Oksidatif stres ile beslenme arasında da ilişki olduğu düşünülmektedir; Homosistein düzeylerinin yükselmesi, B6 vitamininin azalması, posanın yetersiz alınması, ağır metal alımının artıp vitamin minerallerden alınabilecek antioksidanların alımının azalması oksidatif stresi tetikleyici etkenlerdir. İlk defa 1817 yılında İngiliz Doktor James Parkinson tarafından ‘titrek felç’ kelimeleriyle tanımlanan bir hastalıktır. Ve her yıl toplumda farkındalık oluşturmak amacı ile 11 Nisan Dünya Parkinson Günü olarak kutlanmaktadır. Bu yazımda Parkinson hastalığında beslenme ve diyetin önemini anlatmaya çalışacağım.
Parkinson hastalığı neden olur? Belirtileri, teşhisi ve evreleri
Ellerde titreme, hareketlerde yavaşlama ve uyuşukluk, ağızdan salya gelmesi, yutkunma zorluğu, halsizlik, monoton konuşma, yorgunluk parkinson hastalarında genellikle görülen belirtilerdir. Parkinson hastalığı olan bireylerde ‘Lewy body’ proteini birikir ve bu protein demansın ortaya çıkmasında etkilidir. Çiğneme sorunları, konstipasyon, dehidratasyon, yutma güçlüğü ise kişilerin beslenme ile ilgili karşılaştığı sorunlardandır.
Tedavide ilaçların kullanılması önemli bir yer tutmaktadır. Fakat ilaçların yan etkileri olarak bazı bireylerde ağız kuruluğu, bulantı, halsizlik, sinirlilik görülebilir. Bu gibi durumlar bireylerde istenmeyen kilo kayıpları, mortalite ve morbiditeye neden olmaktadır. Bu nedenle psikoterapi, fizyoterapi, yeterli-dengeli beslenme ve düzenli yaşam biçimi de en az bireylerin kullandığı ilaçlar kadar önemlidir.
Yapılan bir çalışmada beden kütle indeksinin 23 üzerinde olmasının orta yaş kadın ve erkeklerde Parkinson hastalığının artması ile ilişkili olduğu görülmüştür. Nöro-dejenerasyonun en önemli nedenlerinden biri olan oksidatif stres obezite ile artmaktadır. Bu nedenle öncelikle obezitenin tedavi edilmesi önemlidir. Parkinson hastalığında yağ tüketiminin miktarından çok hangi çeşit yağ asidinin tüketildiği önemlidir.
Tekli ve çoklu doymamış yağ asitlerine beslenme de yer verilmesi hastalığın etkilerini azaltıcı etki yapmaktadır. Yağ içeriğinin aşırı yüksek olduğu beslenme programlarından kaçınılmalıdır çünkü bu bireylerde oksidatif stres istenmedik bir durumdur.
Kolesterol bilinenin aksine korkup kaçılması gereken bir bileşen değildir. Kolesterol nöral hücre membranlarının korunmasında ve iletilerin iletilmesinde önemlidir ve sinapsların temel bileşenidir. Bu nedenle bu bireylerde yüksek kolesterol ile hastalığın ters etki yaptığı gözlemlenmiştir. Karbonhidrat ve protein alımları ile ilgili kesin bilgiler söylenilebilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Parkinson hastalığı olan bireylerde çinko ve demir minerali değerleri yüksekken bakır minerali düşüktür. Demir, bakır, çinko gibi mineraller merkezi sinir sisteminde görevli oldukları için normal düzeylerde tutulması önemlidir. Antioksidan vitaminler Parkinson hastalarını serbest radikallerden koruyucu bir mucizedir. Bunlar A,C ve E vitaminleridir.
İnstagram: @diyetisyendenizzunbulcan
Facebook: sağlık denizi
Kaynaklar: Hu G, Jousilahti P, Nissinen A, Antikainen R, Kivipelto M, Tuomilehto J. Body mass index and the risk of Parkinson disease. / Martin B, Mattson MP, Maudsley S. Caloric restriction and intermittent fasting: two potential diets for successful brain aging. / Hastalıklarda beslenme tedavisi/ Hatipoğlu
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?