Alerjik astım, çeşitli mikrobik ajanlar veya toksinlere karşı vücudun ve solunum yollarının göstermiş olduğu kronik iltihabi bir reaksiyondur. Solunum yollarınızın iltihaplı reaksiyonu ve ilişkili olarak bronşların aşırı duyarlılığı durumudur. Özellikle gece yarısı veya sabaha karşı hışıltılı solunum, nefes darlığı, göğüste sıkışıklık ve öksürük nöbetlerine yol açar. Bu ataklar genellikle değişen derecelerde havayolu obstrüksiyonu (tıkanma veya kapanma) ile birlikte olup, sıklıkla tedaviyle veya kendiliğinden düzelmektedir. Alerjik astım uygun bir tedavi ile kontrol altına alınabilir bir hastalıktır. Astımın kontrol altında olduğunun en iyi klinik göstergesi, az sayıda alevlenme veya atak yaşanmasıdır. İnatçı bir öksürüğünüz varsa, nefes alıp verirken hırıltı sesi duyuyorsanız; bu yazıyı okumanızda fayda var.
İçindekiler
Astım, tüm dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkilediği tahmin edilen ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Ülkemizde yaklaşık her 100 erişkinden 5-7’sinde, her 100 çocuktan 13-15’inde görülmektedir. Her yaştan bireyi etkileyebilen, doğru tedavi ile kontrol altına alınabilen, kontrol altına alınamadığında ise günlük aktiviteleri ciddi olarak kısıtlayabilen kronik (müzmin) bir hastalıktır.
Astım, hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar (krizler) halinde gelen bir hastalıktır. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler. Astımda hava yollarında mikrobik olma yan bir iltihap vardır. Bu nedenle hava yolu duvarı şiş ve ödemlidir. Bu durum akciğerlerin uyaranlara aşırı duyarlı olmasına neden olur. Toz, duman, koku gibi uyaranlar ile öksürük, nefes darlığı ve göğüste baskı hissi gibi yakınmalar ortaya çıkar.
Alerjik astım nedir? Neden olur? Tedavisi ve hastalara öneriler
Krizde hava yollarını saran kaslar kasılır, ödem ve şişlik artar, ilerleyen iltihapla birlikte hava yolu duvarı kalınlaşır. Hava yollarındaki salgı bezlerinden kıvamlı bir mukus (ifrazat-balgam) salınır. Tüm bunlar hava yollarını önemli ölçüde daraltır ve havanın
akciğerlere girip çıkması engellenir. Bu durum, artan öksürük,nefes darlığı, hırıltı, hışıltı ile kendini göstermektedir.
Göğüste tıkanma, öksürük, hırıltılı solunum sık rastlanan belirtilerdir. Bazen sadece inatçı öksürükle veya nefes alıp verirken hırıltı, hışırtı gibi bir ses şeklinde belirti verebilir. Bu yakınmalar geceleri, özellikle sabaha doğru uykudan uyandıracak şekilde ise astım hastası olabilirsiniz.
Bu belirtilerden herhangi biri veya birkaçı bir arada bulunabilir. Bu belirtiler sadece astıma özgü değildir, başka hastalıklarda da olabilir. Ancak aşağıda sayılan özelliklerle birlikte olduklarında astım açısından önem taşımaktadırlar:
Belirtilerin özellikleri;
Kişiye ve duruma göre değişik etkenler belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilirler.
Bu saydığımız belirtiler tekrarlıyorsa çocuk mutlaka astım yönünden incelenmelidir. Özellikle de çocuğun anne, baba, kardeş veya yakın akrabalarında astım, egzama, alerjik nezle gibi alerjik hastalıklar varsa astım olma riski çok yüksektir.
Her öksüren çocuğa astım teşhisi konulması çok yanlış. Astım teşhisinin bu konuda uzman hekimler tarafından konulması gerekir. Astım teşhisi çocuklarda astım konusunda da bir uzmanlık olan “çocuk alerjisi uzmanı” yeni adıyla “çocuk immünolojisi ve alerji hastalıkları uzmanları” tarafından konulmalıdır. Teşhis doğru konulursa en az tedavi ve en az ilaçla çocuğa zarar vermeden tedavi edilebilir. Aksi takdirde çocuğa astıma benziyor diye birçok gereksiz ilaç verip ilaç yüklemesi yapmış oluruz.
Astım hastalığının ortaya çıkmasında rol oynayan etkenlere risk faktörleri denir. Toplumda, astımın niçin bazı kişilerde ortaya çıktığı, bazılarında ise görülmediği bu risk faktörleri ile açıklanabilmektedir. Aşağıdaki risk faktörlerine sahip olunması, kişide astım görülme olasılığını arttırır.
Genetik: Astımın genetik bir hastalık olduğuna dair yeterince veri bulunmaktadır. Anne babadan birinin astımlı olması durumunda çocukta astım görülme riski %20-30’a yükselmekte, anne ve babanın her ikisinin de astımlı olması durumunda bu risk % 60-70’e ulaşmaktadır. Astımın nedenleri arasında bir çok genin rol oynadığı düşünülmektedir.
Obezite: Obezite de astım için risk faktörü olarak bulunmuştur. Leptin (açlık hormonu) gibi belli hormonların hava yolu fonksiyonunu etkilemesi ve astıma eğilimi artırması söz konusu olabilir.
Cinsiyet: Erkek cinsiyet çocukluk dönemi astımı için önemli bir risk faktörüdür. On dört yaşından önceki dönemde astım sıklığı erkek çocuklarında kız çocuklarının yaklaşık 2 misli olarak bulunmuştur. Yaş ilerledikçe bu fark kapanmakta, yetişkin döneme gelindiğinde astım kadınlarda daha sık görülür hale gelmektedir.
Astımın ortaya çıkmasında rol oynayan çevresel faktörler, aynı zamanda hastalık semptomlarının artmasına yol açmaktadır. Diğer yandan, hava kirliliği ve bazı allerjenler astım semptomlarına neden olur ama astım gelişimindeki rolleri yeterince açık değildir.
Allerjenler: İç ve dış ortamdaki allerjenlerin astım alevlenmelerine yol açtıkları iyi bilinmesine rağmen astım gelişimindeki rolleri tam aydınlatılamamıştır. Bilimsel çalışmalar, ev tozu akar allerjenleri, kedi ve köpek tüyünün 3 yaşına kadar astım benzeri semptomlar için risk faktörü olduklarını düşündürmektedir. Allerjen teması ve çocuklardaki duyarlanma arasındaki ilişkinin allerjene, dozuna, maruziyet dönemine, çocuğun yaşına ve muhtemelen genetik faktörlere bağlı olduğu düşünülmektedir.
Hamam böceğinin allerjik reaksiyon için önemli bir neden olduğu gösterilmiştir. Kedi ve köpeklerin rolünü araştıran bazı çalışmalarda, erken yaşlarda bu allerjenlere maruziyetin, allerjik duyarlılaşma ve astım gelişimine karşı koruyucu olabileceği gösterilmişken, diğer çalışmalar bu tür maruziyetin allerjik duyarlanma riskini arttırabileceğini ileri sürmüştür. Bununla beraber, kırsal kesimde yetişen çocuklarda, astım görülme sıklığı genel olarak düşük bulunmuştur. Bu durum hijyen hipotezi ile açıklanmaktadır.
Enfeksiyonlar: Bebeklik döneminde, respiratuvar sinsityal virus (RSV) ve parainfluenza virusu bronş hastalıklarına yol açabilmekte ve ortaya çıkan semptomlar çocukluk astımındaki semptomları taklit edebilmektedir. Yapılan bilimsel çalışmalar, RSV virüsü saptanan çocukların uzun dönemde yaklaşık %40’ında hışıltının devam edeceğini veya ileri çocukluk dönemlerinde astım olacaklarını göstermiştir.
Astımdaki “hijyen hipotezi” de erken çocukluk döneminde enfeksiyonlara maruziyetin, çocuğun bağışıklık sistemini astıma karşı güçlendireceğini ve astım ile diğer alerjik hastalık riskini azaltabileceğini ileri sürmektedir. Bu hipotezin doğruluğu araştırılmaya devam edilmekle birlikte, bu yaklaşım aile büyüklüğü, doğumdaki sıralama, kreşe devam etmenin astım riskini nasıl azalttığını açıklamaya yardım edebilir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için ne yapmalı, nasıl beslenmeli?
Örneğin, büyük kardeşleri ile yetişen veya kreşe devam eden çocuklarda enfeksiyon riski artarken, bu durum ileriki yıllarda alerjik hastalık ve astım gelişme riskine karşı koruyucu olabilmektedir. Diğer yandan, alerjik durum ve virüslere bağlı enfeksiyonlar arasındaki ilişki oldukça karmaşıktır. alerjik durum, alt solunum yollarının viral enfeksiyonlara olan cevabını etkilemekte, daha sonra viral enfeksiyonlar alerjik duyarlanmanın oluşumuna katkıda bulunmaktadır. Bu etkileşim bireyler eş zamanlı olarak alerjenlere ve viral enfeksiyonlara maruz kaldıklarında ortaya çıkmaktadır.
Astım tedavisinin amacı, hava yollarındaki mikrobik olmayan iltihaba bağlı daralmanın giderilmesi ve hastanın rahat nefes almasının sağlanmasıdır. Hekim ve hasta/aile arasındaki işbirliği ile belirtilerin tamamen kontrol altına alınması çoğunlukla sağlanmaktadır (klinik kontrol).
Başarılı bir astım tedavisinin hedefleri şunlar olmalıdır:
Bu hedeflere ulaşabilmek için;
Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar kontrol edici ve rahatlatıcı (semptom giderici) ilaçlar olarak ikiye ayrılır. Kontrol edici ilaçlar, çoğu zaman antiinflamatuvar( iltihap önleyici) etkileri sayesinde astımın kontrol altında tutulmasını sağlayan her gün ve uzun süre kullanılan ilaçlardır. Rahatlatıcı ise hızlı etki ederek bronkokonstriksiyonu(bronş lümenin daralması) geri döndüren, semptomları gideren ve gerektiğinde kullanılan ilaçlardır.
Astım tedavisi, inhalasyon (soluk alma) yoluyla, oral veya parenteral (damar yolu ile) olarak uygulanabilmektedir. İnhaler(solunan madde) tedavinin başlıca avantajı, düşük sistemik yan etki riskiyle, ilaçların doğrudan hava yollarına verilmesini ve bu bölgelerde daha yüksek lokal konsantrasyonlara(yoğunluk) ulaşabilmesini sağlamasıdır.
İnhale (soluna bilen) steroidler günümüzde mevcut en etkili kontrol edici ilaçlardır. Hızlı etkili inhale beta2-agonistler bronkokonstriksiyonun giderilmesi ve egzersize bağlı bronkokonstriksiyonun önlenmesi için seçilecek ilaçlardır.
Ev tozu akarları → Akarlar ev tozunda yaşayan, gözle görülemeyen küçük böceklerdir. Nemli, karanlık ve sıcak ortamlarda yaşarlar; insanların deri döküntüleri ile beslenirler. Esas olarak dışkıları alerjen niteliği taşır. Bu dışkı parçacıkları çeşitli eşyalara yapışır ve sürekli havaya yayılır. En fazla yatak, yorgan, yastık, halı, kumaş kaplı mobilyalar ve tüylü oyuncaklarda bulunurlar.
Polenler → Her bitki için polenyayma donemi iklime göre de farklıdır. Ağaç polenleri genellikle Şubat – Mart, cim polenleri Nisan’dan Temmuz ortasına kadar, yabani ot polenleri ise yaz sonu ve sonbaharda ortaya çıkar. Polenlerden tam olarak sakınmak olası değildir, ancak maruziyet azaltılabilir.
Polen alerjisi neden olur, ne iyi gelir? Belirtileri, testi ve tedavisi
Nasıl Korunmalı?
Mantar sporları → İdeal olarak 20°C sıcaklık ve %60 nem ortamında yaşarlar. Bir yerde mantar üremesi küflenme olarak adlandırılır. En çok üredikleri yerler bodrum katları, karanlık ve az havalanan yerler, pencere pervazları, banyo perdeleri, kiler, copluk, ahır, tarla, bahçeler, sızıntılı duvar köşeleri, duvar kağıtları, ev bitkilerinin saksılarıdır. Sobalı evlerde küf yoğunluğu daha fazladır.
Nasıl Korunmalı?
Hayvan tüy ve döküntüleri → Tüm tüylü hayvanlar alerjiye neden olabilir. Alerjenler, hayvanların idrar ve salyalarında bulunur ve tüylerine yapışır. Tüy miktarı ve uzunluğu ile alerji yaratma düzeyi arasında ilişki yoktur. Aynı hayvan cinsi içinde farklı türler arasında önemli farklar yoktur. Örneğin bir tür kedi alerjisi var ise başka bir tür için de olması beklenir. Hassas kişilerde alerji gelişimi 6–12 ayı bulur ve hayvan uzaklaştırıldıktan sonra da aylarca sürebilir
Nasıl Korunmalı?
Hamamböcekleri → Özellikle şehirlerde toplu konutlarda önemli bir sorundur.
Nasıl Korunmalı?
Hava kirliliği: Ev içinde havada bulunan tahriş edici maddeler astımlı hastaları normal bireylerden daha fazla rahatsız eder ve astım belirtilerinin ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Sigara, gaz ocağı ve gazlı ısıtıcılar, odun sobası ve şömine, mobilya yalıtım malzemeleri, bina temellerinden mekânlara sızan radon gazı bu tahriş edici maddeler arasında sayılabilir.
Ev içi ortamda hava kirliliğini önlemek için;
Enfeksiyonlar: Astımlı hastalarda üst solunum yolu enfeksiyonları sıklıkla astım belirtilerinin artmasına neden olur. Enfeksiyonların ardından 2-6 hafta kadar hava yollarında duyarlılık artar; bu dönemde astım belirtileri ortaya çıkabilir ya da artabilir.
Bu nedenle kışın enfeksiyon hastalıklarının bulaşma riskinin artması nedeniyle kalabalık yerlerden kaçınılmalıdır. Her yıl Eylül ya da Ekim ayında olmak üzere bir kez grip aşısı yaptırılmalıdır. Bu durum, özellikle orta ve ağır astımlı olgular için daha önem taşımaktadır. Doktor tarafından gerekli görülmedikçe antibiyotik kullanılmamalıdır.
Mesleksel etkenler: İş yerlerinde maruz kalınan metal ve odun tozları, bitkisel-hayvansal ve kimyasal maddeler ve tahriş edici maddeler astıma yol açabilir. Mesleksel etkenlere bağlı astımda hafta sonu ve tatillerde yakınmalarda azalma, işe tekrar başladığında ise belirtilerde yeniden artma görülür.
Özellikle sigara içen bireylerde bu durum daha kolaylıkla gelişir ve daha ağır seyreder. Mesleksel astımı olanlarda işyerinden uzaklaşma gerekebilir; bu sağlanamıyorsa mutlaka işyerinde etkili bir havalandırma sistemi olmalı, uygun maske kullanılmalı ve önceden astımı olduğu bilinen kişilerin riskli işlerde (marangozluk, boyacılık, kuaförlük, fırıncılık vb.) çalışmaması önerilmelidir.
İlaçlar: Astımlıların yaklaşık %10’unda ilaçlar önemli rol oynar. Çeşitli ilaçlar sadece öksürüğe neden olabileceği gibi, astım krizine de neden olabilirler. Bu nedenle herhangi bir nedenle hekime başvurulduğunda kişi mutlaka astım hastası olduğunu bildirmelidir. Başka bir hekim tarafından verilen ilaçlar da astım tedavisini düzenleyen ve takip eden hekime mutlaka gösterilmelidir. Hekime danışılmadan rastgele ilaç alınmamalıdır.
Astımlı hastaların kullanımında risk oluşturan başlıca ilaç grupları şunlardır: Yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları, kalp ritm bozuklukları, migren, göz tansiyonu için kullanılan bazı ilaçlar; ameliyatlarda kullanılan anestezik maddeler, aspirin ve benzeri ağrı kesici ve romatizma ilaçları, röntgen incelemeleri esnasında kullanılan ilaçlar.
Besin ve besin katkı maddeleri: Erişkinlerde besin maddelerinin astımı tetiklemesi daha nadirdir. Allerjik bireylerde allerjen özellikteki besin maddeleri (balık, kabuklu deniz ürünleri, kuruyemiş, yumurta, süt, muz vb) diğer allerjik belirtilere yol açmanın yanı sıra astım ataklarını da tetikleyebilir.
Aşırı hassas bireylerde besin maddesinin kokusu bile astım atağını uyarabilir. Bunun yanısıra besinlere lezzet, renk vermek ya da bozulmalarını önlemek için içlerine katılmasına izin verilen katkı maddeleri, normal kişilere yüksek dozlarda bile zarar vermediği halde, astımlı bireylerde atağa yol açabilir.
Kurutulmuş ve paketlenmiş meyve, meyve suları, bira, şarap gibi fermantasyon yoluyla hazırlanan içkiler, turşu, salamura, sucuk, sosis, hazır salatalar, cips, işlenmiş hazır yiyecekler bu konuda en dikkatli olunması gerekenlerdir. Çin mutfağında sık kullanılan soya ürünleri de astım yakınmalarını arttırabilir. Eğer birey herhangi bir besin maddesine duyarlı ise bu besinleri tüketmemelidir.
Alerji denince akla solunum yolu alerjilerine en sık neden olan ev tozu (akar veya mite diye de anılır) ve çiçek tozu (polen) gelir. Gıdalar, hayvan epitelyum ve tüyleri, küf mantarları daha az sıklıkla alerjiye neden olurlar. Polene bağlı tetiklenen astım daha çok mevsimsel (ilkbahar), ev tozuna bağlı tetiklenen alerjik astım ise her dönemde görülebilir.
Buna bağlı olarak alerjik astımlıların bazılarında belirli mevsimlerde yakınmalar artabilir, hatta sadece bu dönemde hastalık ortaya çıkıp daha sonra tamamen normale dönebilir.
Astımın temelinde alerji yattığı için, alerji ve astım birlikte anılırlar. Hastalığın ortaya çıkmasında hem genetik yatkınlık hem de çevresel faktörler birlikte rol oynar. Alerji genelde genetik geçişli olduğu için astım da irsi özelliği olan hastalıklar arasındadır. Ailede anne-babada astım varsa çocuklarda da görülme sıklığı artar.
Ayrıca sigara dumanıyla temas, solunum yolu enfeksiyonları, hava kirliliği, bazı gıdalar ile bunlara ilave edilen katkı maddeleri de özellikle erken çocukluk döneminde astım gelişimine katkıda bulunur. Ancak bu etkenler uzaklaştırılırsa çocuklukta astım hastası olanların bir bölümünde erişkin yaşlara gelindiğinde hastalık tamamen iyileşebilir.
Astımlı kişinin havayolları, astımı olmayanlara göre daha duyarlıdır. Özellikle çocuklukta başlayan astım için bu daha belirgindir. Uzun süren öksürüklerde ilk akla gelen tanıdır. Bu tip vakalara alerji ve solunum fonksiyon testleri ile daha kolay tanı konulur. Alerjik bronşit veya gizli astım denilen bu durum ileride astımın habercisidir.
Sonbaharda havaların çok değişken olması nedeniyle mikrobik bronşit, nezle ve gribal enfeksiyonlarda artış meydana geliyor. Özellikle bazı virüslerin astımlı hastalarda, hastalığın atak yapmasına veya kötüleşmesine neden oldukları biliniyor. Kimi zaman basit bir soğuk algınlığı veya enfeksiyon ciddi bir astım tablosunu başlatabiliyor.
Bazı alerjenler yıl boyu mevcuttur ve neden olduğu alerjilerde yılın herhangi bir zamanında ortaya çıkabilir. Bunlara örnek olarak ev akarları, ev hayvanları, gıda alerjileri verilebilir. Bazı alerjenler ise belli mevsimlerde ortaya çıkarak hastalıklara neden olur.
Genel olarak ağaçların, çimen ve otların polenleri ilkbaharda ortaya çıkıp astımı tetikleyen etkenler olarak bilinir ancak bazı bitkiler ve hayvanların yol açtığı alerjiler sonbahar mevsiminde de etkin olabilmektedir.
Örneğin çeşitli yabani otlar ve rutubetli ortamı seven küf ve mantarlar bu gruptadır. Diğer taraftan sonbaharda havaların çok değişken olması nedeniyle mikrobik bronşit, nezle ve gribal enfeksiyonlarda da artış olmaktadır. Özellikle bazı virüslerin astımlı hastalarda hastalığın atak yapmasına veya kötüleşmesine neden oldukları bilinmektedir.
Dolayısıyla basit bir soğuk algınlığı veya enfeksiyon ciddi bir astım tablosunu başlatabilmektedir. Bu nedenle sonbahar mevsiminde ortaya çıkan inatçı öksürük, hışıltılı solunum, tekrarlayan hapşırıklar, burun akması veya tıkanıklığı gibi şikayetlerin alerjik nedenlere bağlı olabileceği unutulmamalıdır.
Astım hastalığının nedeninin her zaman alerji olmayabillir. Ancak hem alerjik astım hem de alerjik olmayan astımda virüsler, bakteriler, kirli hava, sigara dumanı, egzersiz, ani ısı değişiklikleri, keskin kokular gibi değişik sebepler hastalığın atak yapmasına neden olabilmektedir. Bu etkenlerle sonbaharda daha sık karşılaşılacağını tahmin etmek zor değildir. Dolayısıyla sonbahar mevsiminde astımı tetikleyen alerjik ve alerjik olmayan nedenlerin iyi bilinmesi bu dönemin sorunsuz geçirilmesi bakımından çok önemlidir.
Astımlı çocuklara doğru teşhis konulduktan sonra başarılı bir tedavi ile normal çocuklardan hiçbir farkı kalmaz. Spor yapmalarında sakınca olmadığı gibi sporun faydası da vardır. Sadece nasıl spor yapmaları ve ne tür önlem almaları gerektiğini bilmelidirler. Astımlı çocukları terleyince kötü olur diye evlere hapsetmemek gerekir.
Alerjisi olduğu alerjenlerden korunması yeterlidir. Örneğin; ev tozu akarlarına alerjisi olan çocuklar akarlara yönelik önlemler almalıdır. Polenlere alerjisi varsa polenlerden korunmalıdır. Ayrıca yanlarında sigara içilmemeli, keskin kokulu parfümler kullanılmamalıdır. Evde buhar makinelerinin çalıştırılması zararlı olabilir.
En tipik bahar alerjisi “alerjik rinit”, yani halk arasında “saman nezlesi” şeklinde görülüyor alerjik nezlesi olan çocukların yarısında “alerjik göz nezlesi” (alerjik konjunktivit) belirtileri de eşlik eder. Bazı çocuklarda bu alerjenler aynı zamanda astım bulgularına ya da cillte alerjik reaksiyona da yol açabiliyor.
Ülkemizde çayır-çimen, çiçeksiz ağaç ve otsu bitkiler olmak üzere 3 ana bitkinin polenleri alerjik bünyeli çocuklarda alerjik reaksiyona neden oluyor. Bunların içinde en fazla alerjik yanıt uyandıran çayır- çimen polenleri oluyor.
Alerjik rinit (saman nezlesi) nedir? Belirtileri ve tedavisi
Ağaç polenleri ilkbaharda; çayır-çimen polenleri ilkbahar ve yaz süresince; ot polenleri ise sonbaharda ortaya çıkmakla birlikte çocuğun birden fazla polene duyarlı olması durumunda yakınmaların süresi uzayabiliyor.
Eğer doktora başvurulmaz, alerjenden yeterince korunmaz, düzenli ilaç tedavisi uygulanmaz ve çocuğun yanında sigara içilirse, olumsuz sonuçlar doğabiliyor. Üst solunum yollarında başlayan duyarlılık alt solunum yollarına ilerleyerek astıma dönüşebilir.
Ayrıca alerjik bünyede sıklığı zaten artmış olan sinüzit, geniz eti büyümesi, kulakta sıvı birikmesi gibi durumlar daha da sık olarak görülür.
Aşağıdaki belirtiler tipik olarak ataklar halinde tekrarlıyor ve 2 haftadan fazla sürüyorsa bahar alerjisinin habercisi olabiliyor.
Geniz akıntısı neden olur? Ne iyi gelir? Belirtileri ve tedavisi
Mevsimsel alerjinin tedavisi 3 ayaklı oluyor. Alerji tedavisinde en temel yaklaşım duyarlı alerjenle temasın kesilmesidir. İkincisi doktorunuzun önerdiği ilaç tedavisidir. Üçüncü ayak ise aşı ile duyarsızlaştırma yöntemidir. Ne yazık ki uygulanan tedavi ile alerjik bünye tamamen ortadan kaldırılamıyor.
Bu yüzden tedavide esas hedef hastalığın kontrol altına alınmasıdır. Çocuklar uygulanan tedaviyle süratle iyileşiyor ve yakınmaların sıklık ile şiddeti azalıyor. Ancak doktorunuzun çocuğunuza polen mevsimi boyunca kullanmasını önerdiği ilaçları kısa süreli değil, uygun süre ve dozda kullanmaya özen gösterin. Yakınmalar bittiğinde kesmeniz ancak kısa süreli çözüm sağlar.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?
Bende çok senedir Astım var bilhassa.mevsim değişikliğinde bu sene bir iki defa yeniliyor ben pratik geçsin dedim ama bu sefer çok uzun sürdü .hangi ilajlar beni iyi gelir? Saygılarımla.
Bende çok senedir Astım var bilhassa.mevsim değişikliğinde bu sene bir iki defa yeniliyor ben pratik geçsin dedim ama bu sefer çok uzun sürdü .hangi ilan beni iyi gelir? Saygılarımla