Akciğer kisti (hidatik) nedir? Belirtileri ve ameliyat ile tedavisi

28 Mayıs 2015   |    8 Mart 2023    |   Kategori: Allerji / Astım, Diğer Hastalıklar Print

Köpek, kedi, tilki ve kurt gibi etoburların ince bağırsaklarında yaşayan Echinococcus (özellikle e. granulosus) türü larva formlarının iç organlarda kist oluşumuna neden olduğu paraziter bir hastalıktır.

Akciğerde kiste neden olan parazitin evrimi ve bulaşma yolları nelerdir?

Son konakçı (köpek, kedi, tilki, kurt vb.) olan etoburların bağırsak mukozasına yapışık erişkin parazitten milyonlarca yumurta etrafa saçıl­maktadır. Her gün bir şerit halka dışkı ile atılmakta olup, her halkanın 400-1000 yumurta içerdiği kabul edilmektedir. Yumurtalar suda 7 gün, buzda 4 gün, toprakta 10 ay canlı kalır.

Akciğer kisti; Kist hidatik nasıl oluşur?

Ara konakçı tarafından alınan yumurtalar ince barsak mukozasından geçerek portal venöz sistem yolu ile kan dolaşıma katılır. Bu yumur­taların çoğu karaciğere (%50-70) gelirken bazıları karaciğer sinuzo-idlerinden geçerek akciğerlere (%20-30) gitmektedir. Parazit, yumurta­sının tutulduğu son organda larval döneme değişim gösterir ve tipik bir kist hidatik gelişir. Yetişkinlerde en sık karaciğere, ikinci sıklıkla akciğere yerleşirken; çocuklarda akciğer ilk, karaciğer ikinci sırayı almaktadır.

Akciğer kanseri belirtileri nelerdir? Nedenleri, tanısı ve evreleri

Bazı olgularda hem karaciğerde hem de akciğerde kist hidatik görülebilmektedir. Dünyada Pakistan, Hindistan, Şili, Brezilya, Kuzey Afrika, Bulgaristan, Yugoslavya, Yunanistan ve Türkiye’de yay­gın olarak izlenmektedir. Ülkemizde hemen her bölgede hastalıkla karşılaşılmakta olup, görülme oranı 100.000’de 50-400, görülme sıklığı ise 100.000’de 3.4 olarak bildirilmektedir.

Akciğer kisti; Kist hidatiğin genel belirtileri nelerdir?

Kistler çok iyi kapsüllü oldukları için hastalık, ilk dönemlerinde ateş, halsizlik ve kilo kaybı gibi sistemik belirtiler göstermeyebilir. Bu nedenle kist ister karaciğerde ister başka organda olsun hastalar oldukça sağlık­lı görünmektedirler. Olgu bir süre herhangi bir klinik belirti vermeden seyretse de, kistin patlaması ya da infeksiyonuna bağlı olarak bulunduğu organa göre bazı şikayetler meydana gelebilir. Bu şikayetler genellikle karın ağrısı, bulantı, kusma, sarılık, solunum güçlüğü, öksürük, baş ağrı­sı, işitme, görme, algılama ve koordinasyon bozukluğu şeklindedir.

Kist hidatiğin akciğere özgü belirtileri nelerdir?

Çok yavaş bir gelişim (yılda 1-3 cm.) gösteren kist hidatik, akciğer dokusunun süngerimsi yapısından dolayı, diğer organlara göre daha büyük boyutlara ulaşarak daha erken belirti verebilmektedir. Öksürük, göğüs ağrısı, halsizlik, ateş, balgam ve çocuklarda gelişme geriliği en çok görülen belirtilerdir. Belirtiler kistin yerleşimine ve büyüklüğüne bağlı olarak değişiklik gösterir. Eğer kist akciğerde hava yollarına ve kalp-damar sistemine yakın yerleşmişse belirtiler daha erken görülmektedir.

Bazı hastalarda kist hava yoluna açılarak öksürükle birlikte dışarı atı­labilir. Bu durumda kusar gibi bol miktarda berrak sıvı (kaya suyu) ya da pişmiş yumurta akı kıvamında bir madde (membrana mere) şeklinde olan kistin doğurgan tabakası öksürük ile akciğerlerden atılabilir. Uzun süreli kist hidatik olgularında deride kızarık döküntüler ve astım benzeri solunum güçlüğü görülebilmektedir. Kisti oluşturan kesenin bir bölümünün yırtılması sonucu kist sıvısı göğüs boşluğuna sızmakta ve fark edilmediği durumlarda akciğer absesine benzer bir tabloya neden olabilmektedir.

Akciğer absesinin oluştuğu olgularda ateş, kilo kaybı, solunum yollarından kan gelmesi gibi spesifik olmayan kronik enfeksi­yon belirtileri dikkati çeker. Kisti oluşturan kesenin tamamen yırtıldığı durumlarda ise parazitin yayılması, allerjik reaksiyon ve anaflaktik şok (ağır alerjik reaksiyon) görülebilir. Anaflaksi akciğer kist hidatik olgu­sunun nadir ancak en korkulan komplikasyonudur.

Nefes darlığı (dispne) nedir, neden olur? Belirtileri ve tedavisi

Akciğer kist hidatiğinin tanısı nasıl konulur?

Yukarıda tanımlanan belirtilen taşıyan akciğer kist hidatikli hastaların akciğer grafilerinde hidatik kisti düşündüren farklı şekillerde bulgular izlenmektedir. Kistik yapılar akciğer grafisi sonrası çekilen bilgisayarlı göğüs tomografileri ile büyük oranda belirlenebilmektedir. Bazı kan tetkikleri ile kist hidatik tanısı desteklenebilir ancak tüm tetkik­lere rağmen kesin tanı çoğunlukla operasyon sırasında konulmaktadır.

Akciğer kist hidatiğinin tedavisi nasıl yapılır?

Akciğer kist hidatiğinin kesin tedavisi cerrahi operasyondur. Bu ameliyat­lar Göğüs Cerrahisi uzmanları tarafından yapılmaktadır. Kistin yayılma ihtimalinin olduğu durumlarda operasyon sonrası koruyucu olarak alben-dazol ve mebendazol adlı ilaçların kullanılması önerilmektedir.

Akciğer kistinde ameliyatla tedavi nasıl yapılır? Akciğer kisti tehlikeli midir?

Tek akciğerde yerleşmiş olan kist hidatikler için genellikle göğüs yan tarafından torakotomi adı verilen bir kesi yapılır, iki akciğere de yerleşmiş olan kist hidatiklerde ise iki ayrı seansta ameliyat yapıla­bileceği gibi, kistlerin yerleşim yeri uygun ise göğüs ön tarafından açık kalp ameliyatına benzer bir kesi (median sternotomi) yapılarak bir seferde her iki taraftaki kistler de çıkarılabilir. Ameliyat esnasında akciğer dokusu çıkarılmadan sadece kistik yapı uzaklaştırılmaktadır. Kist ya doğurtularak ya da özel bir iğne ile içeriği boşaltıldıktan sonra kistotomi ile membrana mere çıkarılmaktadır.

Her iki yöntemde de kist içeriğinin çevre dokulara temas etmemesine özellikle dikkat edilmelidir. Kistin çıkarılması sonrasında akciğerde oluşan boşluk dikilerek kapatılır. Kist hidatiğin hem akciğerde hem de karaciğerde bulunduğu durum­larda (% 10-20) her iki organda bulunan kistlere cerrahi müdahale gerekmektedir.

Akciğer (pulmoner) embolisi nedir, neden olur? Belirtileri ve tedavisi

Bunun için torakofrenotomi adı verilen bir kesi ile yine göğüs yan tarafından ameliyat yapılır. Bu şekilde hem akciğer hem de karaciğerdeki kistler çıkarılabilmektedir. Ameliyat olan kişi genellik­le birkaç gün sonra sağlığına kavuşmakta ve kısa zamanda günlük yaşantısına dönebilmektedir. Bu hastaların %5’inden daha azında has­talık tekrarlayabilir ki bu durumda tedavi yine cerrahidir.

