Günümüzdeki bilimsel çalışmalar Alzheimer hastalığının erken teşhisine odaklanmış durumda. Çünkü hastalık geç fark edildiğinde, geri dönülemeyen bir tabloyu da beraberinde getiriyor. Erken teşhisin sağladığı avantaj; eğer kişideki bulgular Alzheimer hastalığına işaret ediyorsa uygulanacak tedavilerle hastalığın seyrini yavaşlatmak mümkün olabiliyor.
Alzheimer’ın kesin tanı yönteminin olmadığını belirten Dr. Hale Gökmen, Alzheimer ve unutkanlıkla ilgili güncel çalışmalar hakkında şu açıklamalarda bulundu: “Alzheimer’da birçok kriter bir araya getirilerek tanı konuyor. Ancak yine de bir kişide Alzheimer olduğunu söyleyebilmek için beyindeki değişiklikleri çıplak gözle görmek gerekiyor ki; bu da kesin tanının, beyin ölümünden sonra konduğunu gösteriyor.
Bugün eldeki tanı yöntemleriyle sorunun saptandığı kişilerde kesin tedavi olabilecek ajanlar da araştırılıyor fakat kesin tedavi de dünyanın hiçbir yerinde henüz yok. İyi haber, uzmanlar önümüzdeki yıllarda kesin tedavinin bulunmasının an meselesi olduğunu söylüyor. Bu yüzden yeni geliştirilen ya da geliştirilecek tanı yöntemlerinin önemi çok büyük. Anadolu Sağlık Merkezi’ndeki yeni bir MR yöntemi de, Alzheimer sorununda erken tanı için şimdiden umut vaat eden çalışmalar arasındaki yerini aldı.”
Unutkanlıkların günlük hayatı etkilemeye başlaması ya da başkalarının da kişideki bu unutkanlığı fark etmesi, tıbbi bir değerlendirmeyi zorunlu hale getiriyor. Örneğin kişinin bildiği bir yolu karıştırıyor ya da para işlerinde yanlışlar yapıyorsa artık unutkanlığın ciddi boyutlara ulaşmaya başladığından söz edilebileceğini anlatan Dr. Hale Gökmen “Çoğu zaman, yaşanan bu unutkanlıkları kişinin yakın çevresindekiler daha iyi fark edebilmekte. Eğer son zamanlarda kişinin bazı işlerini bu kişiler üstlenmeye başlamışsa sorun da büyüyor demektir. Aynı soruları tekrar sormak ya da anlatılan bir şeyi tekrar tekrar anlattırmak da sorunun ciddiye alınmasını gerektirecek durumlara örnektir” dedi.
Unutkanlık sorununda uzman bir hekime başvurulduğunda tanı için birtakım testler, kan tahlilleri ve beyin MR görüntülemesi yapıldığını vurgulayan Dr. Hale Gökmen “Ancak son dönemlerde, erken tanı için yapılan ve Anadolu Sağlık Merkezi’nde uygulanan ASL MR adlı görüntüleme yöntemi, konuyu şimdiden bambaşka bir noktaya taşımış durumda. Öyle ki, bildiğimiz klasik MR görüntülemesinden biraz farklı olan yeni yöntem, beyinde henüz birtakım kayıplar yaşanmadan önce gelişen değişiklikleri erken dönemde gösteriyor. Üstelik işlem esnasında vücuda herhangi bir madde de verilmiyor.
Klasik MR yönteminde beyin tümörleri, kanamaları, damar tıkanıklıkları ya da beyinde oluşan küçülmeler görüntülenebiliyor. Unutkanlığı olan bir kişide bu küçülmelerin görülmesi artık geç bir döneme girildiğini ve değişikliklerin kalıcı olduğunu gösteriyor. ASL MR’da ise henüz Alzheimer hastalığı tanısı alacak kadar unutkan olmayan (Minimal Kognitif Bozukluk evresinde olan) hastalarda da bazı belirtiler saptanabiliyor. Dolayısıyla yeni yöntemin, unutkanlığın ciddi olabileceğini, ilerleyebileceğini gösterdiğini söylemek mümkün. Örneğin, hastada aslında depresyona ya da dikkat bozukluğuna bağlı bir unutkanlık varsa bu sekansta değişiklik saptanmıyor. Bu da yeni yöntemin, unutkanlığın ciddi ve ilerleyici olup olmadığını da ayırt edebildiğini gösteriyor” dedi.
Amiloid beta adlı patolojik maddelerin unutkanlık sorunları henüz ortada yokken, yaklaşık 20 yıl önce beyinde birikmeye başladığını söyleyen Dr. Hale Gökmen “Yani bir insan 70 yaşında Alzheimer hastalığına yakalanacaksa, beyin 50 yaşında değişime uğramaya başlıyor; bu değişim de ASL MR ile görülebiliyor. Amiloid beta adlı beyinde biriken bu maddelerin yaptığı hasar, zaman içinde beyin dokusunda geri dönüşümsüz bir yıkıma neden oluyor. İşte bu nedenle yıkım olmadan önce, henüz maddelerin birikim aşamasındayken hastalığı durdurmaya yönelik tedaviler üzerinde ciddi çalışmalar yürütülüyor. Bunlar içinde ise daha ziyade aşı tedavileri ön planda” diye konuştu.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?