Köpek, kedi, tilki ve kurt gibi etoburların ince bağırsaklarında yaşayan Echinococcus (özellikle e. granulosus) türü larva formlarının iç organlarda kist oluşumuna neden olduğu paraziter bir hastalıktır.
Son konakçı (köpek, kedi, tilki, kurt vb.) olan etoburların bağırsak mukozasına yapışık erişkin parazitten milyonlarca yumurta etrafa saçılmaktadır. Her gün bir şerit halka dışkı ile atılmakta olup, her halkanın 400-1000 yumurta içerdiği kabul edilmektedir. Yumurtalar suda 7 gün, buzda 4 gün, toprakta 10 ay canlı kalır.
Ara konakçı tarafından alınan yumurtalar ince barsak mukozasından geçerek portal venöz sistem yolu ile kan dolaşıma katılır. Bu yumurtaların çoğu karaciğere (%50-70) gelirken bazıları karaciğer sinuzo-idlerinden geçerek akciğerlere (%20-30) gitmektedir. Parazit, yumurtasının tutulduğu son organda larval döneme değişim gösterir ve tipik bir kist hidatik gelişir. Yetişkinlerde en sık karaciğere, ikinci sıklıkla akciğere yerleşirken; çocuklarda akciğer ilk, karaciğer ikinci sırayı almaktadır.
Akciğer kanseri belirtileri nelerdir? Nedenleri, tanısı ve evreleri
Bazı olgularda hem karaciğerde hem de akciğerde kist hidatik görülebilmektedir. Dünyada Pakistan, Hindistan, Şili, Brezilya, Kuzey Afrika, Bulgaristan, Yugoslavya, Yunanistan ve Türkiye’de yaygın olarak izlenmektedir. Ülkemizde hemen her bölgede hastalıkla karşılaşılmakta olup, görülme oranı 100.000’de 50-400, görülme sıklığı ise 100.000’de 3.4 olarak bildirilmektedir.
Kistler çok iyi kapsüllü oldukları için hastalık, ilk dönemlerinde ateş, halsizlik ve kilo kaybı gibi sistemik belirtiler göstermeyebilir. Bu nedenle kist ister karaciğerde ister başka organda olsun hastalar oldukça sağlıklı görünmektedirler. Olgu bir süre herhangi bir klinik belirti vermeden seyretse de, kistin patlaması ya da infeksiyonuna bağlı olarak bulunduğu organa göre bazı şikayetler meydana gelebilir. Bu şikayetler genellikle karın ağrısı, bulantı, kusma, sarılık, solunum güçlüğü, öksürük, baş ağrısı, işitme, görme, algılama ve koordinasyon bozukluğu şeklindedir.
Çok yavaş bir gelişim (yılda 1-3 cm.) gösteren kist hidatik, akciğer dokusunun süngerimsi yapısından dolayı, diğer organlara göre daha büyük boyutlara ulaşarak daha erken belirti verebilmektedir. Öksürük, göğüs ağrısı, halsizlik, ateş, balgam ve çocuklarda gelişme geriliği en çok görülen belirtilerdir. Belirtiler kistin yerleşimine ve büyüklüğüne bağlı olarak değişiklik gösterir. Eğer kist akciğerde hava yollarına ve kalp-damar sistemine yakın yerleşmişse belirtiler daha erken görülmektedir.
Bazı hastalarda kist hava yoluna açılarak öksürükle birlikte dışarı atılabilir. Bu durumda kusar gibi bol miktarda berrak sıvı (kaya suyu) ya da pişmiş yumurta akı kıvamında bir madde (membrana mere) şeklinde olan kistin doğurgan tabakası öksürük ile akciğerlerden atılabilir. Uzun süreli kist hidatik olgularında deride kızarık döküntüler ve astım benzeri solunum güçlüğü görülebilmektedir. Kisti oluşturan kesenin bir bölümünün yırtılması sonucu kist sıvısı göğüs boşluğuna sızmakta ve fark edilmediği durumlarda akciğer absesine benzer bir tabloya neden olabilmektedir.
Akciğer absesinin oluştuğu olgularda ateş, kilo kaybı, solunum yollarından kan gelmesi gibi spesifik olmayan kronik enfeksiyon belirtileri dikkati çeker. Kisti oluşturan kesenin tamamen yırtıldığı durumlarda ise parazitin yayılması, allerjik reaksiyon ve anaflaktik şok (ağır alerjik reaksiyon) görülebilir. Anaflaksi akciğer kist hidatik olgusunun nadir ancak en korkulan komplikasyonudur.
Nefes darlığı (dispne) nedir, neden olur? Belirtileri ve tedavisi
Yukarıda tanımlanan belirtilen taşıyan akciğer kist hidatikli hastaların akciğer grafilerinde hidatik kisti düşündüren farklı şekillerde bulgular izlenmektedir. Kistik yapılar akciğer grafisi sonrası çekilen bilgisayarlı göğüs tomografileri ile büyük oranda belirlenebilmektedir. Bazı kan tetkikleri ile kist hidatik tanısı desteklenebilir ancak tüm tetkiklere rağmen kesin tanı çoğunlukla operasyon sırasında konulmaktadır.
Akciğer kist hidatiğinin kesin tedavisi cerrahi operasyondur. Bu ameliyatlar Göğüs Cerrahisi uzmanları tarafından yapılmaktadır. Kistin yayılma ihtimalinin olduğu durumlarda operasyon sonrası koruyucu olarak alben-dazol ve mebendazol adlı ilaçların kullanılması önerilmektedir.
Tek akciğerde yerleşmiş olan kist hidatikler için genellikle göğüs yan tarafından torakotomi adı verilen bir kesi yapılır, iki akciğere de yerleşmiş olan kist hidatiklerde ise iki ayrı seansta ameliyat yapılabileceği gibi, kistlerin yerleşim yeri uygun ise göğüs ön tarafından açık kalp ameliyatına benzer bir kesi (median sternotomi) yapılarak bir seferde her iki taraftaki kistler de çıkarılabilir. Ameliyat esnasında akciğer dokusu çıkarılmadan sadece kistik yapı uzaklaştırılmaktadır. Kist ya doğurtularak ya da özel bir iğne ile içeriği boşaltıldıktan sonra kistotomi ile membrana mere çıkarılmaktadır.
Her iki yöntemde de kist içeriğinin çevre dokulara temas etmemesine özellikle dikkat edilmelidir. Kistin çıkarılması sonrasında akciğerde oluşan boşluk dikilerek kapatılır. Kist hidatiğin hem akciğerde hem de karaciğerde bulunduğu durumlarda (% 10-20) her iki organda bulunan kistlere cerrahi müdahale gerekmektedir.
Akciğer (pulmoner) embolisi nedir, neden olur? Belirtileri ve tedavisi
Bunun için torakofrenotomi adı verilen bir kesi ile yine göğüs yan tarafından ameliyat yapılır. Bu şekilde hem akciğer hem de karaciğerdeki kistler çıkarılabilmektedir. Ameliyat olan kişi genellikle birkaç gün sonra sağlığına kavuşmakta ve kısa zamanda günlük yaşantısına dönebilmektedir. Bu hastaların %5’inden daha azında hastalık tekrarlayabilir ki bu durumda tedavi yine cerrahidir.
Kişinin mesleği, hobileri, yaşam koşulları, eğitim ve sosyoekonomik düzeyi hastalığa yakalanma riskini etkilemektedir. En büyük risk grubunu parazit mücadelesi yapılmadan serbest dolaşıma bırakılmış enfekte köpeklerle teması olan ve koyun, keçi, inek gibi hayvancılıkla uğraşan kişiler oluşturmaktadır.
Ara konak (koyun, keçi vb.) olarak rol oynayan otoburların, parazit yumurtası ile kontamine olmuş gıdaları (ot,su, vb.) yemesi sonucu yumurta, bağırsaklara geçerek açılır ve kan dolaşımına karışarak iç organlarda kist oluşumuna neden olur. Daha sonra kist içeren organların etoburlar tarafından yenmesi ile parazit tekrar bu hayvanların bağırsağına ulaşarak erişkin hale gelir. İnsanlar da zaman zaman ara konak vazifesi görebilir.
Parazit yumurtası ile kontamine olmuş sebze ve meyveler ağız yolu ile alınırsa yumurtalar bağırsakta açılır ve parazitin yaşam siklusu aynı şekilde devam eder. Aynı zamanda yöreler veya ülkeler arası kontrolsüz hayvan hareketlerinin de enfestas-yonu yaymada önemli rolü vardır. Solunum yolu ile alınan parazit yumurtalarının kabuğu doku içi enzimlerle eritildiği için bu yolla bulaşım söz konusu değildir. En az risk altındaki grubu ise evde bilinçli olarak kedi ve köpek besleyen insanlar oluşturmaktadır. Bilinçli bir şekilde bakılan kedi ve köpeklerin tüyleri hiçbir risk taşımaz.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?