Kimler risk altındadır? Akciğerde kist kimlerde daha sık görülür?

Kişinin mesleği, hobileri, yaşam koşulları, eğitim ve sosyoekonomik düzeyi hastalığa yakalanma riskini etkilemektedir. En büyük risk gru­bunu parazit mücadelesi yapılmadan serbest dolaşıma bırakılmış enfekte köpeklerle teması olan ve koyun, keçi, inek gibi hayvancılıkla uğraşan kişiler oluşturmaktadır.

Ara konak (koyun, keçi vb.) olarak rol oynayan otoburların, parazit yumurtası ile kontamine olmuş gıdaları (ot,su, vb.) yemesi sonucu yumur­ta, bağırsaklara geçerek açılır ve kan dolaşımına karışarak iç organ­larda kist oluşumuna neden olur. Daha sonra kist içeren organların etoburlar tarafından yenmesi ile parazit tekrar bu hayvanların bağırsa­ğına ulaşarak erişkin hale gelir. İnsanlar da zaman zaman ara konak vazifesi görebilir.

Parazit yumurtası ile kontamine olmuş sebze ve mey­veler ağız yolu ile alınırsa yumurtalar bağırsakta açılır ve parazitin yaşam siklusu aynı şekilde devam eder. Aynı zamanda yöreler veya ülkeler arası kontrolsüz hayvan hareketlerinin de enfestas-yonu yaymada önemli rolü vardır. Solunum yolu ile alınan parazit yumurtalarının kabuğu doku içi enzimlerle eritildiği için bu yolla bulaşım söz konusu değildir. En az risk altındaki grubu ise evde bilinçli olarak kedi ve köpek besleyen insanlar oluşturmaktadır. Bilinçli bir şekilde bakılan kedi ve köpeklerin tüyleri hiçbir risk taşımaz.

Akciğer kisti: Kist hidatikten nasıl korunulur?

  • Köpek ve kedilere çiğ gıdalar kesinlikle verilmemelidir.
  • Kişisel temizlik ilkelerine dikkat edilmeli, içme ve kullanma suları temiz olmalı, çiğ yenen sebze ve meyveler bol su ile iyice yıkan­dıktan sonra tüketilmelidir.
  • Hayvan kesimleri, mezbahalarda ve veteriner hekim kontrolünde yapılmalıdır. Kesilen veya ölen hayvanların özellikle içi su dolu kese bulunduran organları köpeklerin ve diğer etçil hayvanların ulaşamayacağı şekilde gömülerek bertaraf edilmelidir. Özellikle kurban bayramlarında bu hususlara daha çok dikkat edilmelidir.
  • Sahipli köpek ve kediler, özel yasayla zorunlu olarak ‘echinococcus granulosus’ yönünden tedavi ettirilmeli ve sahiplerince gezdirilirken etrafa dışkılamaları halinde dışkı uygun bir şekilde çöpe atılmalıdır.
  • Sahipsiz köpekler belediyelerdeki ilgili kişiler tarafından toplan­malı ve gerekli işlemler yapılmalıdır.
  • Köpekler birbirlerinin anüslerini koklarken parazit yumurtaları burunlarına ve tüylerine bulaşabilir. Parazit mücadelesi yapılma­dan serbest dolaşan köpeklerin okşanması ve sevilmesi sırasında parazit yumurtaları ellere geçebilir. Bu şekilde kirlenen ellerin yıkanmadan ağıza götürülmesi ile parazitin yumurtası alınır. Bu nedenle, özellikle çocukların sokak köpekleri ile oynamalarına izin verilmemeli, temas halinde ellerin bol su ve sabunla yıkan­ması sağlanmalıdır.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla