Prof. Dr. Altuntaş: Likit biyopsiler kanserin erken tanı ve tedavisinde devrim yaratıyor!

Yazan Hatice Pala Kaya
11 Şubat 2025   |    4 Mart 2025    |   Kategori: Onkoloji Print

Likit biyopsilerin kanserin tanı ve tedavisine çok önemli katkılar yapacağını söyleyen Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, “Yeni nesil tanı yöntemleri kanserin teşhis ve tedavisinde kritik bir rol oynuyor. Özellikle likit biyopsiler önümüzdeki süreçte kanserin erken tanısında, tedavi seçiminde ve hastalığın ilerleyişini izlemede çok önemli katkılar sağlayacak” dedi.

Kongre sonrasında sorularımızı yanıtlayan Ankara Hematoloji ve Onkoloji Derneği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, erken teşhisin kanser ile mücadelede kritik rol oyna-
dığını belirterek, “Örneğin; lenf bezi kanserlerinde erken tanıyla başarı oranları %90-95 seviyelerine kadar çıkabilmekte. Geç kaldığımız zaman ileri aşamalarda ise başarı oranlarımız çok düşmekte” dedi.

Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Yenilikçi tedaviler kansere karşı başarı oranlarını artırıyor

Kanser tedavisinde biyoteknoloji, nanoteknoloji, immünoterapi ve hücresel tedavilerin ön plana çıktığını söyleyen Prof. Dr. Altuntaş, şu bilgileri paylaştı: “2035 yılı sonrasında kimyasal tedaviler gelişmiş ülkelerde tamamen terk edilecek. Kanser tedavisinde yeni döneme girdik. Artık kimyasallardan uzaklaşıyor biyoteknoloji, nanoteknoloji, immünoterapi ve hücresel tedavilere yöneliyoruz.

Özellikle lösemi, lenfoma, myeloma gibi hematolojik kanserlerde başta CAR-T hücreleri olmak üzere yenilikçi yaklaşımlar tedavi başarı oranlarını artırmakta. Ülkemizde de bu anlamda önemli gelişmeler oluyor. Ama şunu söyleyebilirim ki, kimyasallardan yenilikçi ürünlere, biyoteknolojik ürünlere, hücresel tedavilere, immünolojik ürünlere doğru geçiş, gelişmiş batı dünyasında %80’lere kadar çıktı. Biz de bu alandaki gelişmelere ne kadar hazırlıklıyız onu kongre boyunca tartışacağız”

Hematoloji ve onkoloji alanında dünyanın önde gelen bilim insanlarını bir araya getiren 5. Uluslararası katılımlı Ankara Hematoloji ve Onkoloji Kongresi Ankara’da gerçekleştirildi. Kongre, Balkan ülkelerinden, Orta Asya, Avrupa’dan, online bağlantılarla Amerika’dan ve bölge ülkelerinden katılımcılar ile çok sayıda kanser uzmanını buluşturdu.

Prof. Dr. Altuntaş, Amerikan Kanser Derneği’nin yeni yayınladığı verilere göre, kanser ölümlerinin son 30 yılda %34 azaldığına dikkati çekerek, bu düşüşün klinik araştırmalar, yenilikçi tedaviler, inovatif yaklaşımların ve teknolojik gelişmelerin günlük tıbbi uygulamalara entegre edilmesiyle gerçekleştiğini vurguladı.

Yapay zeka kanser yönetimini tamamen farklı bir noktaya taşıyacak Dijitalleşme ve yapay zekanın kanser yönetimindeki rolüne de değinen Prof. Dr. Altuntaş, “Yapay zekanın kanserin önlenmesinden erken teşhise, ilaç geliştirmeden tedavi seçimine, risk grubunun tespitinden hasta takibine kadar hekimlere rehberlik yaptığını, kanser yönetiminde bütün süreçlere etki ettiğini söyleyebiliriz. Kanserde yapay zeka çağı başlamıştır ve çok hızlı ilerlemektedir. Yapay zeka ile kanser yönetimi çok farklı bir noktaya evrilirken, bize tanı, tedavi, takip ve yeni moleküllerin geliştirilmesi gibi her alanda çok ciddi katkılar sağlamaktadır” dedi.

Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Yapay zeka lenfoma tedavi ve yönetiminde çığır açacak

Kanseri çok erken aşamada tespit etmek mümkün Kanserin tanı, tedavi ve takip süreçlerinde büyük bir dönüşüm yaşandığını kaydeden Prof. Dr. Altuntaş, özellikle likit biyopsilerin bu alandaki öneminin altını çizdi.

Doku biyopsilerinden uzaklaşılarak kan ve diğer vücut sıvılarında yapılan genetik, moleküler ve immünolojik çalışmalar sayesinde kanserin bir ‘parmak izi’ gibi analiz edilerek kişiye özel tedavi yöntemlerinin geliştirildiğine işaret eden Prof. Dr. Altuntaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık kanseri çok erken aşamada tespit etmek mümkün. Bunda da likit biyopsilerin çok önemli bir katkısı var. Sadece erken teşhis değil, kanser tanısı konmuş, tedavi almış hastanın erken nüksünü tespit etmek de mümkün. Aynı zamanda bunlar tedavi için de bir hedef olan yenilikler. Kanserin salgıladığı hücreleri, proteinleri, DNA’ları, mikro yapıları hedef alıp, bunlara karşı tedavi yöntemleri geliştirebilmekteyiz. Artık sıvı biyopsiden sentetik biyopsilere, sanal biyopsilere, dijital biyopsilere doğru bir gidiş var.”

Kanserle mücadelede hem bilimsel hem de teknolojik gelişmelerin hızla ilerlediğini ifade eden Prof. Dr. Altuntaş, Türkiye’nin kanser tedavisinde Batı ülkeleriyle benzer seviyeye ulaştığını ve hastaların en güncel tedavilere erişiminin mümkün olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Özalp: Likit biyopsi kanser DNA’sını tarayarak erken tanı şansı veriyor Kanser tanı ve tedavisinde genomik bilginin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Özge Özalp ise günümüzde kanserin genetik altyapısının artık daha iyi anlaşıldığını, hedefe yönelik ve kişiselleştirilmiş tedavilerin geleneksel kemoterapilere göre daha konforlu ve başarılı olduğunu ifade etti.

Kanser teşhisinde çığır açan bir yenilik olarak öne çıkan likit biyopsi teknolojisine dikkat çeken Prof. Dr. Özalp, şunları söyledi: “Başlangıçta, doku örneğinin yeterli olmadığı durumlarda yardımcı/tamamlayıcı bir yöntem olarak geliştirilen likit biyopsilerle, dolaşımdaki kanser hücrelerini ya da kanser DNA’sını inceleyerek yine kansere özgü genetik değişiklikleri araştırabiliyorduk. Ama artık likit biyopsiler konusundaki çalışmalar çok ivmeli bir şekilde ilerliyor ve sadece alternatif ve tamamlayıcı bir tanı yöntemi değil, daha çok erken aşamalarda görüntülemede bir şey görülmezken, klinik olarak hiçbir bulgu yokken dolaşımdaki serbest kanser DNA’sını tarayarak erken tanı şansı veriyor.

Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Türkiye’de 2023 yılında yaklaşık 6 bin kök hücre nakil işlemi yapıldı

Bu konuda tüm dünyada devam eden çok kayda değer çalışmalar var. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda diğer bütün tarama yöntemlerinden önce sıvı biyopsilerdeki dolaşan tümör DNA’sını saptayarak, erken tanı verme şansı olacak, daha doğrusu rutine girecek. Bu konudaki araştırmalar son derece hızlı bir şekilde devam ediyor. Biz de aktif, dinamik bir şekilde bu araştırmaları takip ediyoruz.”

Tedavi sürecinde takip için yeni bir alternatif Şu anda kanser tanısının hala doku biyopsisiyle konduğunu ancak kanserin genetik yapısının sürekli değiştiğini, bu süreçte her defasında invaziv doku biyopsisi yapmanın zorlayıcı olabildiğini anlatan Prof. Dr. Özalp, sözlerini şöyle noktaladı: “Özellikle akciğer kanseri gibi bazı kanser türlerinde her seferinde oradan doku almak çok zor oluyor. Dolayısıyla devam eden değişiklikleri saptamak için likit biyopsi iyi bir seçenek olacak. Yine minimal rezidüel hastalığın tespitinde ve hastalığın nüks edip etmeyeceğinin öngörülmesinde likit biyopsiler çok önemli rol oynuyor ve rehberlik ediyor.”

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla