Covid-19 salgınında ağır vakaların tanım olarak içine girdiği sepsis konusunda toplumu bilinçlendirmek ve salgına yönelik uyarılarda bulunmak amacıyla 14 tıp uzmanlık derneği ortak bir açıklama yaptı. Enfeksiyonlara karşı vücudun verdiği düzensiz yanıta, organ yetmezliğinin de eklenmesiyle ortaya çıkan sepsisin, Covid-19 salgını ile öneminin arttığı vurgulanan açıklamada dikkat çekici unsurlar yer aldı. Türkiye’nin salgınla ilgili durumunun “ciddiyetini koruduğu” belirtilen açıklamada, kısıtlamalar dahil önlemlerin alınması tavsiye edildi.
Açıklamada ayrıca, ağır vakaların, ağırlık seviyesinde bir yükseliş olduğu gözlemine işaret edilerek, “Haziran ayından itibaren yavaş yavaş kısıtlılıkların kalkması sonrası ülkemizde toplumsal düzeyde bulaşıcılığı kontrol altına alınamayan salgının seyri endişe vermektedir. Temmuz-Ağustos ayları aktif vaka sayıları artışının yanı sıra Mart-Nisan dönemine oranla hastanelerde daha ağır vakaların yattığı, yoğun bakım yataklarının İstanbul dışında doluluk oranlarının arttığı bir dönem olarak gerçekleşmiştir” denildi.
Dünya çapında her yıl 30 milyona varan yeni olgu ve yaklaşık 12 milyon ölüme neden olan sepsis yoğun bakımların en önemli hastalığıdır. Sepsis, enfeksiyonlara karşı vücudun verdiği düzensiz (‘disregüle’) yanıta organ yetmezliklerinin eşlik ettiği bir klinik tablodur ve sepsiste ölüm oranları çok yüksektir. Sepsis tıbbi acil bir durumdur, önlenebilir bir ölüm nedenidir.
Dünyanın yeni tanıştığı SARS koronavirüs-2‘nin (SARS-CoV-2) yol açtığı ve belirtisiz formundan, hafif, orta ve ağır seyirli formuna kadar geniş bir yelpazede seyreden COVID-19 enfeksiyonu, ağır seyirli formunda viral sepsise yol açmaktadır. Hepimizin takip ettiği gibi çok sayıda Covid-19 hastası yoğun bakımlarda ileri yaşam desteği ile hayata tutunmaya çalışmaktadır. Yoğun bakımlarda tedavi edilen şiddetli COVID-19, pnömoniye eşlik eden organ yetmezlikleri ile birlikte seyretmektedir. COVID-19 pandemisi tüm dünyada bütün hızıyla devam ederken, ülkemizdeki durum da ciddiyetini korumaktadır. Bu ortamda sepsis farkındalığının yaygınlaştırılması çok önemlidir.
Haziran ayından itibaren yavaş yavaş kısıtlılıkların kalkması sonrası ülkemizde toplumsal düzeyde bulaşıcılığı kontrol altına alınamayan salgının seyri endişe vermektedir. Temmuz-Ağustos ayları aktif vaka sayıları artışının yanı sıra Mart-Nisan dönemine oranla hastanelerde daha ağır vakaların yattığı, yoğun bakım yataklarının İstanbul dışında doluluk oranlarının arttığı bir dönem olarak gerçekleşmiştir.
Bu dönemde bütün sağlık çalışanları gibi yoğun bakım çalışanları da bir ekip halinde çok yoğun bir iş yükü altında çalışmışlar ve yorgunlukları/tükenmişlikleri artmıştır. Bu iş yükünün bu şekilde taşınması sürdürülemeyeceğinden ağır hasta yükünün azaltılması için ivedilikle radikal önlemler alınmalıdır.
