Türkiye’de hekim olmakta, hekimlik yapmakta zordur. Dünyada da hekim olmak zordur. Çünkü mesleğin doğası zordur. Fakülteyi kazanmakta, okumakta zordur. İnsan sağlığı ve sorunlarıyla ilgilenmek, hekimliğin sürekli bir hizmet olması, çalışma saatlerinin belirsizliği, nöbet, icap nöbetleri ise mesleği zorlaştıran faktörlerdir. Türkiye’de ise hekimliğin ayrı zorlukları vardır. Türkiye’nin farklılıklarının hekimliğe yansımaları ayrı zorluklara neden olmaktadır.
Günümüz Türkiye’sinde ise Hükümetin planlı olarak yaptıkları, sağlık hizmetine ve hekime bakışı açısı hekimlik yapmayı ve hekim olarak kalmayı daha zor hale getirmiştir.
Bu yazıda günümüz Türkiye’sinde Hükümetin sağlık hizmetlerine ve hekime bakış acısı ile bu doğrultuda planlı olarak yaptıklarının hekimlik mesleğine olan etkileri tartışılmak istenmiştir.
Türkiye’de hekimlik yapmanın daha da zorlaşmasının ve eğilimlerinin değişmesinin nedenleri olarak düşündüklerim:
1- Meslek Uygulamalarına Müdahale ve Yönlendirme
Hükümet meslek yasamızda sürekli keyfi değişiklikler yapmakta ve bu değişiklikler yasanın kendi içinde bile çelişkiler oluşmasına neden olmaktadır. Hekimin çalışma alanları ve şekilleri ile ilgili yapılan bu değişiklikler iyileşme yerine sürekli hekime kısıtlamalar getirmekte ve yönlendirmektedir. Sanırım hiçbir meslekle, hiçbir yerde bu kadar oynanmamaktadır.
Esas tartışma şeklen hekimin muayenehanesi üzerinden sürdürülmektedir. Muayenehanecilik yaparsınız, yapmazsınız bu hekime bırakılması gereken bir karardır. Muayenehane hekimin bireysel bir meslek uygulama yöntemidir ve tüm ülkelerde, Türkiye sağlık mevzuatında ve pratiğinde vardır.
Bu yapılanlar tesadüf olamaz. Esasta ise, Hükümet planlı bir şekilde hekimin serbest meslek icrasını engellemektedir. Var olan muayenehanelere baskı, sürekli yönetmelik değişiklikleri, muayenehanelerin kapı pencere ölçüleri ile oynamalar, zorlamalar insanı canından bezdirmektedir. Diğer taraftan hekimlerin muayenehane açmanın yasaklanması özelindeki tartışmada, Hükümetin esas düşmanlığının hekimin bireysel olarak meslek uygulamasına, bağımsız ve özgür hekimlik yapmaya olduğunu düşünmemize neden olmaktadır. Çünkü son yapılan değişikliklerle; muayenehane açmasına izin verilmeyen hekimin özel hastanelerde çalışmaya yönlendirilmesi gerçek niyeti açıkça ortaya çıkarmaktadır. Bu değişiklik açıklıkla göstermektedir ki Hükümet hekimin bağımsız olarak çalışmasını istememekte ve özel hastanelerde güvencesiz, itibarsız çalışmaya mahkum etmek istemektedir. Diğer tüm seçenekleri ise ortadan kaldırmaktadır.
2- Mesleğin Toplumsal AlgısınıYönlendirme Söylemleri
Başbakan ve sağlık bakanları sürekli hekimliği değersizleştirmeye, yıpratmaya yönelik söylemler içerisinde olmakta, sağlık hizmetlerindeki sorunların nedeni olarak hekimleri göstermekte ve halk ile hekime arasını açmaktadır.
Hekimi bilgisiz, beceriksiz, bencil, göreve gitmeyen, çok paracı, muayenehaneci olarak itham eden söylemler, gazetelere hekimlerin almadığı ücretleri alıyormuş gibi gösteren servisler yapmak ancak hekim düşmanlığı ve toplumsal algıyı yönlendirmeye yönelik söylem olarak açıklanabilir.
3- İktidarın Sağlık Algısı ve Yansımaları
Bu süreçte iktidarın sağlık algısına da dikkat etmek gerekir. İktidar sağlığısadece hastalıkla ilişkilendirmekte, sağlık hizmetini ise tedavi hizmeti ve hastane merkezli olarak görmektedir. Kamu hastanelerini bile işletme olarak görmekte ve yönetim yapılarını değiştirmektedir. Özel sermaye sağlık işletmeciliğini teşvik etmektedir.
