Geleneksel Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları ve Hekim Davranışı

Yazan Prof. Dr. Sefer Aycan
Kategori: Hukuk / Mevzuat, Sağlık Gündemi, Üye Yazıları Print

Günümüzde Sağlık Bakanlığı’nın çıkardığı yönetmelikteki adı ile “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları” olarak tanımlanan  birtakım uygulamalar ile bunu uygulayan hekim ve hekim dışı kişilerin sayısı hızla artmaktadır. Bu uygulamalar özellikle Sağlık Bakanlığı’nın 2014 de yayınladığı yönetmelikten sonra Sağlık Bakanlığı bünyesindeki hastanelerin içine de girdi ve  özel hastanelerde, sağlık kuruluşlarında ve muayenehanelerde de yaygın şekilde uygulanır hale geldi. Bu uygulamaların bazılarını bazı hekimler kendi muayenehanelerinde, merkezlerinde örtülü yapar iken, şimdi muayenehanelerde, özel merkezlerde veya hastanelerde açıktan yapılır hale geldi. Hatta bu uygulamalar moda bir akım haline geldi. Bir çok hekim bu furyanın içinde olmak için pozisyon aldı, kurslara ilgi patladı. Vatandaşta yapılan sınırsız reklamların etkisiyle bu uygulamalı yakından takip eder oldu ve vatandaşında gündemine oturdu. Bu ortamda hekim olmayan bazı kişiler de bunu  fırsata dönüştürdü ve açıktan bu işlemlerin bazılarını yapar hale geldiler.

Hekim olmayan kişilerin insan sağlığı ile ilgili yaptığı girişimler ve uygulamalar bilindiği gibi  net bir şekilde suçtur. Bu konuda vatandaşımızın elbette uyanık olması gerekir. Ama, Sağlık Bakanlığı da kamu sağlığı açısından olay taraf olmalıdır. Benim dışımda diyerek bu olayı görmezden gelemez, kafasını kuma gömemez. Cumhuriyet  Savcılıkları da bu tür kişiler hakkında Kamu davası açması gerekir. Tarım Bakanlığı’ndan ruhsatlı (ek gıda yalanlarına sığınmış) bir takım formüller köşe başlarında açıktan satılmaktadır. Elbette bunların ruhsat aşamalarında ve  piyasa aşamalarında analiz edilmesi, denetlenmesi ve izlenmesi gerekir. Bir de hiçbir şekilde ruhsatlı olmayan bir takım formüller veya uygulamalar çığ gibi yayılmış durumdadır. Bunların hiçbirisinin hekimlikle ilişkisi yoktur. Hiçbir hekimin de bu tür uygulamalara insanımızı alet etmeyeceğini ve kendilerinin de bu tür uygulamaları yapmayacağını umuyorum.

Sağlıkta yeni oyun: Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği!

Benim esas gündem konum ise Sağlık Bakanlığı’nın çıkardığı yönetmelikle tanımış olduğu ve izin verdiği 15 uygulamadır. Elbette neden böyle  bir yönetmelik  çıkardığı tartışmalıdır. Sağlık Bakanlığı bu yönetmelikle;” bu uygulamaları disipline etmek, kontrol  altına almak istediğini” söylese de bence amaç gerçekleşmemiş ve konu aceleye gelmiştir. Bu tür uygulamalar çok tartışmalı iken geniş bir endikasyon tanımı yapılmıştır ve bu uygulamaların uygulama serbestliği artmış ve yaygınlaşmıştır. Bu uygulamaları yapacak kişilerin eğitimi, eğiticisi, sertifikası konuları olgunlaştırılmadan her şeye serbestlik getirilmiştir.

Üstelik Sağlık Bakanlığı hastanelerinde uygulamaya başlanması çığ gibi yaygınlaşmasına fırsat vermiştir. Kendi hastanelerini bile kontrol edemez iken, hastane dışındaki uygulamalarda  sınırsız bir serbestlik oluşmuştur. Yönetmelikle bu uygulamaları disipline etmek şöyle dursun, serbestlik, curcuna, keyfilik artmıştır. Kimin  ne yaptığı belirsizdir. Bu haliyle durum bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir.

