyet kaynaklarından elde edilen bireysel bitki bileşenlerinin fizyolojik etkilerini aydınlatmak oldukça zor bir iş gibi görünmektedir.
Yakın zamanlarda, çeşitli araştırmalar, “anti-besinler” olarak adlandırılan belirli bileşiklerin varlığı nedeniyle bitkisel gıdaların sağlıklılığını sorguladı. Lektinler, oksalatlar, fitatlar, fitoöstrojenler ve tanenleri içeren bu anti besinlerin, temel besinlerin yararlılığını kısıtladığı düşünülürken, diğer çalışmalar sağlığı teşvik edici etkileri olabileceği sonucuna varıyor.
Anti besinler olarak adlandırılan bileşikler, sonradan eklenmemişlerdir. Doğada ki bütün haliyle besinin içinde yer alırlar. Ancak aşırı tüketildiklerinde bir vitamin mineral yetersizliğine yol açabilirler. Tek tip beslenilmediğinde ise bir sorun değil, aksine fayda sağlamaktadırlar. Hastalıklara yol açmaları söz konusu değildir. Ancak demir eksikliği, iyot eksikliği gibi yol açabilecekleri mineral eksiklikleri, pişirme ve hazırlama yöntemlerine dikkat edilerek önlenebilmektedir.
Tek tip, aşırı miktarlarda beslenildiğinde besin öğelerinin sindirim ve emiliminde aksaklık yaşanmasına yol açan, ancak temelde faydalı olan polifenoller, flavanoidler gibi faydalı besin maddeleridir. Genellikle bitkilerin kendini korumak ve yeni nesile kendi genetik yapısını ulaştırabilsin diye, ürettikleri, sindirimi zor, yenildiğinde besin emilimini azaltan gıda maddeleridir. Hatta çoğu zaman sindirim enzimlerinin önüne geçerler. Bunlar; lektinler, fitik asit, guatrojenler, tanenler, okzalatlar, fitoöstrojenler gibi isimler almaktadır.
İyot nedir, ne işe yarar? İyot eksikliği belirtileri ve tedavisi
Literatürde tek başına geçen bir kullanım alanı görülmemektedir. Ancak bütün bir besinin içinde bulunmaktadır.
Anti besinlerin mineralleri bağlayabilme durumu ve sindirim sorunlarına yol açabildiği bilinmektedir. Ancak bir bütün olarak karma beslenme düzeni içinde incelendiğinde, sahip oldukları faydalı özellikler ile, troid kanserinden, kısırlığı önlemeye, kansere karşı savaşmaktan, bağışıklığı desteklemeye birçok faydalı olduğu alan keşfedilmiştir.
Bitki lektinleri, baklagiller, tohumlar, kabuklu yemişler, meyveler ve sebzeler dahil olmak üzere birçok bitkisel besinin içerisinde bulunmaktadır. Çiğ baklagiller ve tam tahıllar, soya, yer fıstığı, çok daha yoğun bir şekilde lektin içermektedirler. Lektinler, besin emilimini azaltan ve birçok insan için hazımsızlığa, şişkinliğe ve gaza neden olabilirler. sindirimi ve emilimi, bakteri florasındaki değişiklikleri uyarır ve otoimmün reaksiyonları tetikleyebilir.
Lektinler, klasik gıda zehirlenmesine benzer sindirim rahatsızlığına, eklem ağrısı ve kızarıklık gibi bağışıklık tepkilerine neden olabilir. Yanlış hazırlanmış besinler lektini parçalayamaz ve zararlı etkileri daha kolay açığa çıkabilmektedir. Yiyeceklerimizde lektin içeriğini azaltmak için hazırlama koşullarına uymak gerekmektedir.
Anti aging nedir, nasıl yapılır? Cilt sağlığına ve yaşlanmaya etkileri
Baklagillerin pişirilmesi neredeyse tüm lektinleri ortadan kaldırabilir. Ancak sadece pişirilmesinin yeteri kadar azaltmadığını gösteren birçok çalışma mevcuttur. Pişirmeden önce bir gece fermente etmek, ardından yüksek basınç altında pişirmek, lektini azaltmayı sağlayacaktır. Tahılları ve tohumları ıslatmak ve filizlendirmek de lektin içeriğini azaltmak için etkili bir yöntem sayılmaktadır.
Oksalat veya oksalik asit, sodyum, potasyum, kalsiyum, demir ve magnezyum dahil olmak üzere minerallerle çözünmeyen tuzlar oluşturabilen ve böylece bu minerallerin emilimini azaltan bir besin öğesidir. Emilen diyet oksalatlarının kalsiyum oksalat böbrek taşı oluşumuna katkıda bulunduğuna inanılmaktadır.
Tahıllarda ve baklagillerde bulunan ve minerallerin emilimini engelleyen en çok bilinen antibesindir. Fitik asit olarakta bilinen bu madde, ne yazık ki yüksek oranda fosfor, kalsiyum, bakır, demir, magnezyum ve çinkoyu hapsedebilir. Aynı zamanda, kalsiyum ve demir emilimine müdahale ederek anemi (demir eksikliğinden kaynaklanan ) ve kemik kaybı gibi problemlerin riskini artırır.
Öte yandan, yeşil yapraklı sebzeler veya turunçgiller gibi C vitamini açısından zengin yiyecekler yemek, fitatı etkisiz hale getirebilir ve demir emilimini artırabilir. Tatlı patates veya çilek gibi A vitamini açısından zengin besinler de demir emilimini artırmaya yardımcı olabilir. Fitik asit için bildirilen bir başka endişe ise; amilaz, tripsin ve pepsin adı verilen bazı temel sindirim enzimlerini durdurması sayılabilir. Amilaz nişastayı parçalarken, proteini parçalamak için hem pepsin hem de tripsin gerekir. Fermente etmek ve suda bekletme ile fitik asitin azaltılabildiği gösterilmiştir.
Böbrek taşı neden olur? Nasıl düşer? Belirtileri ve tedavisi
Guatrojen olarak adlandırılan sebzeler, çok geniş bir grupta yer almaktadır. Brüksel lahanası, turpgiller, lahana, turp, muz, soya, brokoli gibi birçok sebzeyi içermektedir. “Lahana guatr” ilk olarak neredeyse tamamen lahanadan oluşan bir diyetle beslenen tavşanlarda gözlenmiştir. Guatrojenlerin iyot alımını azaltıcı etkileri nedeniyle, büyük miktarlarda guatrojenik gıdalar tüketen ve altta yatan iyot eksikliği olan toplumların, sağlıklı bireylerden daha fazla tiroid hastalığı riski taşıdıkları düşünülmektedir.
Bir çalışmada, İyot eksikliği olan Etiyopyalı çocuklarda, guatrojenik gıdaların (taro kökü, lahana, Habeş lahanası ve muz gibi) tüketimi, diyette düşük iyot seviyeleri ve düşük idrar iyot seviyeleri ile pozitif bir ilişki görülmüştür. Ancak, birçok geniş çaplı çalışmada, turpgillerden sebze alımı ile tiroid kanseri riskinin azaldığı bildirilmiştir. Bu nedenle tamamen diyetten çıkarılmaması, karışık beslenmenin gerekliliği önem arz etmektedir.
Fitoöstrojenler; esas olarak soya fasulyesinde bulunan flavonoidlerdir. Meyveler, sebzeler, kabuklu yemişler ve diğer baklagiller de önemli ölçüde daha az miktarlarda olsa da izoflavon içerir. Keten tohumu ve susam tohumları, ayrıca sarımsak, zeytinyağı, kış kabağı, kuru kayısı, kuru hurma, kuru erik ve çok tahıllı ekmekte de görülebilir.
Yiyeceklerin içinde ki bitkisel östrojenler, aslında fazla alındığında, östrojen yerine vücutta kullanılabilmektedir. Sonuçlar karışık olmasına rağmen, fitoöstrojenlerin menopoz semptomları üzerindeki olası faydalarını inceleyen pek çok araştırma yapılmıştır. Yakın tarihli bir sistematik incelemede fitoöstrojen takviyesinin, plaseboya kıyasla sıcak basmalarda önemli ölçüde daha fazla azalmaya yol açtığı görülmüştür.
Lahananın faydaları nelerdir? Lahana neye iyi gelir, zararları var mıdır?
Yine başka bir çalışmada bitkisel östrojenlerin, lomber omurgada ateş basmalarını, zayıflatılmış kemik mineral yoğunluğu kaybını azalttığı ve kan basıncı ve glisemik kontrol üzerinde potansiyel faydaları olabileceği sonucuna varmışlardır. Soya ve fitoöstrojen alımını çevreleyen diğer yaygın endişe, östrojene duyarlı meme ve rahim kanseri riskinin artmasıdır. Şimdiye kadar, net bir kanıt elde edilmemesine rağmen, soya güvenilir olmayan gıdalar arasında yer almaktadır.
Fitoöstrojenlerin doğurganlık üzerindeki etkisi yıllardır oldukça tartışmalı bir konu olmuştur.
Bir yandan, çok sayıda bilimsel çalışma, fitoöstrojen tüketiminin meme ve endometriyal kanser, miyom, osteoporoz, kardiyovasküler hastalıklar, inflamasyon, metabolik sendrom ve obezite gelişimi üzerindeki önleyici etkisini göstermektedir. Aslında, soya tüketimicanlı doğum şansının artmasıyla ilişkilendirildi. Bazı çalışmalar fitoöstrojen tüketiminin olumsuz etkileri olarak endokrin sistem bozukluklarına işaret etmektedir.
