Deride yaygın döküntü, kaşıntı, kızarıklık; dilde ve dudaklarda şişlik, nefes almada zorluk, bulantı, kusma ve kan basıncında ani düşme ile kendini gösteren anafilaksi durumunda hastanın hemen sağlık kuruluşuna götürülmesinin hayati önem taşıdığına dikkati çeken Prof. Dr. Güler, bunun alerjik reaksiyonların en ağırı, en hızlı gelişeni ve en dramatik sonuçlar doğurabilen hali olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Güler, ilaç ve gıdaların anafilaksiye en sık yol açan ajanlar olduğunun altını çizerek, “İlaçlardan da en sık ağrı kesicilerin ve antibiyotiklerin anafilaksiye sebep olduğu bilinmektedir. Bunlar dışında önemli bir anafilaksi nedeni de arı ve diğer böcek sokmalarıdır” dedi.
Anafilaksi durumunda hemen tanı konularak tedavinin yapılması gerektiğini, aksi takdirde ölüm riskinin çok yüksek olduğunu dile getiren Prof. Dr. Güler, şu bilgileri verdi: “Eğer klinik olarak tanınması gecikirse ve gerekli dikkat gösterilmezse kalp-damar veya solunum sistemi yetmezliğinden ölüm gerçekleşebilir. Doktorların çoğu, meslek hayatlarının bir noktasında bu en korkutucu tıbbi acil durum ile karşılaşırlar.”
Anafilaksi sıklığının gittikçe arttığını kaydeden Prof. Dr. Güler, “Yanlış tanılar, yetersiz bildirimler ve yanlış klinik kodlamalar nedeni ile değişik toplumlarda farklı sonuç elde edilmektedir. Elimizde bulunan bilgilere baktığımızda ömür boyu görülme hızı yüzde 0,5 ile 3 arasındadır. Sıklık artışının nedenleri bilinmemektedir. Küçük çocuklarda, özellikle besinlere bağlı anafilaksinin beklenenden çok fazla artmakta olduğu görülmüştür.
Bu arada maalesef ölümcül anafilaksi vakalarının da artmakta olduğuna inanılmaktadır. Çocuklarda en sık neden genellikle besinler iken, erişkinlerde daha çok ilaçlar sorumlu olmaktadır. Hangi gıdanın en sık anafilaksi nedeni olduğu daha çok bölgeye göre değişmektedir, tüketilen gıdalar farklı olabilmektedir. Böcek ısırıkları içinde ülkemizdeki en önemli etkenler bal arıları ve eşek arılarıdır. Böcek ısırıkları ile gelişen sistemik alerjik reaksiyonların sıklığı çocuklarda yüzde 1 civarındadır ve bu tip anafilaksiler çok erken başlangıç gösterirler” diye konuştuç
Gıda (besin) alerjisi ile bağlantılı semptomlar ve tanı yöntemleri
Çiftlik hayatının alerjiden koruduğunu, bunun çok sayıda yapılan araştırmalar sonucu edinilmiş bir bilgi olduğunu belirten, Prof. Dr. Güler, büyükbaş hayvanların bulunduğu çiftliklerde yaşayan çocukların astım alerjiden korunduğunu geçirdiklerini söyledi. Küçük çocuklarda, özellikle besinlere bağlı anafilaksinin beklenenden çok fazla arttığını dile getiren Prof. Dr. Güler, bunun nedeninin her ne kadar çeşitlilik gösterse de, sıklığının yaşa göre değiştiğini belirtti.
Büyükbaş hayvanların bulunduğu çiftliklerde yaşayan çocukların astım ve alerjiden korunduğunu belirten Prof. Dr. Güler, sözlerine şöyle devam etti: “Çiftlik hayatı alerjiden koruyor. Bu çok sayıda yapılan araştırmalar sonucu edinilmiş bir bilgidir. Bütün araştırmalar da çiftliklerin koruyucu etkisinden bahsediliyor. Hiçbir araştırma hayır korumuyor dememiştir. Ama bu çiftliklerde büyükbaş hayvan yoksa koruyucu etki yok.
Çocuklarda gıda alerjisi ve aşırı duyarlılık: Belirtileri ve tedavisi
Büyükbaş hayvanların olduğu çiftliklerde onların dışkılarında çıkan o mikroplar çocukların vücutlarına adeta bir antrenman verir ve o zayıf mikroplar insanı hasta edici mikrop değildir ama milyonlarca mikrobun içinde vücut savaşmayı öğrenir ve bağışıklık sistemi alerji yerine doğal ortamla savaşacak bir statü geliştirir ve gelecekteki astımlar alerjiler çiftliklerde büyüyen çocuklarda çok daha az buna gayret etmemiz lazım. Çocuklarımızın yaz tatillerinde ayakları toprağa basacak çiftlik hayvanlarının olduğu yerlere götürülecek.Kaybetmekte olduğumuz bazı şeyleri yeniden kazanmaya gayret edeceğiz. Demek ki köy hayatı bir ümit ışığı olabilir.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?