“Günümüzde akıllı ilaçlarla akciğer kanserinin tedavisinde umut veren sonuçlar elde ediliyor. Akıllı ilaçlar için uygun olan hastalar, klasik kemoterapi yerine, ağızdan alınan ilaçlarla tedavi edildiklerinde, yaşam süresi 2 katına yakın uzuyor. Üstelik yan etkileri kemoterapiye göre daha az oluyor” diyen Prof. Dr. Yazar bu ilaçlar için uygun olmayan hastalara da immünoterapi veya kemoterapi verilebildiğini belirterek şöyle devam ediyor:
Akciğer kanseri tedavisi: Ameliyat, kemoterapi ve radyoterapi
“İmmünoterapi akciğer kanserinde hem birinci hem de ikinci seri tedavide kullanılabiliyor. Yapılan çalışmalara göre; akciğer kanserinin ileri evresinde, immünoterapi yönteminde kemoterapi tedavisinden 2 kat daha fazla başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Ayrıca hastaların immünoterapinin yan etkilerine karşı toleransları da daha iyi oluyor.
Akciğer kanserinin tedavisinde bir başka umut veren gelişme ise dünyada “Küba aşısı” olarak bilinen ilaç. Küba aşısı immünoterapötik bir ajan. Racotumomab 3.ve 4. “küçük hücreli dışı” akciğer kanserinde etkili oluyor. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri, akciğer kanserlerinin yüzde 80-85 gibi büyük bir oranını oluşturuyor. Küba’da yapılan bir çalışmada birinci yılın sonunda, aşı verilen grup aşı verilmeyenlerle karşılaştırıldığında hayatta kalanların oranı %20 ve 2. yılın sonunda %14 daha fazla bulunmuş.
Aşının son zamanlarda küçük hücreli akciğer kanserinde de etkili olabildiği, yapılan küçük çaplı çalışmalarda bildirildi. Faz II (ilacın akciğer kanserinde etkili olup olmadığının test edildiği ve genellikle hasta sayıları 40-50 düzeylerinde olan) çalışmada etkinliği gösterildikten sonra birçok ülkede kullanılmaya başlandı. Ancak faz III (ilacın akciğer kanserinde standart tedavi ile karşılaştırıldığı ve daha fazla hastanın dahil edildiği) çalışma sonuçlanmadığı için henüz FDA onayı almadı.
Prof. Dr. Yazar aşının ileri evre akciğer kanserinde kemoterapi sonrasında tümörü gerileyen veya stabil kalan hastalara verildiğinde daha fazla yarar sağladığını belirterek şu saptamalarda bulunuyor: “Aşı verildiğinde vücuttaki tümör miktarı ne kadar az olursa başarı oranı da o kadar artıyor. Aşının akciğer kanserinde etkili olması ve yan etkisinin oldukça az olması çok önemli. Aşı ileri evre akciğer kanserinde hastalığı tümüyle iyileştirmese de yaşam süresini ortalama olarak aylarla ifade edilen bir süre uzatabiliyor. Bu haliyle aşının standart tedavinin yerini alması beklenmemeli, ancak akciğer kanseri tedavisinde yeni bir yöntem olarak kabul edilmelidir.”
Yeni immünoterapik ilaç, akciğer kanserinde sağkalımı iki katına çıkardı
Kanserin insan vücudunda gelişme nedeni, kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden kaçması. Küba aşısı olarak bilinen ilaç bağışıklık sistemini uyararak NeuGcGM içeren kanser hücrelerini tanıyıp yok eden antikorlar oluşturuyor. NeuGcGM normal hücrelerde bulunmazken, küçük hücreli dışındaki akciğer kanseri hücrelerinde %90 oranında var.
Türkiye’de, “ileri evre küçük hücreli dışı” akciğer kanserinde 35 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada; akciğer kanserli hastalarının serumlarında NeuGcGM gangliosid’e karşı olan antikorlar ölçüldü ve aşısı uygulandıktan sonra bu ganglioside karşı hastaların serumunda aşının etkisiyle antikor artışı saptandı. Aşı sonrası hastaların serumunda oluşan bu antikor artışının sağ kalımla paralellik gösterdiği belirlendi.
Akciğer kanseri tanısı konan tüm hastalar ele alındığında, hastaların ancak yüzde 15’i 5 yıl üzerinde yaşayabiliyor. 5. evrede beş yıl üzerinde yaşama şansı yüzde 5 düzeyine iniyor. Bu düşük yaşam oranının nedeni ise hastalığın tanısının ileri evrede konması. Öyle ki hastaların yaklaşık %75’inde tanı ancak 3.ve 4. evrede konabiliyor. Oysa 3. evrede tedavinin başarı oranı %25’ iken, hastalık erken yakalandığında bu oran 70-80’lere yükseliyor. Bu nedenle akciğer kanserini erken evrede yakalayabilmek için risk altındaki kişilerin (54 yaşından büyük, yılda otuz paket sigara içmiş olanlar) yılda bir kez düşük doz bilgisayarlı tomografiyle taranması gerekiyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?