Endokrin bozucu kimyasallar olan xenoostrojenlerin ile erkek kısırlığına yol açtığı bilinmesine rağmen, semen kalitesi ile bitki bazlı gıdalarda (özellikle soya) bulunan östrojenik fitoöstrojenler arasındaki ilişkileri bilinmemektedir. Bazı çalışmalar soyalı gıda alımı arttığında, sperm konsantrasyonunun azaldığını göstermektedir, ancak sperm motilitesi veya morfolojisi ile ilişkili bulunmamıştır. Başka bir fitoöstrojen takviyesinin beslenme denemesi, dolaşımda fitoöstrojen seviyelerindeki artışlara rağmen semen kalitesinde herhangi bir değişiklik kanıtı bulunamamıştır.
İltihaba neden olan besinler! İltihap kurutan şifalı bitkiler ve kürler
Çayın buruk tadını veren bileşiklerdir. Aynı zamanda birçok meyvede, kakao, şarap, tohumlar ve baklagillerde bulunurlar. Tanenler, yeterli sindirimi önleyen ve protein eksikliğine ve mide bağırsak sorunlara neden olabilen bir tür enzim durdurucudur. Yiyecekleri düzgün bir şekilde metabolize etmek ve besinleri hücrelerimize götürmek için enzimlere ihtiyacımız olduğundan, enzimleri engelleyen moleküller şişkinlik, ishal, kabızlık ve diğer GI sorunlarına neden olabilir.
Diyetteki tanenlerin en zengin kaynaklarından biri olan çay, doğrudan demir açısından zengin olmayan bir yemekle birlikte tüketildiğinde demir emilimini engelleyebilir. Sağlıklı yetişkinler üzerinde yapılan bir çalışmada, çay demir takviyeli yulaf lapası ile tüketildiğinde demir emilimi %37 oranında azalmış, ancak yemekten bir saat sonra çay tüketildiğinde etkilenmemiştir Diyetteki tanenlerin açıklanmış “anti-beslenme” etkilerinin, özellikle tanen açısından zengin gıdalara bel bağlayan gelişmekte olan ve düşük gelirli ülkelerde demir eksikliği anemisine katkıda bulunduğu düşünülmektedir.
Çayın faydaları nelerdir? Yeşil ve siyah çay nasıl demlenir?
Anti besinler, tek başına bir besinde bulunmamaları ve büyük bir besin ailesini temsil etmeleri nedeniyle böyle bir diyetten bahsetmek söz konusu değildir. Anti besinlerin bulunduğu bir besini aşırı tüketmek, ‘lahana guatrı’ deneyinde olduğu gibi, olumsuz etkileri görülebilmektedir.
Böyle bir zayıflama diyeti, örneğin aşırı çay tüketerek, tanen alınması demir eksikliğine yol açabileceği için, yapılması ve önerilmesi söz konusu değildir. Veya aşırı lahana tüketilmesi iyot eksikliğine yol açacağı için, neden olabileceği tiroid hastalıkları kilo almaya yol açacaktır.
Bütün bir sebze ve tahıl ailesi, dengeli bir beslenme planı içinde tüketildiğinde terapotik etkiler sağlayabilmektedir. Örneğin çayın içinde bulunan flavanoidler, tahıla dayalı beslenme planlarına biraz daha besleyicilk katabilmektedir. Ancak sadece siyah çay değil, beyaz çay ve yeşil çayın da diyete eklenmesi, yemekten 1 saat kadar sonra tüketilmesi, ve aşırı miktarda olmaması kritik noktaları oluşturmaktadır. Bunların azaltılması için ipuçları için bu tablo kullanılabilir.
‘Anti-besin’ | Azaltan Gıda Hazırlama | Artan Gıda Hazırlama |
lektinler | Islatma, kaynatma, otoklavlama, çimlenme, fermantasyon | Kavurma, pişirme |
Oksalat | Islatma, kaynatma, buharda pişirme, yüksek kalsiyumlu gıdalarla eşleştirme | Kavurma, ızgara, fırınlama, düşük kalsiyumlu diyet |
Fitatlar | Islatma, kaynatma, çimlenme, fermantasyon | yok |
tTanenler | Meyve ve kuruyemişlerin pişirilmesi, kabuklarının soyulması | yok |
Fitoöstrojenler | n/a | Kaynatma, buharda pişirme, fermente etme (aglikon içeriğini arttırır) |
Guatrojenler | Buharlama, kaynatma |
Eklem ağrısı neden olur? Nasıl geçer? En etkili tedavi yöntemleri
Kaynaklar ve Referanslar:
1- Antinutrients,2- Is There Such a Thing as “Anti-Nutrients”? A Narrative Review of Perceived Problematic Plant Compounds3- Changes in anti-nutrient, phytochemical, and micronutrient contents of different processed rubber (Hevea brasiliensis) seed meals4- Latent Anti-nutrients and Unintentional Breeding Consequences in Australian Sorghum bicolor VarietiesYAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?