Tıp Fakülteleri, öğrencilerini ilerinin klinisyenleri, cerrahları ve araştırmacıları olarak yetiştiriyor. Bugün ki tıp eğitimi geleceğin tıp doktorlarını, yeni bilgilerle, yeni tedavi yöntemleriyle, gelişmiş uygulamalar ve yeteneklerle ve de en önemlisi etik değerlere saygılı insani duygularla yetiştirmeyi hedeflemektedir. Son on yılda bütün dallarda olduğu gibi Tıp Fakültelerinde de dijital dünya sınıflara girmiş durumda. Geçmişte, ders anlatılıyor, öğrenci eve gidiyor, çalışıyor, anlamadığını veya aklına takılanı ancak ertesi gün hocasına sorabiliyorken, gün itibari ile ileri teknoloji bu zamanı dakikalara indirdi. Öğrenci, ders bitmeden sorusunun cevabını öğrenebiliyor… bilimde öğrenme ve öğretme çok büyük oranda dijital yeteneklere evrildi.
2030’lu yıllarda, sağlık hizmetlerinin sadece araştırma labratuvarlarının ortaya koyduğu yeni medikal teknolojilerle değil aynı zamanda grafikleri giderek yükselen “bilgisayar teknolojileri” ve uzun vadede ortaya çıkması beklenen “sosyodemografik eğilimler” ile şekilleneceği öngörülmektedir. Aynen ATM’ler ve internet bankacılığının bireylerin doğrudan bankaya gitmesini azalttığı gibi sağlıkta internet ve online iletişim kullanımı hastanelerden sık sık randevu talebini ve hastanelere doğrudan başvuruyu azaltacaktır. Teletıp, hastane monitorizasyonu, 5G, e-mail ve video ile hastalarla network bağlantıları tıpta her geçen gün yeni ve gelişen sistemleri getirmektedir.
COVID-19 Pandemisi ve Tıp & Sağlık Bilimlerinde Eğitim: Olanaklar ve riskler
Medikal akademik çalışmalar, 2040’lı yıllarda iklim değişiklikleri, nüfus artışı, seyahat hareketliliklerindeki artış, mobilizasyon ve de büyük şehirlerde beslenmeye bağlı obezitenin, vasküler hastalıklar ve diyabeti katlayarak öne çıkaracağını ve influenza temelli pandemilerin tekrarlayabileceğini düşündürüyor.
Tüm bu bağlamlardan bakıldığında, son yılların makaleleri geleceğin tıbbını şekillendirecek en kuvvetli güçlerin;
Hekimler bir takım şeklinde daha çok ekip içerisinde çalışıyorlar. Uygulamalar tek bir kişinin liderliğine dayalı iken günümüzde kanıta dayalı ve sistematik derlemeler ışığında ilerliyor. Gelecek yıllarda, kendi ders kitaplarımızı yazıp bilgileri hızlıca değiştirebilmemizi sağlayacak bilgisayar programları tasarlanıyor.
Son 10 yılda, bütün bu gelişmeler, kavramlar ve gelecek göz önüne alınarak, tıp eğitimi için köklü değişiklikler çalışılıyor ve öneriliyor.
Bugünün Tıp öğrencileri, insani değerlerimizi, tıp etiğini, kendi yeteneklerini ve umutlarımızı geleceğe taşıyacak olan yarının hekimleri olacaklar. Bugün yaşadığımız zorluklar içerisinde bile doktor adaylarını, nasıl geleceğe hazır hekimler olarak yetiştirebilir ve de yeni kavramlara yabancı kalmadan hazırlarız, Uzaktan eğitimi, çevirimiçi eğitimi (online), bütün bunlar için nasıl dahada geliştirebiliriz… Bir an önce digital teknolojiyi daha yoğun olarak tıp eğitimnin içine katabiliriz.
COVID-19 salgın süreci eğitim ve öğretimi, sosyal hayatı, ekonomiyi ciddi ve derinden etkilemeye devam ediyor. Yüksek öğretimde özellikle tıp, sağlık ve uygulamalı bilimlerde mezuniyet öncesinde ve sonrasında, yüz-yüze eğitimin verilmesinde ki güçlükler uzun bir zaman daha devam edecek gibi duruyor.
Tıp Fakültelerindeki öğretim üyelerinin, klinisyenlerin enerjisi ve zamanları haklı olarak daha çok salgın ve hasta yoğunluğu ile uğraşmaya yöneldi.