Sağlık Bakanlığı en hafif ifadeyle gereksiz aceleci  davranmıştır.
Sağlık Bakanlığı “Geleneksel ve Tanımlayıcı Tıp Uygulamaları” adı altında bir takım uygulamalara izin vermekte  neden acele etmiştir? Bir diğer soruda bu uygulamaların sınırsız  reklamları yapılır iken neden müdahale edilmemektedir?

Bu Tanımlamaların Anlamı Nedir?

Sağlık Bakanlığının çıkardığı yönetmelikte bu uygulamalar iki kavramla ifade edilmektedir; Geleneksel Tıp, Tamamlayıcı Tıp kavramı.

  • Geleneksel Tıp: Halk arasında yapıla gelen  geleneksel uygulamaları ifade etmektedir. Daha doğru tanımlamayla bunlara; geleneksel halk uygulamaları denebilirdi. Fakat  bunlara  tıp uygulaması demek bana doğru gelmemektedir. Bu nedenle “Geleneksel Tıp” isimlendirmesini doğru bulmuyorum. Buradaki uygulamaların bir kısmı Türk geleneğindendir. Fakat, bir kısmı ise Türk milleti ile alakası olmayan uygulamalardır. O zaman bizim geleneğimizden olmayan uygulamalara neden geleneksel diyoruz ve sahip çıkıyoruz?
  • Tamamlayıcı Tıp: Kavramı ise daha iddialı bir tanımlamadır. Bunu kabul etmek ise bana hiç doğru gelmiyor. Bu kavramı kabullenmek Tıp Fakültesinde okutulan ve tüm hekimlerin uyguladığı uygulamaları eksik kabul etmek ve bunu tamamlamak için bu uygulamaların kullanıldığını kabul etme anlamına gelmektedir. Bu hem bunu uygulayanı  hem de izin vereni sıkıntıya sokacaktır. Bunlar tamamlayıcı bir uygulama ise tüm hastalara mutlaka uygulanması gereken bir durumdur fikri  ortaya çıkar. Bu uygulama yapılmadan tedavi tamamlanmamış olması gibi bir durum ortaya çıkar ve hekimi, sağlık kuruluşunu, Bakanlığı sorumlu hale getirir.
  • Alternatif tıp kavramı ise daha farklı anlamlar ifade etmektedir. Bir şeyin alternatifi  olmak; iki ayrı seçenek durumu ifade eder. Farklı bir yolu ifade eder. Neyse ki  Sağlık Bakanlığı bu kavramı kullanmamıştır.

İnsanlar Neden Geleneksel veya Tamamlayıcı Uygulamaları Kullanmaktadır

Yapılan araştırmalar göstermektedir bir çok farklı nedenle bu tür uygulamalar kullanılmaktadır. Bu nedenlerin içerisinde iki neden öne çıkmaktadır.

1) Tıbbı Tedaviye Ulaşamamak

Tıbbı Tedaviye fiziksel nedenlerle veya ekonomik nedenlerle ulaşamamak en önemli nedenlerden biri  olarak gözükmektedir. Fakat günümüz Türkiye’sinde   fiziksel  veya ekonomik  nedenlerden dolayı tedavi hizmeti alamamak çok yaygın bir durum değildir. Bu nedenle bu gerekçeyi   kabul etmek pek doğru olmayacaktır. Ulaşım imkanlarının arttığı günümüzde ve  genel sağlık sigortası var iken bir kişinin sağlık kuruluşuna ulaşamadığını söylemesi inandırıcı değildir. Hatta bu tür uygulamalar kişiler için  ek ve cepten sağlık harcamalarına neden olduğu için vatandaşın bu hizmetleri  kullanmaması, hekimin de önermemesi gerekir. Çünkü bunlar ek sağlık harcamasına, özellikle de cepten sağlık harcamasına neden olmaktadır. Birileri bundan para kazanırken vatandaşlar da sağlık adına cepten harcama yapmaktadır.

