Kanser, insanlığı tehdit eden en büyük sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Dolayısıyla da çözüm bulmak için bilim insanlarının çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Son yıllarda geliştirilen immüno-onkoloji ilaçları, kanserin çaresini bulma yolundaki çabaların en somut meyvesi oldu. ABD’li ilaç devi Bristol-Myers Squibb (BMS), geliştirdiği immüno-onkoloji ilaçları ile son yıllarda kanser tedavisinde umut veren ürünler sağlıyor. BMS Türkiye’nin yaklaşık 5 ay önce atanan yeni Genel Müdürü Ece Kaşıkçı ile şirketin yeni ürünleri, Türkiye’deki durumu ve hedefleri hakkında konuştuk.
Parasal büyüklüğü 22.1 milyar TL olan, potansiyeli çok yüksek bir pazardan bahsediyoruz. Nüfusun yaşlanması ve artan kronik hastalıklar ilaç sektörünün hızla büyümesine neden oluyor. Türkiye, üretim standartları, teknolojisi ve kurulu kapasitesi açısından gelişmiş bir ilaç endüstrisine sahip. Ayrıca ilaca erişimi kolaylaştıran sağlık politikalarında ve regülasyonlarda yaşanan gelişmelerle birlikte, 2020 yılında dünya genelinde 14’üncü büyük pazar haline gelmesi öngörülüyor. Biz de BMS olarak, hastalara ulaştırmaya çalıştığımız ilaçlarımızı pazara vermek konusunda bazı sıkıntılar yaşıyoruz.
Japon ilaç devi Takeda’nın Türkiye’ye güveni tam; büyümesini sürdürecek
Bunlar sadece bizim firma olarak yaşadığımız sıkıntılar değil, birçok firma da benzer sıkıntıları yaşıyor. Ancak sorunlarla birlikte olumlu yönleri de vurgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de sağlık hizmetlerine % 100’e yakın düzeyde sosyal güvence sağlanıyor. Bu kapsama oranı, diğer ülkelerde görmenin pek mümkün olmadığı, çok olumlu ve önemli bir özellik. 80 milyona yaklaşan ülke nüfusumuzu da dikkate aldığımızda, doğal olarak, sağlanan bu güvencenin devlet bütçesi üzerinde ciddi bir etkisi oluyor. OTC yasasının çıkarılmamış olması ve bilinçsiz ilaç kullanımı gibi faktörler de devletin sağlık bütçesindeki ilaç harcamalarıyla ilgili yükü artırıyor.
İnsan sağlığına zarar veren ve ülke ekonomisi için önemli bir kayıp oluşturan etmenlerden biri de bilinçsiz ve gereksiz ilaç kullanımıdır. Bu konularda iyileştirici adımların atılması ve gerekli tedbirlerin alınmasıyla, bütçe konusunda bazı iyileştirmeler yapılabilir. Biz de ilaçlarımızı, devlete destek olmak açısından elimizden geleni yaparak, en az maliyetle hastalara ulaştırmaya çalışıyoruz.
Ben 1998 yılında ilk defa ilaç sektörü ile tanıştım ve çok uluslu yabancı bir firmada çalışmaya başladım. İlaç sektöründe, fiyat, ruhsat ve pazara erişimle ilgili regülasyonların çok farklı olduğu, kâr marjlarının çok yüksek olduğu bir dönemdi. Sektör ve sağlık hizmetlerine erişimde, son 15 yılda büyük değişimler yaşandı. Bu dönemde hızla değişen ekonomik koşullar, yeni yasa ve düzenlemelerin birbiri ardına yürürlüğe girmesi sektördeki tüm paydaşları etkileyip, değişime zorladı.
Dolayısıyla bu paydaşlardan en önemlilerinden biri olan endüstri de buna kendini adapte ederek, değişime ayak uydurdu. Türkiye ileriye dönük ilk 15 pazar arasında görülüyor şu anda ve pazar çift haneli büyümeye devam edecektir. Pazarı daraltan en önemli etken kur ve kura bağlı fiyat politikasıdır.
Yaklaşık 20 seneyi aşkın süredir Türkiye pazarındayız. Öncesinde enfeksiyon, merkezi sinir sistemi, kardiyovasküler, diyabet gibi çok daha farklı alanlarda ürünlere sahip olmamıza karşın, bu ürünlerimizin önemli bir kısmını devrederek spesifik hastalık alanlarına odaklanmış durumdayız. Bu alanlar, öncelikle immüno-onkoloji, hematoloji, viroloji ve immünoloji. BMS global olarak da çok ciddi bir değişimden geçiyor.