Pandemi sürecinde saatler içinde değişen durumlarla dünyada yüksek öğretimde uzaktan ve çevirimiçi öğrenmenin hızla yerleştiğini görüyoruz. Tıp eğitiminde, zorlukları olsa da, uzaktan öğretim kabullenilmiş durumda. QS (Quacqurelli Symonds) dünya üniversiteleri araştırmaları grubunun tıp ve diş hekimliği öğrencileri ile yaptığı bir ankette, online eğitimi kabullenmenin %70’e kadar ulaştığını göstermektedir (Ağustos, 2020). Bu eğitim yılında Tıp fakültesi öğrencilerimiz için klinik eğitim videoları ve web konferansları hazırlamalıyız. Pandemiden önce de birçok ülkede tıp fakültelerinde, ücretsiz açık erişim olanakları (Free Open Access Medical Education-Bloglar, web siteleri, videolar) ve sosyal medya platformları, çekirdek tıp eğitiminde (ÇEP) ciddi ve önplanda bir destek olarak kullanılmaktadır.
Rachel Hilburg ve ark. tarafından kaleme alınan “Medical Education during the Coronavirus Disease-2019 Pandemic: Learning from a distance” (2020) konulu makalede, 2017 yılında Amerikan Tıp Fakülteleri birliğinin yayınladığı bir araştırma, tıp fakültesi 2. sınıf öğrencilerinin %50 sinden daha azının derslere ancak devam ettiğini, geri kalan öğrencilerin önceden kayıt edilmiş videolar veya ders materyallerinden çalıştıklarını ifade etmektedir. Ülkemizde de uzaktan eğitime yabancı olmadığımız bir dönemdeyiz. Bu bağlamdan olmak üzere öğretim üyelerinin empati yapabilen, öğrencilere destek veren yaklaşımları ile, uzaktan eğitim materyallerini hazırlayıp sisteme katmaları gerekmektedir.
Fakülte yönetimlerinden beklenen, destek isteyen öğretim üyelerine ve öğrencilere bu konuda yardımcı olmasıdır. Türkiye’de üniversiteler, UZEM ve benzeri merkezler ile bu konuda oldukça deneyimli ve hızlı çalışmalar ürettiler. QS araştırmaları ve anketlere göre, öğrenciler UZEM gibi merkezlerde kendilerinin de yardım ve destek alabileceği bilgi üniteleri talep etmektedirler. İngilteredeki Tıp Fakülteleri bir araya gelerek uzaktan eğitim konusunda güçlü ağlar oluşturdular, “Speaking Clinically” ve “Capsule” adı ile ücretsiz iki çevirimiçi öğrenme programı geliştirdiler. Örnek vermek gerekirse Capsule de aynı zamanda öğrenciler bilgi düzeylerini görebilmek için kendi sınavlarını oluşturabilmektedirler. Öğrencilerin %87’si Capsule’den memnun olduklarını ifade ettiler.
COVID-19 dolayısıyla dijital dönüşüm ve uzaktan eğitim Tıp, diş ve sağlık bilimleri alanına hızla girmiş oldu. Son yıllarda “technology transferring medical education-tıp eğitiminde medikal dönüşüm” denilen bir kavram zaten gündemdeydi, bugün hızla dahada geliştiriliyor. Uzaktan eğitimin aktif olarak kullanılmasının olumlu yönlerini göz önüne alırsak; öğrenci kendi öğrenme şemasını oluşturabilmekte, kendisine faydalı olabilecek ders materyalini seçebilmektedir. Amfi derslerinde konsantre olunamayan konuların tekrar edilebilmesinin zorluğu yanında video eğitimde bu olanağın öğrencinin kendi elinde olması bir diğer olumlu yöndür.
Üniversiteler,bir çok dalda, öğretme yöntemlerini radikal bir şekilde yeniden organize ederek COVID-19 salgınında, eğitimde başarılı olmuşlardır. Ayrıca akademianın birbiri ile iletişiminde ciddi değişiklikler yaşanıyor. Çevrimiçi toplantılar, konferanslar ve WEB seminerleri standart hale geldi ve saat dilimi farklılıklarına rağmen uluslararası iletişimi ve tartışmaları kolaylaştırdı. Bütün bu değişiklikler pandemi sonrasında da kalıcı olacaktır gibi duruyor. Ancak, pandemi döneminde tıpta teknolojinin yoğun kullanımında en önemli noktalardan birisi, doktor hasta iletişimini kaybetmeden ve klinik bakım ruhunu olabildiğince koruyarak klinik pratiğin etkili ve üretken olabilmesini sağlamaktır.
Doğal olarak, yüz yüze ve hasta başı eğitim, klinik pratikler, tıp eğitiminin vazgeçilmezleridir. Bu makalede ifade edilmek istenen pandemi döneminde ülkemizinde, uzaktan eğitim ile tıp, diş hekimliği ve sağlık alanlarında maksimum gelişmeler kaydetmeye çalışarak sanal eğitimi verimli kılma gayreti içinde olmamızın gerekliliğidir.
Okumalar:
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?