Ancak burada dikkat çeken durum, grip ön tanısıyla gönderilen hasta örnekleri üzerinde yapılan incelemede, Ocak ayında %2.6 olan H1N1 pozitiflik oranının Şubat’ta %9.8’e, Mart’ta ise % %18.5’a ulaşmış olmasıdır. Yani hem vaka sayısı artmakta, hem de H1N1 hastaları oran olarak artmaktadır.
Paniğe Gerek Var mı?
Bilindiği üzere, birkaç yıl önce ilk domuz gribi vakaları ortaya çıktığı zaman, bir önceki Sağlık Bakanı çok abartılı biçimde konuyu gündeme taşımış ve her alanda abartılı önlemler alınmasına neden olmuştu. Bu amaçla, yine abartılı aşı stoklarına büyük paralar ödenmişti.
Böyle bir panik havası oluşturulmasına gerek olmadığını düşünüyoruz. Görünen odur ki, şu anda domuz gribi virüsü H1N1 aramızdadır ve halen devam etmekte olan grip vakalarının yaklaşık %18.5 gibi önemli bir oranı H1N1 vakalarıdır. Bundan kaçış yoktur. Şu anda devam etmekte olan grip vakalarının önemli bir kısmının H1N1 virüsü ile olduğunu ve önlemlerimizi daha dikkatli almak zorunda olduğumuzu bilmek durumundayız.
Vakaların % 18.5’u H1N1 ile oluşurken, Mart ayı itibariyle 54 vakadan 29’u, yani %53.7’si Influenza B virüsü ile oluşmaktadır. Influenza B’nin tablosu, biraz daha hafif seyretmektedir.17 H1N1 hastasının 9 (%53)’u 35 yaşın altındadır. 4’ü 41-56 yaş arasıdır, 4’ü de 60 yaş üzerindedir.
Domuz Gribi Virüsü Tanısını Nasıl Koymaktayız?
Bu tanıyı, multipleks Real- Time PCR denilen moleküler bir yöntemle koymaktayız.
Bu yöntemle, H1N1 dahil, solunum yollarında hastalık oluşturabilen 18 virüs ve diğer yöntemlerle saptanması güç olan 4 atipik pnömoni etkeni bakteri olmak üzere, toplam 22 mikrobik etken tek tek ve ayrı olarak saptanabilmektedir.
Kullanılan kitler Avrupa üretimi ve CE onaylıdır.
Prof. Dr. Paşa Göktaş
Tıp Laboratuvarları Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
tiplab@tiplab.org
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?