Aile sağlığı merkezlerinde çalışan personel işe iade davası açabilir mi?

Yazan Dr. Erkin Göçmen
20 Kasım 2017   |    8 Aralık 2020    |   Kategori: Aile Hekimliği, Hukuk / Mevzuat, Medyada Sağlık Haberleri, Üye Yazıları Print

Bilindiği üzere, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinde, aile hekimlerinin sağlık hizmetlerine yardımcı olmak amacıyla ilave sağlık hizmetleri personeli ile güvenlik, temizlik, kalorifer, sekretarya ve benzeri hizmetler için bireysel ya da müşterek personel çalıştırabileceği kuralı sevk edilmiştir. Aile hekimleri tarafından istihdam edilen bu kişilerin iş sözleşmeleri feshedildiğinde işe iade davası açma hakları bulunmakta mıdır? Bu hususta Yüksek Mahkemelerin yaklaşımı nasıldır? Yazımızın konusunu bu sorular ve cevapları oluşturmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi, yani işe iade davası açabilmesi, için fesih bildiriminin yapıldığı tarihte, işyerinde otuz veya daha fazla işçi çalıştırılması koşulu bulunmaktadır. Oysa tek bir aile sağlığı merkezinde çalışan sayısı otuzu geçmemektedir. Ancak yine İş Kanunu’na göre, işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenmektedir.

Anayasa Mahkemesi’nin Aile Hekimliğine ilişkin kararları ne anlama geliyor?

Şimdi aile sağlığı merkezlerinde güvenlik, temizlik, kalorifer, sekretarya gibi hizmetler için istihdam edilen kişilerin işten çıkarılmaları durumunda işe iade davası açma haklarının olup olmadığı sorunu çözüme kavuşturulurken hangi kurala göre hüküm kurulacaktır? Yani sadece bu kişinin çalıştığı aile sağlığı merkezindeki çalışan sayısına göre mi yoksa Sağlık Bakanlığı’nın aynı iş kolunda birden fazla işyerinin (aile sağlığı merkezinin) bulunması sebebiyle Bakanlığa bağlı bütün aile sağlığı merkezlerindeki toplam çalışan sayısına göre mi karar verilmelidir?

Bu sorunun cevabını verirken öncelikle aile sağlığı merkezlerinde güvenlik, temizlik, kalorifer, sekretarya gibi hizmetler için istihdam edilen kişilerin işvereninin kim olduğu sorusunun cevaplanması gerekmektedir.

Bir hukuki ilişkide işverenin sıfatı belirlenirken, hakim, tarafların beyanı ile bağlı değildir. Hukuki ilişkiyi tarafların iddia ve savunmalarından bağımsız olarak resen irdeler ve buna göre işverenin kim olduğuna karar verir. Bu bakımdan aile sağlığı merkezlerinde istihdam edilen sekreter, temizlikçi, güvenlikçi gibi personel bakımından işveren aile hekimi midir, yoksa Sağlık Bakanlığı mıdır sorusunu cevaplayacak merci mahkemedir.

Burada Yargıtay’ın yaklaşımı sorunu çözmede belirleyici öneme sahiptir. Nitekim benzer bir hukuki ihtilafta Yargıtay 9. Hukuk Dairesi (Esas: 2016 / 31055 ) belirtilen personel bakımından işverenin aile hekimi değil Sağlık Bakanlığı olduğuna karar vermiştir. Yüksek Mahkeme gerekçesinde bu hususta şu ifadeler yer vermiştir:

“Ticari ve mesleki faaliyette bulunmanın amacı bu yolla gelir elde etmektir. Bu bir serbest faaliyet olarak kabul edilir ve bağımsız işyeri ve işveren olmada bir kriter olarak kabul edilir. Bir gelir elde etme amacını taşımadan yapılan faaliyetin ticari veya mesleki olduğu söylenemez. Aile hekimleri, çalışılmaları sırasında sağlık hizmeti verdikleri kişilerden hiçbir şekilde ücret alamazlar. O nedenle aile hekimlerinin işveren, aile hekimliğinin Vergi Usul Kanunu ve Gelir Vergisi Kanunu yönünden ayrı bir işyeri olmadıkları açıktır.

İş hukuku ve 4857 sayılı İş Kanunu yönünden değerlendirmede ise; ilgili hükümler değerlendirildiğinde bu işyerinde çalışan aile sağlık elemanları, sevk ve idare yönünden aile hekimlerine bağlı olmakla birlikte çalışma koşullarının Bakanlık tarafından belirlendiği, ücretlerini aile hekimlerinden değil, aile hekimi gibi sağlık müdürlerinin onayı ile devletten aldıkları, bu anlamda aile hekiminin işveren vekili konumunda kaldığı, işverenin Bakanlık olduğu kabul edilmelidir.”

Yargıtay: Hastane ile iş akdini haksız fesheden doktor tazminat ödemeli

Bu gerekçe karşısında aile sağlığı merkezlerinde çalışan sekreter, temizlikçi, güvenlikçi gibi personel yönünden iade davası açabilmek için gerekli 30 işçinin istihdam edilmesi şartı oluşmaktadır. Zira işverenin Sağlık Bakanlığı olduğu kabul edildiğinde, aynı iş kolunda birden fazla işyerinde (aile sağlığı merkezinde) çalışan işçi sayısı otuzun çok üzerindedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin değerlendirmesi de bu yöndedir.

Ancak ihtilafın bu şekilde çözümlenmesi halinde, işe iade davasını kaybeden işveren Sağlık Bakanlığı, işveren vekili olarak aile hekimine rücu davası açabilecektir. Kuşkusuz bu durum aile sağlığı merkezlerinde çalışan personel ile aile hekimlerini karşı karşıya getirecek ve çalışma ortamında huzursuzluğa sebebiyet verecektir. Sağlık Bakanlığının, elbette çalışanların haklarını da gözeterek, bir kamu işyeri olan aile sağlığı merkezlerinde yaşanması muhtemel bu türden sorunların önünü alacak bir yasal düzenleme çalışması yapması gerekmektedir.
İletişim için: bilgi@erkingocmen.av.tr

click-iconAv. Erkin Göçmen’i Twitter’da takip etmek için tıklayın >

. Av. Erkin Göçmen’i Facebook’ta takip etmek için tıklayın >

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

1 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Ahmet Hüsrev
Ahmet Hüsrev
5 yıl önce

Sanırım yanlış bir durumu yanlış bir kararla ilişkilendirmişsiniz. Kararda aile sağlık elemanlarından bahsediyor ki bunlar mevzuatta tanımlanmış ebe, hemşire, sağlık görevlisi vb.dir. Oysa siz çay, temizlik, güvenlik vb personelden bahsediyorsunuz. Bu tip idari personel aile sağlık elemanları kapsamında yer almaz. Evet Aile hekimliklerinde çalışan ebe hemşire vb personel Sağlık Bakanlığı… Devamını oku »

Araç çubuğuna atla