Sağlık işletmeciliğini karlı bir iktisadi faaliyet olarak gören mantalite ve yapılan teşviklerle Ülkemizde özel hastaneler, küresel sermayenin hastaneleri artmaktadır. Sağlık denince akla sağlık turizmi gelmekte, Sağlık Bakanı sağlık serbest bölgeleri kurmak istediğini belirtmektedir. Kamu hastaneleri işletme mantığı ile yönetilmekte, hekim dışı ve memur olmayan kişiler hastanelere yönetici olarak atanmaktadır.
İktidarın bu sağlık algısı sermaye sahiplerine yansımakta ve örtüşmekte, sermaye sahibi hastaneyi işletme, hekimi de kontrol edilmesi gereken üretim maliyet unsuru olarak görmektedir. Bu algı Halkada yansımaktadır. Halkında sağlık ve hekim algısı değişmektedir. En kötüsü bir kısım Hekimler de algı değişikliği olmakta ve düzene uymaktadır.
4- Çalışma Statüsü
Bu dönemde ortaya çıkan diğer bir sorun; hekimin belirsiz statüsü ve kimlik sorunudur. Özellikle Aile Hekimlerinde yaşanan; Kamu personeli misiniz, muayenehane hekimisiniz çelişkisi ve belirsizliği hekimi yıpratıcı bir durumdur. Aile hekimliğinde ceza puanı ve negatif performans uygulaması, diğer tüm sağlık kuruluşlarında hekimlere performansa dayalı ücret ödeme modeli hekimin çalışma statüsüne ve toplumsal algısına zarar veren olumsuz durumlardır.
Süre Sözleşmeli personel uygulamasının Anayasaya aykırı olmasına rağmen yaygınlaşması veKamu hastanelerinde yöneticilerin sözleşmeli personel olarak çalıştırılması ve hekim dışı, memur olmayan yönetici atamaları diğer bir tehlikeli süreçtir. Bu durum hekimde nerde, kim için ve neden çalıştığı konusunda çatışma oluşturmaktadır.
5- Yeni Başlatılan Uygulamalar
SABİM hattı kurulması ve bu hattın hekim şikayet hattına dönüşmesi ve bunun teşvik edilmesi,
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası uygulamasının iyi düzenlenmeden başlatılması ve hekimlerin sürekli yargılanan kişi konumuna düşürülmesi,
Üniversite hastanelerinin yönetimine, işleyişine, öğretim üyelerine müdahaleler,
SGK, sağlık hizmetinin tek alıcısı edası ile hekimlerin mesleğine, kararlarına müdahaleleri ve etik dışı davranışları,
Bilimsel Tıp dışı uygulamalara göz yumulması ve artması, hatta bunu teşvik edecek yönetmelik çalışmaları,
İşte tüm bu ve benzer uygulamalar hekimliği Türkiye’de zorlaştırmaktadır.
Olması gereken; ücret, sosyal haklar ve emeklilikle ilgili iyileştirmelerin olmaması, görev tanımlarının yapılmaması, özel hastanelerde çalışmanın düzenlenmemesi, özel sağlık kuruluşlarında olmayan iş akdi, güvencesiz çalışma gibi durumlar ise umutsuzluğu ve çaresizliği artırmaktadır.
Tüm bu nedenler hekimlik ile ilgili olarak taraflarda algısal değişikliklere ve farklı davranışlara neden olmaktadır. Buna göre:
Halk arasında; hekimin itibar kaybına, hekime karşı güvensizliğe, halkın hekimlere düşman olmasına ve hekime karşı şiddet göstermesine neden olmuştur.
Sağlık Kuruluşlarında; hekim sıradan, herhangi bir çalışan durumuna düşmüş ve düşük, sabit tutulması gereken maliyet unsuru olarak görülmesine neden olmuştur.
Hekimler arasında ise; bağımsız olarak hekimlik yapmanın ortadan kaldırılması, Kamu kuruluşlarında da sahipsizlik ve hekimler arası çatışma hekimleri ya özel hastanelerde sıradan bir çalışan olmaya ve güvencesiz düşük ücretle çalışmaya yönlendirmiş, yada hekimler arasında umutsuzluk, karamsarlık, mesleğe ve kuruma yabancılaşma, tükenmişlik sendromu ve meslekten uzaklaşma gibi durumların artmasına neden olmuştur.
Elbette bunların düzelmesi mümkündür. Yönetimin kafayı ve hekime bakış acısını değiştirmesi, yapılan yanlışlıkların iptal edilmesi, tüm tarafların katılımıyla, ben yaptım oldu demeden, dayatmadan; gerçek ve doğru anlamda sağlık hizmeti, hekim, sağlık kuruluşu çizgisinde bir bakışacısı ile yeniden yapılanmaya gidilmek istenir ise tüm sorunların çözümü mümkündür. Yeterki iyi niyetle sorunları çözmek isteyelim.
Prof. Dr. Sefer Aycan
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
saycan@gazi.edu.tr
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?