Bir pandemi sırasında, birinci basamak, salgınla mücadelenin ön safını oluşturur. Bir pandeminin, birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkin ve doğru katılımı olmaksızın kontrol altına alınabilmesi ve sağlıklı ve doğru bir şekilde yönetilebilmesi mümkün değildir. Hastaların triyajlarının doğru şekilde yapılması, koruyucu hizmetlerin aksatılmadan sürdürülmesi, kronik hasta takiplerinin yapılması, tıbbi kayıt ve bildirimlerin yapılması, mümkün olan tüm vakalarda teletıp kullanımı, hastaların evlerinde yönetilmesi, hastane bakımına ihtiyaç duyan hastaların belirlenmesi, halka doğru mesaj ve bilgilerin iletilmesi, hasta ve sağlıklı bireylerin kaygılarının giderilmesi konularında birinci basamağın rolü yaşamsaldır ve bu konuya daha hassasiyetle önem verilmelidir.
Sepsis, sık görülen bir hastalıktır; ancak, enfeksiyonlara yönelik korunma önlemleri sepsis gelişmesini engelleyebilir. Sepsise karşı genel olarak alınacak önlemler arasında; sepsisin bir halk sağlığı problemi olarak ele alınmasından, sık görülen enfeksiyonlara karşı aşılanma, temiz doğum uygulamaları, ameliyatta enfeksiyon önleme uygulamaları, hastanede yatış sürelerinin kısaltılması, özellikle el yıkama alışkanlığının yaygınlaştırılması olmak üzere kişisel hijyenin sağlanması, beslenme ve temiz su sağlamaya kadar geniş bir yelpazede sıralanabilir.
Covid-19 Pandemisinde özellikle damlacık yoluyla bulaşan virüse karşı maske kullanımı ve fiziksel mesafeye dikkate edilmesi şiddetli COVID-19’un yol açtığı viral sepsis tablosunun önlenmesinde çok etkin olmaktadır. Sağlık otoritesi hayatı tehdit eden bu en ölümcül durumun önlenmesi için acilen önlemler almalı, toplumu bu önlemlerin uygulanması için yönlendirmeli ve sonrasında da mutlaka gerekli denetimlerle izlemelidir.
Küresel salgın sürecinde sepsis ve farkındalığının önemi iyice artmıştır. Sepsis yoğun bakımlarda her yaş grubunda sık görülen ölümcül bir hastalık olmakla birlikte hızlı tanı konulup etkili ve doğru tedavi uygulandığında ölümün büyük oranda engellenebildiği hastalıkların başında gelir. Hızlı tanı konulması için sağlık çalışanlarının ve aynı zamanda sağlıkçı olmayan kişilerin sepsis farkındalıklarının olması, bu konuda daha iyi eğitilmelerinin sağlanması çok önemlidir. Erken tanınması ve uygun sağlık hizmetlerine erişim de dahil olmak üzere sepsisin bilimsel kanıtlara dayalı tedavisinin yönetilmesi konusunda sağlık çalışanlarına yönelik eğitimler gerçekleştirilmelidir.
Çoğunlukla bilinmeyen ve halk tarafından iyi anlaşılamayan bir hastalık olması nedeni ile toplum farkındalığını artırmak hedefi benimsenmelidir. Hastalar ve hasta yakınları ile iletişim kurulurken ‘sepsis’ terimi kullanılmalı, her yıl 13 Eylül’de Dünya Sepsis Günü vesilesiyle düzenlenecek kampanyalar ile kamuoyu bilinçlendirilmeli ve teşvik edilmelidir. Bu yaklaşım toplumun sağlık okuryazarlığının arttırılmasına da katkı sağlayacaktır.
Sepsis tanısı ve tedavisi için, hızlı tanı testlerinin hayata geçirilmesi, laboratuvar olanaklarının güçlendirilmesi, mevcut antibiyotiklerin doğru ve etkili kullanımını, yoğun bakım ünitelerinin yetişmiş sağlık personeli, yardımcı personel ve alt yapı koşullarının güçlendirilmesinin sağlanması gerekmektedir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?