Kolon kanseri, sindirim sisteminin, ince bağırsaklardan sonra gelen yaklaşık 1,5 metre uzunluğundaki son kısmındaki hücrelerde yaşanan bozulmalar sonucu oluşuyor. Özellikle genetik yatkınlığı olanların kalın bağırsağında polip denilen doku kabarıklıkları meydana geliyor ve zaman içinde bu polipleri oluşturan hücrelerin bazılarında çeşitli gen bozuklukları (mutasyonlar) görülüyor. Bu mutasyonlar dokunun kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına neden olan değişiklikleri beraberinde getiriyor ve yavaş yavaş kanser hücreleri açığa çıkmaya başlıyor.
Kolon kanseri neden olur? Belirtileri, tedavi yöntemleri ve ameliyatı
Başlangıçta kanser hücreleri polipin küçük bir noktasındayken zaman içinde çoğalıyor ve kalın bağırsak kanserine dönüşüyor. Hem ülkemizde hem de dünyada kolon kanseri görülme oranlarında da artış yaşanmasının en önemli sebeplerinden biri, değişen beslenme alışkanlıkları olarak gösteriliyor.
Kolon kanseri dünyada en sık görülen kanserler arasında yer alıyor. Öyle ki batı ülkelerinde en sık görülen sindirim sistemi kanseri olmasının yanı sıra dünyada % 11 ile en sık rastlanan üçüncü kanser tipidir. Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon kişi bu hastalığa yakalanıyor ve 500 bin kişi hayatını kaybediyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, Türkiye’de kolon ve rektum kanserleri erkeklerde üçüncü, kadınlarda ise dördüncü sıklıkta görülüyor. Ancak ülkemizde kolon kanserinin görülme oranları her geçen yıl daha da artıyor.
Kolon kanseri, genellikle 50 yaşın üzerinde genetik olarak riski bulunan, sigara ve alkol kullanan, lifli gıdalardan fakir beslenen hastalarda görülüyor. Yalnız ailevi polipozis sendromu veya inflamatuvar bağırsak hastalığı olanlarda daha genç yaşlarda da ortaya çıkabiliyor. Yaşam tarzı ve beslenme düzeni kolon kanserinin oluşum sürecinde önemli rol oynuyor. Et ve yağdan zengin, lif ve sebzeden fakir yani batı tipi beslenenlerde kalın bağırsak kanseri daha sık görülüyor.
Bir diğer önemli nokta ise kabızlık. Kabızlık sorunu yaşayanlarda da kalın bağırsak kanserine yatkınlık, olmayanlara oranla daha fazla. Bunların dışında sigara içenler, yoğun alkol kullananlar, diyabet hastaları, safra kesesi alınanlar ve obezlerde normal insanlara göre kolon kanserine daha çok rastlanıyor.
Kolon kanserinden korunmak için kişinin yaşam tarzını ve beslenme anlayışını değiştirmesi önemli. Kilo verme ve fiziksel aktivite, lifli, kalorisi ve yağ içeriği düşük gıdalar ile beslenme, aspirin, folik asit, A vitamini, beta karoten, B-6 ya da E vitamini, magnezyum, kalsiyum, selenyum alımı ve balık tüketimi kolon kanserinin görülme oranını azaltıyor.
Hastalık polip aşamasındayken karın ağrısı, ishal ve kansızlık görülebiliyor. Hatta bazı çok büyük polibi olanlarda bağırsak tıkanıklığı gibi durumlar bile yaşanabiliyor. Polip büyümeye ve kanser gelişmeye başladığında ise semptomlar artıyor.
Spor meme kanserine karşı koruyor ve tedavi başarısını yükseltiyor
Bu nedenle dışkıda kan görülmesi, dışkının kalem gibi incelmesi ya da yetersiz olması, sık tuvalete gitme ihtiyacı, nedeni bilinmeyen kilo kayıpları, karın ağrısı, gaz sancıları, kansızlık ve kendini aşırı yorgun hissetme gibi bulguları olan hastaların kolon kanseri taraması için doktora başvurması gerekiyor.
Riskli bireyler mutlaka belli yaşlarda polip varlığı ve kanser açısından taranmalı ve tespit edilen polipler çıkartılmalı. Ailevi polipozis sendromu olanlarda bu tip taramalara 10’lu yaşlarda başlamak gerekirken, birinci derece akrabasında kolon kanseri veya 1 santimden büyük kolon polibi tespit edilmiş bir kişi kanserin veya polibin görüldüğü yaşa göre taranmalı. Bu taramanın kanser veya polibin görüldüğü yaştan kabaca 10 yıl önce başlaması, sonrasında da 3-5 yılda bir tekrarlanması gerekiyor.
Bu riskli grubun dışında kalan, riski olmayan, yani ailesinde kolon kanseri veya polip olmayan bir bireyin hiçbir semptom olmasa bile 50 yaşında kolon kanseri için taranması ve kolonoskopi olması erken tanıda büyük önem taşıyor. Kolonoskopisi normal tespit edilenlerin 10 yılda bir kolonoskopilerinin tekrar edilmesi, polip teşhis edilenlerin ise 3-5 yılda bir tekrar kolonoskopi olmaları öneriliyor.
Kolonoskopi imkanı olmayanların ise dışkıda gizli kan baktırmaları, kan tespit edilmesi halinde ise kolonoskopi olmaları gerekiyor. Bu taramalardaki temel amaç ileride kanserleşme riski olan polipleri erken yakalamak ve çıkartmak, gelişmişse de kanseri erken dönemde teşhis etmek.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kolonoskopi olmak, 15 yıllık takip süresince kolorektal kanser görülme riskini yüzde 77, kansere bağlı ölümleri ise yüzde 55 azaltıyor. Kolon kanserinin tedavisi cerrahidir. Her aşamadaki hastaya cerrahi yapılabiliyor. Ancak tabi ki en etkili ve iyi sonuçlar hastalığı erken yakalanan kişilerde görülüyor. Bu da erken taramanın yani kolonoskopinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?