Her yıl çoğunluğu böbrek olmak üzere dünyada yaklaşık 120 bin organ bir insandan diğerine naklediliyor. Genellikle kaza, felç, kalp krizi veya benzeri bir sorun yüzünden hayatını kaybeden kişinin organları, eğer vasiyet ettiyse ya da ailesi isterse birçok insan için umut oluyor. Ancak son yıllarda otomobillerin daha güvenli olması nedeniyle trafik kazalarının azalması ve ilk yardım tekniklerinin gelişmesi, nakil organ sayısını her geçen gün daha da azaltıyor. Bu nedenle organ nakli beklerken hayatını kaybeden insanların sayısı da hızla artıyor. İşte bu yüzden bilim insanları insandan insana nakil yerine sıfırdan organ üretebilmek için gece-gündüz çalışıyorlar.
Aranan çözümler arasında en umut vadeden gelişme onları basmak. Bugünlerde 3 boyutlu yazıcılarda neredeyse her şeyi basmak mümkün, bu nedenle organların da basılmaması için bir neden yok gibi görünüyor. Ancak biyoyazıcıda organ basmak hâlâ deneysel boyutta kalmaya devam ediyor. İlaç testleri için biyoyazıcıda basılmış doku örnekleri satılmaya başlandı ancak direkt insana nakledilebilecek dokular için hâlâ birkaç yıla ihtiyaç var gibi görünüyor.
Biyoyazıcıda canlı hücre basma tekniği 2000’li yılların başında keşfedildi. Bugün artık farklı tipteki hücreleri polimerlerle birleştirerek farklı biyoyazıcı başlıklarıyla tabaka tabaka işleyerek canlı ve fonksiyonel dokular üretmek işten bile değil. Dünyanın birçok ülkesindeki araştırmacılar karaciğer ve böbrek dokusundan tutun da deri, kemik, kıkırdak hatta kan damarına kadar birçok parçayı basmakla uğraşıyor.
Bugüne kadar kulak, kemik ve kas gibi birçok dokunun yerleştirildikleri hayvanlarla uyum sağlaması konusunda başarılı çalışmalar elde edildi. Geçen yıl Şikago’daki Northwestern Üniversitesi, fareler için protez yumurtalık bile üretti. Hatta bu yumurtalıkla hamile kalan farelerin yavruları bile oldu.
Henüz kimse insanlar için üreme organı basmak hakkında konuşmuyor ancak kan damarları konusunda kayda değer gelişmeler var. Çinli biyoteknoloji şirketi Sichuan Revotek, basılmış bir damar parçasını maymuna başarıyla nakletti. Bu, insan testleri için ilk adım olabilir. Benzer şekilde ABD San Diego’da kurulu Organovo aralık ayında yaptığı açıklamada 3D yazıcıda basılmış karaciğer hücresini fareye naklettiğini ve işe yaradığını açıkladı. Organovo, 3-5 yıl içerisinde bu tekniği geliştirerek, küçük çocuklarda doğuştan gelen metabolizma kusurlarını ve kronik karaciğer yetmezliğini tedavi etmeyi planlıyor. Bu gibi tedavilerin sadece ABD’de 3 milyar dolardan fazla parasal büyüklüğe sahip bir pazar yaratacağı sanılıyor.
ABD’li sağlık-bakım devi Johnson & Johnson, biyoyazıcıda organ basımının, akademisyenler ve biyoteknoloji firmalarının sağlayacağı işbirlikleriyle tıbbi uygulamaların şeklini değiştireceğinden emin. Örneğin, bu ortaklıklardan birisi Michigan’da faaliyet gösteren Tissue Regenaration Systems (Doku Rejenerasyon Sistemleri) ile birlikte, kemik kırıklarını onaracak implantlar geliştirmeyi düşünüyor. Bir diğeri ise Kanada’daki bir biyoteknoloji şirketi Aspect’le birlikte menisküs olarak bilinen insan dizinin bölümlerini basmak istiyor.
Daha da önemlisi biyoyazıcılar çeşitli tedavilerin geliştirilmesi ve test edilmesine yardımcı olabilirler. Örneğin Organovo, ilaçların etkisini görmek için zaten böbrek ve karaciğer dokusu sunuyor. Eğer bu teknik etkili olarak kullanılmaya başlanırsa buna en çok sevinenler hayvan hakları savunucuları olacak çünkü hayvan deneylerine artık gerek kalmayacak. Bu ilaç firmalarını da mutlu edecek çünkü ilaçlar biyoyazıcıda basılmış insan dokularında bizzat test edilebileceğinden ilaçlara olan güven daha da artacak.
Yakın gelecekte hayvanların vücudunda insan organları yetiştirmek mümkün olabilir
Benzer nedenlerle Fransız kozmetik firması L’Oréal, ABD’li tüketici ürünleri şirketi Procter&Gamble ve Alman kimya şirketi BASF, insan derisinin basılması üzerinde çalışıyor. Amaçları, ürünlerinin ters etkilerini test etmek. Hatta L’Oréal, daha eski ve daha yavaş bir teknolojiyi kullanarak yılda yaklaşık 5 metrekare deri üretiyor. Biyoyazıcıların farklı deri tiplerinin çok miktarda üretilerek testler yapılmasına izin vermesi, bu şirketler için çok büyük bir şans.
Biyoyazıcıda basılmış deri yanık ve ülser gibi sorunların tedavisinde de rahatlıkla kullanılabilecek. Hatta sorunun cinsine göre doğrudan vücudun üzerinde deri basmak bile mümkün olabilecek. Pensilvanya’da faaliyet gösteren Renovocare, deri kök hücrelerini doğrudan yanık kurbanlarının yaralarına püskürten bir tabanca geliştirdi. Böylece hastanın kendi kök hücreleri olduğu için bağışıklık sistemi reddetmediğinden yaraların çabucak iyileşmesi mümkün oluyor.
Tabii yıllardır süren tüm bu çalışmalarda gerçek ödül tüm hayati organları basabilmek olacak. Tıbbi teknoloji danışmanlığı şirketi Roots Analysis, yaklaşık 6 yıl içinde böbrek basmanın mümkün olabileceğini tahmin ediyor. Yeniden üreme konusunda her zaman doğal bir eğilimi olan karaciğerde sürenin daha da az olacağı sanılıyor. Karmaşık iç geometrisi nedeniyle kalpte sürenin daha uzun olacağını tahmin etmek zor değil. Herhalde hayati organ basımının en güzel yanı, organ bekleyenlerin yaşayabilmeleri için artık başka insanların ölmelerini beklemelerinin gerekmeyecek olması…
Kaynak: https://www.economist.com/news/science-and-technology/21715638-how….
Çek Cumhuriyeti’ndeki Brno Teknoloji Üniversitesi’ndeki bilim insanları, astım ve diğer kronik solunum sorunları gibi gerçek yaşam koşullarını taklit edebilen 3D yazıcıda basılmış bir akciğer modeli geliştirmeyi başardılar. Modelin her yıl 3 milyon kişinin muzdarip olduğu kronik akciğer yetmezliği sorununun tedavisinde yeni yöntemler geliştirilmesine yardımcı olması bekleniyor.
Queensland Teknoloji Üniversitesi de, hastaya özgü dokuları tarayacak, modelleyecek ve 3 boyutlu olarak basacak bir biyoyazıcı enstitüsü kuracağını açıkladı. Amaçları, organ bekleme zorunluluğunu ortadan kaldırmak.
Kaynak: https://futurism.com/new-synthetic-human-lung-is-quite-literally-a-breath…
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?