Dr. Ümit Dereli: Dünyayla rekabet etmek istiyorsak ilaçta bilgi üretmeliyiz
Son 3-4 senedir gerçekleştirdiği bu gelişimle birlikte immüno-onkolojiye adını veren, İlk kez bu kavramı geliştiren ve bu alandaki ilk ürünleri kullanıma sunan firma olarak immüno-onkoloji alanında lider oldu. Bu operasyonlar, hedeflediğimiz noktaya ulaşmamız için bilinçli olarak yapılmış, doğru tercihlerdi.
Dünyada, hem Amerika hem de Avrupa’da, immüno-onkoloji alanında ilk kombinasyon onayını alan firma yine BMS oldu. Halen araştırmaları süren çok sayıda farklı etki mekanizmasında da ürünümüz bulunuyor ve bunlar 33 tümör tipinde deneniyor. Dolayısıyla ağırlık verdiğimiz alan immüno-onkoloji ile başlayan inovatif alanlar. Sadece immüno-onkolojide değil, diğer nadir hastalıklar ve genetik kökenli hastalıklarda da yatırımımız bulunuyor. BMS, bu özellikleri ile 2016 yılında da dünyada en yenilikçi 50 firma arasına girdi. Son 7 senede, 12 yeni ilaç BMS tarafından patentlendirildi.
Bugüne kadar hedefe yönelik tedaviler de dahil hiçbir tedavide, immüno-onkoloji ile sağlanan sağkalım eğrisi yakalanamadı. Bu tedavi yaklaşımı ile 3. yıl itibarıyla yaşayan hastaların, 10. yıla kadar bu yaşam eğrilerini devam ettirmeleri söz konusu olabilmektedir.
2 senedir aktif olarak uluslarlarası düzeyde, çok merkezli Faz II ve Faz III klinik çalışmalar yapıyoruz. Melanom, böbrek, akciğer, baş-boyun ve mesane kanserinde olmak üzere 13 klinik çalışmamız mevcuttur ve çalışmalarda yer alan hastaneler başlıca İstanbul, Adana, Ankara, Diyarbakır gibi çeşitli şehirlerde bulunuyor.
2015 yılında BMS satış bütçesinin % 42’den fazlasını Ar-Ge yatırımlarına ayırdı. 2016 yılında BMS global olarak toplam satış bütçesinin % 25’ten fazlasını Ar-Ge yatırımlarına ayırarak, ilaç endüstrisinde ilk on firma arasına girdi. Dünya ilaç sektörü ortalaması % 17 civarında, yukarıdaki oranlar BMS’in yeni nesil katma değeri yüksek ilaçlar olarak tanımlanan biyoteknolojik ve karşılanmamış ihtiyaca yönelik ilaçlara ne derece önem verdiğinin, önceliklendirdiğinin net bir ifadesidir. Ar-Ge bölümlerimizde Opdivo için 33 tümör tipinde, 55 endikasyonda çalışmalarımız devam ediyor.
Türkiye’de şu an için üretim yapmıyoruz, ürünlerimizin tamamı yurtdışında üretilip, bitmiş ürün olarak pazara veriliyor. Yaşlanan nüfus, iş modellerinin değişimi, sağlığa erişimin artması ve teknolojik gelişmeler sağlık sektöründe büyümeyi tetikliyor. Sağlık endüstrisinde yerelleşme de bu büyümeyi destekleyen unsurlardan bir tanesi. Projede ilk iki faz tamamlandı. Mevcut kapasite kullanımının, istihdamın artması ve yeni yatırımların yönünün Türkiye’ye çevrilmesini sağlamak amacıyla başlatılan yerelleşme kapsamında, şu ana kadar sektörün de katkısıyla 2 milyar TL’nin üzerinde üretim Türkiye’ye kaydırıldı. Hedef, Türkiye’nin Avrupa ve yakın coğrafyanın ilaç üretim üssü haline gelmesi.
BMS, spesifik alanlarda çalışan 80 ülkede faaliyet gösteren çok uluslu bir ilaç şirketi. Öncelikli olarak spesifik hastalıklarda, ciddi hastalıklarla mücadelede umut olan yenilikçi ilaçları keşfedip, geliştirip hastalarına sunma misyonuna odaklanmış global bir biyofarma firmasıyız. Çalışmalarımızı; kardiyovasküler, immünoloji, immüno-onkoloji, onkoloji, viroloji, kistik fibroz gibi alanlarda yoğunlaştırıyoruz.
Roche İlaç, klinik araştırmalar için her yıl Türkiye’ye 30 milyon TL yatırım yapıyor
BMS’nin Türkiye’de 20 yılı aşan bir geçmişi var. Türkiye’deki portföyümüze baktığımızda ise ağırlıklı onkoloji olmak üzere hematoloji, immünoloji ve viroloji gibi hastalık alanlarında yer almakla birlikte, aynı zamanda karşılanmamış medikal ihtiyaç olan diğer alanlarda da çalışıyoruz. Globalde ise şu an immüno-onkoloji en önemli alanımız diyebilirim. Bunun dışında genetik hastalıklar ve nadir görülen hastalıklarda da çalışmalarımız sürüyor.
Hastayı odağımıza koyduğumuz, nadir hastalıklarda ve immüno-onkolojide öncü olmayı hedeflediğimiz bir yol çizdik. Hastalara ilaca erken erişim programları sunmaya çalışıyoruz. Sağkalımı uzatan immuno-onkoloji ilaçlarımızın ruhsatlandırma aşamasında Türk hastalarının da dünyadaki en gelişmiş tedavi seçeneklerinden mahrum kalmaması adına, Sağlık Bakanlığımızın da onayı ile 1100’den fazla hastaya erken erişim programları sayesinde ilaca erişim sağladık. Erken erişim programımız 2016 sonunda kapanmasına rağmen, şu anda ilacı aktif kullanmaya devam eden 300’e yakın hasta var.
BMS olarak vizyonumuz, hem çalışanlarımız hem de hastalarımız için firma olarak en iyisi olmak. Bunu başarabilmek için de hem yönetimsel hem finansal hem de operasyonel olarak uzun vadeli bir değişimden geçiyoruz. Kaynaklarımızı en etkili şekilde kullanabilmek de bu değişimin vazgeçilmez bir parçası. En önemli kaynağımız çalışanlarımız. Çalışanlarımızın gelişimi son derece önem verdiğimiz ve üzerinde durduğumuz bir konu. Türkiye de toplam çalışan sayımız 70 kişi, ortalama çalışma süresi 10 yıl civarında olan, şirket kültürüne bağlı ve dinamik bir ekibimiz var.
Türkiye’de kanser tedavisinde kemoterapi hâlâ önemli bir yer tutuyor. Kemoterapi ile kanser hücresi öldürülmeye çalışılır ve büyümesi yavaşlatılır. Maliyeti ve uygulaması kolay bir tedavi olmakla beraber, sağlıklı hücreleri de etkileyebildiği için ağır yan etkileri vardır. Bu yan etkilerin üstesinden gelebilmek için hastalar başka ilaçlarda kullanmak zorunda kalabiliyorlar, hastaneye yatırılmaları gerekebiliyor.
İstanbul’u bölge üssü yapan Novo Nordisk, Türkiye’de üretim yapmayı hedefliyor
Kemoterapi bazı kanserlerde tek başına iyileştirici olabilmekle birlikte bazı durumlarda kanserli hücre kemoterapi ilacına direnç kazanıyor ya hemen ya da bir süre sonra hastalık tekrar belirgin hale gelebiliyor. Bugün dünyada bilim insanları “Kemoterapiyi nasıl daha etkin kullanırız” veya “İmmünoterapi tedavilerle nasıl birlikte kullanabiliriz” diye çalışıyorlar. İmmünoterapiler, hedefe yönelik tedavi sağlayan akıllı ilaçlar sayesinde, amaç, kanseri kronik bir hastalık haline dönüştürmek.
Onkolojik tedavilerde son birkaç yılda ön plana çıkan immünoterapi tedavisinde amaç, hastanın kendi savunma sistemlerinin yeniden aktive olmasını, dolayısıyla hastalıkla mücadele etmesini sağlamak. Dünyada kanser tedavisi üzerine sürdürülen çalışmaların çoğu kanser ilacı üreten ilaç firmaları tarafından finanse ediliyor. İlaç firmalarının tıbbi araştırmaları finanse etmeleri ve bilimsel araştırmalar yapmaya devam edebilmeleri için, yukarıda da bahsettiğmiz Ar-Ge yatırımlarına kaynak ayırmaları gerekiyor.
Amaç, hastaya en az yan etki yaratacak, en az zararı verecek, en maliyet etkin ilaçlar ile kanseri kronik bir hastalığa dönüştürmek ve hastanın yaşam kalitesini korumasını sağlamak. Biz BMS olarak, Türkiye’de hastaların en son geliştirilen ilaçlara ulaşabilmesi için, Sağlık Bakanlığı ve SGK ile işbirliği içinde, en maliyet etkin yöntemlerle, ilacımızı en kısa sürede pazara vermek için uğraşıyoruz.
Ortalama çalışma süresi 15 yıl
BMS Türkiye Genel Müdürü Ece Kaşıkçı, 3 yıldır çalıştığı BMS’te ortalama çalışma süresinin 10 yıla yakın olduğunu belirterek, “Çünkü bir aile gibiyiz. Sadece şirket olarak değil çalışanlar olarak da birçok sosyal sorumluluk projesinde birlikte yer alıyoruz” diyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?