2020 yılına kadar %60’lık bir artışla dünyada iki buçuk milyon kişinin meme kanserine yakalanacağı, 2030 yılında ise tüm meme kanserlerinin %75’inin gelişmekte olan ülkelerde görüleceği veriler, hedefe yönelik tedavilerin öneminin artacağını ispatlar nitelikte. Uzmanlar dengesiz ve düzensiz beslenme, menopoz dönemindeki şişmanlama ve hareketsizliğin meme kanseri riskini arttırdığını vurguluyor. Sıklıkla kırmızı et ve hayvansal yağ içeren gıdaları tüketenler ve menopoza 55 yaşından sonra giren kadınlar da risk grubunda bulunuyor.
Erken teşhis meme kanseri tedavisi için çok önemli! Bu belirtilere dikkat
Meme kanseri görülme oranının son 20 yılda iki katından fazla arttığı ülkemizde, her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanacağı öngörülürken kontrol ve erken tanının önemi konusunda henüz tam anlamıyla farkındalık kazanılmış değil. Meme Sağlığı Derneği (MEMEDER) tarafından 40-69 yaş arasındaki 7063 kadının tarandığı ve 78 erken meme kanseri vakasının yakalandığı “Bahçeşehir Mamografik Tarama Projesi” 7. yılını tamamladığı bu yıl 10.000 kadına ulaşmayı hedefliyor.
“Bahçeşehir Mamografik Tarama Projesi” ön çalışmasında aynı bölge ve yaş grubunda yapılan araştırmada ise, kadınların %50,4’ünün henüz hiç mamografi, %65,8’inin ise hiç ultrason çektirmediği ortaya konuldu.
Meme kanserinde erken teşhisin ve konuyla ilgili farkındalığın önemini değerlendiren Prof. Dr. Vahit Özmen, şu bilgileri verdi: “Meme kanseri Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanser türü ve maalesef kadınlarımızın büyük bir kısmı meme kanseri ile ilgili yeterli bilgi düzeyi ve farkındalığa sahip değil. Kadınlarımızın kanserden korunma ve erken teşhis konusunda bilgilendirilmesi ve kendi kendini muayene edebilecek hale gelmesi, meme kanserinden korunma, erken tanı ve etkin tedavisinde büyük önem taşıyor. Bugünkü teknolojiyle meme kanseri hastanın şikâyeti olmadığı erken evrede bile, düzenli çekilen mamografilerle henüz birkaç milimetre iken yakalanabiliyor”
Meme kanserinin teşhisinde 5 kritik belirti ve yeni tedavi seçenekleri
Erken yakalanan meme kanseri hasta için %100’e yakın sağlıklı yaşam şansı tanıdığını dile getiren Prof. Dr. Özmen, memenin korunması anlamına geliyor, diyerek farkındalık ve erken tanının önemini vurguladı.
Kemoterapi ve radyoterapi gibi klasik kanser tedavilerin sağlıklı hücre ile kanser hücresini birbirinden ayıramadığı biliniyor. Son yıllarda kanser tedavisinde fark yaratan “hedefe yönelik” tedaviler ise, kanserli hücreleri yok ederek, sağlıklı hücrelerin zarar görmesini engelleyerek, hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen yan etkileri ortadan kaldırıyor. Aynı zamanda hastanın hastalıksız ve sağlıklı yaşam şansını da artırıyor.
Tedavi amacı ile sadece kanser hücrelerini yok etmek için üretilen antikorların hastaya verilmesi, bunların kanser hücrelerine yapışmasını sağlıyor. Bunun sonucu olarak vücudun savunma hücreleri kanser hücrelerini tanıyarak yok ediyor. “Hedefe yönelik tedavi”, vücudun kendi hücrelerini zarara uğratmadan kanser hücrelerinin büyüme ve çoğalma uyarısını ortadan kaldırıyor.
25 soruda tüm detaylarıyla meme kanseri: Merak edilen sorulara yanıtlar
Prof. Dr. Vahit Özmen, “Günümüzde tümör hücresinin yüzeyinde bulunan bazı özel alıcılar (HER2, östrojen ve progesteron gibi) patolojik yöntemlerle tespit edilebilmekte ve bunun sonucunda hastalar hedefe yönelik akıllı moleküller ile tedavi edilebilmektedirler. Örneğin meme kanseri görülen kadınların %25’inde tümör hücresinin yüzeyinde HER2 proteini bulunmaktadır, bu proteinin saptanması, hastalara hedefe yönelik akıllı moleküller ile tedavi olma şansı sağlamaktadır”.
Kişiye özel tedavi olarak da adlandırılan “hedefe yönelik” tedavi yöntemi için geliştirilen antikorlar sadece kanser hücrelerine bağlandığı için kemoterapi gibi yan etkilere neden olmadan hastanın hem yaşam kalitesini arttırıyor hem de yaşam süresini uzatıyor.
Meme kanseri tedavi kılavuzu: En başarılı tedavi yöntemi hangisi
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?