2) Tıbbı Tedaviden Sonuç Alamamak veya Çaresizlik

Bu hastalığından dolayı çaresizlik içerisindeki kişilerin  birilerinin önerisi  veya  kendi bulduğu bir uygulamayı tedavisi için denemesi durumudur. Kanser veya şikayetlerin arttığı kronik hastalık durumunda kişi çaresizlik içerisinde her şeyi denemektedir. Çaresizlik altında yapılan seçimler kişiseldir. Fakat bu seçimler kişinin sağlığına zarar verebilir. Bu durumdaki kişiler aynı anda bir çok şeyi denediği için ortaya çıkabilecek olumlu veya olumsuz durumun  sebebi de belirsizdir. Bu uygulamaları  önermek olumsuz olarak bakıldığında kişiyi aldatmak, umut ticareti yapmak, ek kazanç elde etmekte olarak ta görülebilir. Bunu bir hekimin iyi niyetli olarak önermesi için ise; uygulamaların bilimsel olması ve yöntemi her yönüyle bilmesi gerekir.

Bunların dışında  veya bunlara benzer başka nedenlerle kişiler bu tür uygulamaları denemektedir. Hekimlerin bir kısmı da bu uygulamalara inandığı veya başka nedenlerle hastalarına bu uygulamaları önermekte ve uygulamaktadır.

Uygulamaların Bilimselliği

Bu uygulamaların bilimselliği ile ilgili kanıtlar yetersizdir. Bazı yayınlarda bu uygulamalar ile ilgili makaleler vardır. Bunların çoğu özellikle geleneksel veya tamamlayıcı tıp dergilerindendir ve çoğu derlemedir. Bilimsel olarak dizayn edilmiş kontrollü müdahale çalışmaları şeklinde araştırmalar yapılmalıdır. Tek başına olgu sunumu şeklinde değil de, geniş çaplı kontrollü müdahale çalışması yapılması gerektiği ortadadır.

‘Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Yönetmeliği’

Bir maddenin ilaç olarak kabul edilmesi için; onun kökeni değil, geçirdiği aşamalar önemlidir. Bir maddenin Laboratuvar çalışmalarından, hayvan deneylerinden sonra klinik çalışmalardan (Faz çalışmalarından) geçmeden ilaç olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Faz çalışmalarının hepsi randomize gruplara  ayrılmış kontrollü müdahale çalışmalarıdır. Herhangi uygulamanın da insanda uygulanması için; önce hayvan deneyleri, sonra randomize kontrollü bilimsel çalışmalarla etkin olduğunu gösteren kanıtlara ihtiyaç vardır.

Bu Durumda Hekim Ne Yapsın

Unutmamalıyız ki  her hastaya bilimsel kanıta dayalı en iyi tedavi uygulanmalıdır. Her hastanın buna hakkı vardır. Bu nedenle Hekim hastasına vereceği  ilacın veya yapacağı uygulamanın  etkinliğini ve güvenliğini iyi bilmelidir. Bilmediği şeyleri kullanmamalı veya hastasına önermemelidir.

Bu uygulamalar için bilimsel kanıtlara bakılmalıdır ve bilimsel olmayan uygulamalar asla uygulanmamalıdır. Hekim daima kanıta dayalı kararlar vermeli ve uygulamalar yapmalıdır. Hekimler hastalarını iyi bilmediği konularda  yönlendirmemelidir. Eğer bu  geleneksel veya tamamlayıcı uygulamaları uygulayacak veya önerecek ise; risklerini de, komplikasyonlarını da hastalarına anlatmalıdır. Bu uygulamaların bir uzmanlık alanı olmadığı, sertifikalı eğitime dayanan bir uygulama olduğunu da hastalara anlatılmalıdır.

Bu uygulamalar kullanıldığında kişileri ceplerinden para harcadığı  için; yapılan harcamaların gerekliliği ve hasta yararı mutlaka göz önüne alınmalıdır. Kişilerin çaresizliği veya umudu sömürülmemeli, kişiler aldatılmamalı ve gereksiz harcama yaptırılmamalıdır. İşte tüm bu gerçeklerden sonra  Hekim; bu uygulamalarla  ilgili olarak kanıta dayalı tıp bilgisine ve vicdanına göre hareket etmelidir. Bilgisi yoksa bilmediğini söylemelidir. Bu uygulamaları yapacak ise; öncelikle ilkemizin zarar vermemek olduğunu akala getirip, zarar vermediğinden emin olduktan sonra, bu uygulamaların ne kadar  yarar vereceğini de dikkate almalıdır.
Prof. Dr. Sefer Aycan
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
saycan@gazi.edu.tr
Twitter’dan takip için

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla