Hiçbir neden yokken aşırı enerjik, sağlıklı ve mutlu ya da hiç olmadığı kadar mutsuz ve depresif hissetmek gibi belirli bir süreci kapsayan iniş ve çıkışlar duygudurum bozukluğu belirtilerindendir. Adından da anlaşılacağı gibi duygudurum bozukluğunun özellikle duygusal alanı ilgilendiren bir hastalık olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan “Duygudurum bozukluğunun toplum içinde görülme oranı anksiyete bozukluklarıyla karşılaştırıldığında sosyoekonomik koşullara çok daha az bağımlı. Bu nedenle anksiyeteyle bağlantılı bozukluklara oranla daha az göze çarpan, biraz daha arka planda kalmış bir hastalıktır. Fakat psikiyatri ve psikolojiye olan ilginin giderek artması ve duygudurum bozukluklarının kendine özgü özelliklerinin edebiyat ve görsel sanatlar alanında da daha çok ele alınması, soruna karşı merak ve öğrenme isteğini artırmış durumda” dedi.
Duyguların çevreyle insan arasındaki ilişkinin ne kadar uygun ve olumlu olduğunu gösteren bir ölçüm aracı gibi kabul edilebileceğine değinen Anadolu Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan “Ortam genel anlamda bizim için ne kadar olumluysa biz de o kadar rahat, ortama açılmaya istekli ve kendimizi canlı hissederiz. Bir tehlikenin olmadığı, sevdiğimiz insanlarla birlikte olduğumuz bir ortam doğal olarak bizi daha enerjik, güçlü ve çevreye açılmaya istekli hissettirir. Tam tersi bir durumda ise savunmacı, içe kapanık, tedirgin ve mutsuz hissetmemiz beklenir ki nitekim bu normaldir. Sürekli karamsar, mutsuz, çaresiz hissediyorsunuz fakat devam eden hayatınızda bunun gerçek bir nedeni yoksa bu duruma depresyon demek daha doğru olur. Aynı aksaklığın tersini de mani olarak tarif edebiliriz. Yani sürekli anlamsız biçimde iyi, güçlü, sağlıklı ve mutlu hissediyorsunuz ama bunun hayatınızda gerçek bir nedeni yok. Ancak bir duruma mani ya da depresyon demek için bir sürecin olması gerektiği unutulmamalı. Günlük duygusal dalgalanmalar, değişen faktörlere bağlı olarak gün içinde değişiklik gösteren duygusal değişimler mani veya depresyon olarak ifade edilmez” şeklinde konuştu.
Duyguların dalgalanmasının normal olduğunun ve içinde bulunulan şartların sürekli değişkenlik gösterebileceğinin altını çizen Dr. Cem Hızlan “Buna bağlı olarak duygularımız da sürekli iniş çıkış halindedir. Gün içinde ve aylık ya da mevsimsel gibi daha uzun süreli periyodları düşündüğümüzde bu değişkenliği kolayca fark edebiliriz. Duygularımızın şartlara ve bizim iç halimize göre değişkenlik göstermesi sağlıklı bir durumdur. Kötü şeyler yaşanırken kötü hissetmek depresyon olmadığı gibi, iyi şeyler yaşanırken mutlu ve heyecanlı hissetmek de mani değildir” dedi.
Yaygın kaygı bozukluğunun kişiler üzerindeki etkileri ve tedavisi
Depresif atakların belirtilerinin çok benzer olan başka bozukluklarla çok kolay karıştırılabileceğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan “Özellikle ağır yaşam olaylarına tepki olarak doğan depresif mizaçlı uyum bozuklukları ve karışık tip anksiyete ve depresyon bozukluğu duygudurum bozuklukları içinde yer alan depresyon ile çok karıştırılan, dikkatle ayırıcı tanısı yapılması gereken bozukluklardır. Bu her iki bozukluk da anksiyete bozuklukları içinde yer alır. Günlük yaşama dair olaylarla bağlantısı ve psikososyal stres faktörleriyle tetiklenebilme özellikleri ön plandadır” açıklamasında bulundu. Dr. Hızlan, duygudurum bozukluğunun klinik olarak birkaç şekilde görüldüğünü belirterek duygudurum bozukluklarının bipolar bozukluk, major depresyon, tekrarlayıcı depresif bozukluk ve sık döngülü duygudurum bozukluğu gibi depresyonun alt tiplerini ve inatçı duygudurum bozuklukları hakkında bilgiler verdi:
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?