Halk arasında ‘ağız kuruluğu’ deyince akla ilk gelen hastalık diyabet, yani şeker hastalığıdır. Ayrıca antidepresanlar başta olmak üzere birçok ilaç da ağız kuruluğu yapar. Ancak, tükürük bezlerindeki iltihaplanmaya bağlı olarak oluşan çok önemli başka bir hastalık daha ağız kuruluğunun sebebi olabilir. Tükürük bezi dışında gözyaşı bezlerini de tutan bu hastalık, “Sjögren Sendromu” olarak bilinir. Hastaların ana yakınması çok su içme ve ağızda kuruma ve gözlerde kum varmış gibi hissedilen kuruluk ve batmadır.
Bu hastalıkta, bilemediğimiz nedenlerden dolayı dış salgı bezlerine bağışıklık sistemi tarafından oluşturulan bir iltihaplanma söz konusudur. Bu iltihaplanma sonucunda başta tükürük ve gözyaşı bezleri olmak üzere birçok dış salgı bezinde zaman içinde fonksiyon kaybı gelişir. Bu hastalık, tek başına olabildiği gibi başta romatoid artrit ve Sistemik Lupus (SLE) olmak üzere diğer otoimmün hastalıklara eşlik edebilir.
Bu hastalarda hedef öncelikle dış salgı bezleridir. Tükürük bezleri, gözyaşı bezleri, ter bezleri, genital organlardaki dış salgı bezleri, pankreasın dış salgı bölümü gibi yerlerde gelişen iltihap sonucu oradaki bezlerin görevlerinde aksamalar başlar.
Öncelikle hastada tükürük bezinde ve gözyaşı bezlerinde oluşan yetersizlik nedeni ile tükürük salgısı ve gözyaşı salgısında azalma ve bunun sonucunda ağız kuruluğu; gözlerde batma-kuruluk hissi oluşur. Parotis denilen kulakların önünde yer alan büyük tükürük bezlerinde aralıklı şişme ve ağrı oluşur. Bu dönemde hekim hastanın hikayesini iyi dinlemez ise bu durumu kabakulak hastalığı ile karıştırılır. Kabakulak genelde çocukluk çağında geçirilen bir virüs hastalığıdır. Eğer erişkin birinde kulakların önünde tekrarlayan kabakulak benzeri şişlikler olursa Sjögren Sendromu akla gelmelidir.
Sjögren Sendromu seyrinde eklemlerde ağrı şişme; deride çeşitli döküntüler, akciğer tutulumu, böbrekte taş oluşumu ve böbrekte kireçlenme (Nefrokalsinozis) gibi ek sorunlar gelişebilir. Ayrıca kemik iliğini etkileyerek kan hücrelerinde düşmeye (anemi, lökopeni ve trombositopeniye) de yol açabilir. Ağız kuruluğu nedeni ile dişlerde erken ve tekrarlayan çürümeleri olabilir. Göz kuruması nedeni ile yıllar içinde sklera denilen gözün ön tabakasında aşınmalar olabilir. Sinir uçlarını etkileyerek nöropati yapabilir.Gebelik olursa bazı olgularda anne karnındaki bebekte kalp sorunlarına yol açarak bebek ölümlerine neden olabilir. Bu nedenle Sjögren Sendromu olan hastalara özel takipler gereklidir.
Bu hastalık bir kanser değildir. Ancak, bu hastalığın seyrinde B lenfosit olarak bilinen bazı kan hücrelerinden köken alan lenf kanserine yatkınlık artmıştır. O nedenle Sjögren Sendromu sorunu yaşayanların periyodik olarak kanser taramalarını yaptırmaları ve takibini yaptırmaları gerekir.
Öncelikle doğru bir anamnez şarttır. Ağız kuruluğu olan her hasta bu açıdan sorgulanmalıdır. Göz kuruluğu yakınması baskın olmayabilir; mutlaka göz muayenesi de yapılmalıdır. Ayrıca bazı kan tetkiklerine başvurulur (RF, FANA anti SSA (Ro), Anti SSB (La), gibi). Gerekirse tükürük bezi biyopsisi yapılır. Bu biyopsi genellikle küçük bir cerrahi işlem ile alt dudaktan yapılır. Ayrıca ağız kuruluğunu daha objektif değerlendirmek için tükürük ölçümü ve göz kuruluğu için Schirmer testi yapılabilir. Beraberinde olabilecek diğer hastalıklar açısından da tetkik edilmelidir.
Dikkat adet gecikmesinin nedeni polikistik over sendromu olabilir
Bu hastalık vücuttan yok olmaz. Bazı ilaçlar ile hastalığın yol açtığı zararlar baskılanabilir. Hastanın bulunduğu ortamın kuru olmamasına, uzun süreli bilgisayar başında kalmamasına ve tozlu-dumanlı ortamlardan kaçınmasına dikkat edilir. Diş sağlığı için ağız hijyenine dikkat edilmelidir; aralıklı diş hekimi kontrolüne gitmelidir. Bol su içmelidir. Sulu yumuşak gıdaları tercih etmelidirler.
Yoğurt, mayonez ve soslarla gıdaları ıslatılıp yumuşatılabilir ve daha kolay yutulmaları sağlanabilir. Ayrıca kuru gıdalar yerine sıvı gıdalar tercih edilebilir. Turuncu, sarı, yeşil kırmızı renkli mevye ve sebzeler antioksidanlardan zengindir ve vücuttaki inflamasyonun baskılanmasına yardımcı olabilirler. Kanola yağı ve mısır yağı omega-6’dan zengin olduklarından inflamasyonu arttırabilir. Yine paketli tatlı ürünlerde sıklıkla kullanılan mısır şurubu, insülin salgısı aracılığı ile inflamasyonu arttırabilir.
Alkol ve kahve de ağız kuruluğunu arttırabilir. Tatlılar ve şekerler diş çürüklerini hızlandırabilir. İlaç olarak suni gözyaşı; sistemik etkileri için sıtma ilacı olarak bilinen hidroksiklorokin içeren ilaçlar ve duruma göre farklı ek ilaçlardan yararlanırız. Sonuç olarak ağız ve göz kuruluğu ciddiye almalı ve açıklayacak neden olmadığı durumlarda Sjögren Sendromu açısından da araştırılmasında yarar vardır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?