Bu kısa makalede yazdıklarımın teknik bir eleştiri olmaktan çok bir durum tespiti olarak kabul görmesini isterim. Çünkü Sağlık Müdürlüğünün önünde grevin ilk günü toplanan kızgın Aile Hekimleri ve grevin ülke çapındaki boyutları her şeyi ortaya koymaktadır. Önemli olan, ülkemizin menfaatleri gözetilerek, kırıp dökmeden herkesin fark edemediği bazı hassas durumları da ilave ederek doğru ve iyi niyetli tespitlerde bulunmaktır.
Zira olay hakkında hemen her kes kendince yorumlarda bulunuyor ve konu sürekli yeni spekülasyonlara zemin hazırlıyor. Bunlar bir süre sonra provakasyonlara, algı yanılmalarına, çirkin söylemlere, yıkıcı/yıpratıcı eleştirilere neden olma potansiyeli taşıyorlar. İçinden geçtiğimiz hassas süreçler de göz önünde bulundurulduğunda yazan çizenler başta olmak kaydıyla hemen herkesin daha dikkatli olması gerekiyor.
Aile Hekimliği sistemi, sağlık personelinin özverili çalışmalarıyla kurulduğu ilk zamanlardan bugüne kadar ülkemizde başarı ile uygulanıyor. Bu başarı sadece ülkemizde değil dünyada pek çok ülke tarafından da hayranlıkla izleniyor. Hastaların memnuniyet oranları sağ olsunlar fevkalade yüksek düzeyde. Bunu bize geldiklerinde kurumlarımızda hocam sizlere anketlerde hep en yüksek puanları verdik sizleri soran bakanlık yetkililerine çok memnunuz dedik diye ifade ediyorlar.
Hal böyle iken diğer yandan bakanlığın epeyce uzun zamandır aile hekimlerinden yapmalarını istedikleri HYP konusunda bir türlü ilerleme sağlanamadı. Zira bu istenilen durum kronik hastalıklarla ilgili bir takip programı olup yapılması oldukça uzun süren bir uygulamadır. Özellikle yoğun ve merkezi yerlerde bulunan aile sağlığı merkezlerinde bunun yapılmasının zaman yetersizliği nedeniyle oldukça sancılı olacağı görülüyor.
Bunun için yeni yönetmeliğe göre aile hekimlerinin hasta sayıları azaltılmak suretiyle bu işleme başlamaları talep ediliyor. Bu istek son derece makul ve mantıklı bir istek olup misafir hastalara bakılmadan ve randevu almamış hastalarla ilgilenmeyi bırakarak, şikayetlere neden olacak hastaların uzun dakikalar boyunca poliklinik önlerinde beklemelerine aldırılmadan HYP yapılmaya elbette başlanacak. Ama aile hekimleri için yayınlanan yönetmelik sadece bununla sınırlı değil.
Yayınlanan yönetmelikte aile hekimlerine il ortalamalarının üzerinde ağrı kesici ve mide koruyucu ilaçları yazmaları durumunda performans puanlarının azaltılarak maaşlarının düşürüleceği ifade edilmektedir. Doğrudur ülkemizde ağrı kesici ve mide ilaçlarının kullanımı hakikaten fazladır. Fakat bunu düzeltme çabalarının doktorların reçeteleri üzerinden yapılması yanlıştır. Bunun için rapor şartı, ilaç sınırlama düzenlemesi gibi farklı yollar bulunmalıdır.
Çünkü hekimler bu durumu yani hastaların talepte bulundukları ağrı kesici ve mide ilaçlarını yazmama nedenlerini açıklamakta olağan üstü zorlukla karşılaşmaktadırlar. Üstelik bu sıkıntılı durumu fırsat bilen bazı kötü niyetli kişilere sağlık sistemi üzerinden olumsuz propaganda yapmak için fırsat vermektedir. Öyle ki hiçbir hekimin onaylamayacağı, sağlık kuruluşlarına müracaat edenlere/özellikle yaşlılara en doğal haklarından yararlanma özgürlüklerinin artık bittiği algısı yaşatılmış olunmaktadır.
Özellikle yaşlı hastaların seçim öncesi emekli maaşlarına istedikleri artışın yapılmaması sonrasında yerel belediye seçimlerinde sandığa gitmeyerek tepkilerini gösterdikleri herkes tarafından bilinmektedir. Şimdi zaten içlerinde öfke ve memnuniyetsizlik dolu olan bu emekli vatandaşlarımıza ihtiyaçları olan ilaçların yazılmaması yaşlıların hükümete olan olumsuz tavırlarını fena halde arttırmaktadır. Bunu her hekim ve eczacı rahatlıkla gözlemleyebilmektedir.
Duyuyoruz ki eczanelere giden ve ilaçlarının yazılmadığını gören hasta ve yakınları fevkalade şiddetli tepkiler göstermektedirler. Bu tepkilerin nasıl ortaya çıktığı bakanlık yetkilileri tarafından sayın eczacılarımızdan rahatlıkla öğrenilebilir. Onlar da vatandaşlarımızın ilaç alırlarken tepkilerini sadece hükümete değil aynı zamanda kendilerine de yansıttıklarına tanık olduklarını açıkça ifade edeceklerdir.
Özellikle aile hekimlerine bağlı hastaların hastanelere gitmeleriyle birlikte aile hekimlerinin hizmet puanlarının düşürülmesi ve maaşlarında azaltmaya gidilmesi durumu dünya üzerinde herhalde en garip yönetmelik maddesi olarak tarihe geçecektir. Aile hekimleri bu insanların hastaneye gitmelerinden nasıl sorumlu tutulabilirler? Bundan dolayı maaşlarında nasıl bir kesintiye gitme durumunu kabul edebilirler? Bu kararla müthiş bir tepkiye neden olunabileceği nasıl tahmin edilemez?
TUS’ta Yapılacak Reformlar: Hizmet puanı gelmeli, Asistanlıkta 16 saat çalışma
Bu kişilerin hastanelere gitmeleriyle hekimlerinin maaş performansları nasıl ilişkilendirilebilir? Aile hekimi ve yardımcı sağlık personellerinin kendilerine bağlı hastaların davranışlarından sorumlu tutulmaları mümkün değildir. Vatandaşların hastaneye gitmeleriyle sağlık personelinin performanslarının azaltılması ilerleyen zamanlarda açılacak mahkemeler tarafından kesinlikle geri çevrilecektir.
Yol yakınken bu isteklerden ve maaş bordrosunun hesaplanacağı istatistiksel hesaplama formülünden vazgeçilmesi yerinde bir karar olacaktır. Bu yönetmelik sahadan alınan/alınması gereken geri bildirimlerden yeteri kadar faydalanılmadığını göstermektedir. Sadece paraya endeksli görünme özelliği taşıyan bu yönetmelik hekimlerin ve yardımcı sağlık personellerinin onur ve gururunu fazlasıyla rahatsız etmiştir.
Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının içinde elbette yanlış davranışlarda bulunanlar ya da verilen görevleri yapmayanlar vardır. Onlara isimlerine yönelik iç disiplin yazılarıyla mukabelede bulunulmalı, gerekli uyarılardan sonra kendi hatalarını düzeltmeyenlere bireysel olarak çeşitli cezalar ya da yaptırımlar uygulanmalıdır. Onların eksikliklerinin oldukça geniş ve düzgün çalışan sağlık camiasına yüklenmesi çok yanlıştır.
Bu yönetmeliğin yayınlanma zamanı da oldukça dikkat çekicidir. Ülkemizde görevden almalar ve kayyum atamalarının meydana geldiği, siyasi gerginliklerin arttığı bir dönemde kabul edilerek yürürlüğe sokulması sanki yangına körükle gitmeyi çağrıştırmaktadır. Bilinmelidir ki bu süreç ortaya çıkardığı tepkiyi fevkalade şiddetli hale dönüştürmüştür. Maksadı kötü olanlara da iyi bir koz vermiştir. Hatadan dönülmesi elbette bir yetkinlik göstergesidir. Ve Bakanlığımız buna fazlasıyla muktedirdir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?